19.Bölüm
SELENA
Omzumda gezinen dudaklar ile yeni bir güne uyandım. Tüy kadar hafif öpücükler tembelce gülümsememe neden oldu. O, öpücüklerine devam ederken mırıldanmadan edemedim. Enseme de bir öpücük bıraktıktan sonra bir kolunu sıkıca belime doladı ve başını boynumun girintisine yasladı. ‘’Günaydın sevgilim.’’ Boğuk çıkan sesini işittiğimde gülümsedim. ‘’Günaydın.’’ Derin bir nefes alıp devam ettim. ‘’Bundan sonra senden beni bu şekilde uyandırmanı isteyebilirim.’’ Dediğimde güzel kahkahası kulaklarıma doldu. Tekrar omzumu öpüp konuştu. ‘’Yeter ki sen iste, benim için bir zevk.’’
Bir süre ikimizden de ses çıkmadı. Aklım dün gece olanlara gidince yüzümü kocaman bir sırıtış kapladı. Dün gece için söyleyebileceğim tek şey büyüleyiciydi. Bana söyledikleri, bana dokunuşları her şey gerçek dışı gibiydi. Zayn benim şu dünyada başıma gelen en güzel şey. Her zaman kendimi şanssız hissederdim. Babamın olmayışı, annemin uzaklarda oluşu, aptal krizlerim, birçok şeyin üstesinden yalnız gelmem. Bunlar bana kendimi her zaman şanssız hissettiriyordu. Ta ki Zayn hayatıma girene kadar. Belki de Tanrı bana acımıştı ve bu yüzden Zayn’i göndermişti.
‘’Ne düşünüyorsun?’’ Zayn’in sesi düşüncelerimi bölerken onu cevapladım. ‘’Sadece sana sahip olduğum için ne kadar şanslı olduğumu.’’ Başını kaldırdığında bende sırt üstü dönerek ona baktım. ‘’Aslında aynı şeyi her gün, her saat bende düşünüyorum. İyi ki Niall’ın ısrarlarına karşı çıkmayıp o kumarhaneye gitmişim.’’ Gülümsedim. ‘’Bende öyle.’’ Kim derdi ki bir kumarhanede aşık olacağım birisiyle karşılaşacağım. Zayn kafasını yastığa koyduğunda başımı göğsüne yasladım. Çok kısa bir an sonra sevgilim ailesinin evinde olduğumu hatırladım. Bu gerçek tamamen aklımdan çıkmıştı.
Zayn’in kolyesiyle oynarken ‘’Umarım fazla ses çıkarmamışızdır. Bilirsin ailenin gözünde kötü bir imaja sahip olmak istemem.’’ Diye mırıldandım. Gülerek saçlarımı öptü. ‘’Merak etme çatı katındayız onlara ses gideceğini sanmam.’’ , ‘’Umarım öyledir.’’
Biraz daha yatakta oyalandıktan sonra ikimizde duşumuzu alıp kıyafetlerimizi giyip aşağıya inmiştik. Bugün burada ki son günümüzdü akşama doğru Londra’ya gidecektik. Büyük ihtimalle üç gün de orada kalacağız.
Zayn önce annesi, sonrada kız kardeşlerini öpüp onlarla şakalaşmaya başladı. Bugün olduğundan daha fazla mutluydu. Mutfağın tezgahına yaslanıp onları gülümseyerek izledim. Trisha yanıma gelip kolunu omzuma koydu. ‘’Sana teşekkür etmeliyim.’’ Gülümseyip kaşlarımı kaldırdım merakla. ‘’Ne için?’’ yüzünde sıcak bir gülümseme oldu. ‘’Oğlumu sevdiğin için. Ve en önemlisi ona sevmeyi öğrettiğin için.’’ Dedikleri içimi ısıtırken konuştum. ‘’İlk önce ben teşekkür etmeliyim çünkü ona sevmeyi ilk siz öğrettiniz. Ben sadece biraz fark kattım.’’
Yüzündeki gülümseme biraz daha büyürken yanımıza Zayn geldi. Elini tezgaha koyup çenesini omzuma yasladı. ‘’Ne konuşuyorsunuz?’’ Trisha omuz silkip oğlunu cevapladı. ‘’Öylesine konuşuyorduk.’’ Bana göz kırptıktan sonra kızların yanına gitti. ‘’Bana pek öyle gelmedi ama neyse.’’ Zayn’in mızmızlanmasına gülerek yanağını öptüm.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Londra’da kalacağımız otele varınca derin bir nefes aldım. Uzun yolculuklar beni fazlasıyla yoruyordu. Üstelik gelirken kızlarla da mesajlaşıp başımı eğdiğim için çok hafif başım ağrıyordu. Zayn elimi sıkıca tutarak çantalarımızla beraber kalacağımız odaya bizi götüren görevliyi takip etti.
Odanın önüne geldiğimizde Zayn göreliye bahşişini verip gönderdi. İçeri girer girmez kendimi yatağa attım. Bu yüzden çantaları taşımakta Zayn’e kalmıştı. Gerçi yardım etmek isteseydim de bana taşıttırmazdı. Zayn çantaları kenara bırakıp yanıma geldiğinde başını karnıma koyup derin bir nefes aldı. ‘’Burayı özlemişim.’’ Saçlarıyla oynarken sordum. ‘’Londra’ya sürekli gelir miydin?’’ , ‘’Yani, çoğu arkadaşım burada. Amerika’ya gelmeden önce bir arkadaşımla beraber birkaç ay burada yaşamıştım.’’