“ Gerçekten, senin Rabbinin katında bir gün, sizin saymakta olduklarınızdan bin yıl gibidir.” (Hac, 47)
Burada Allah katında bir gün insanların saymakta olduğu bin yıl gibi olduğu bildiriliyor.
“Gökten yere her işi O evirip düzene koyar. Sonra (işler,) sizin saymakta olduğunuz bin yıl süreli bir günde yine O’na yükselir.“ ( Secde Suresi , 5) Burada bildirilen ise işlerin bizim saymakta olduğumuz bin yıl süreli bir günde Allah’a yükseleceğidir. Burada dikkat edilecek nokta olaya konu olan şey yani “iş”lerdir. Yani yükseldiği söylenen “iş”lerdir. “ Melekler ve Ruh (Cebrail), ona, süresi elli bin yıl olan bir günde çıkabilmektedir.” (Mearic Suresi,4)
Burada “Meleklerin ve ruhun” ona elli bin yıl süreli bir günde çıkabildiği bildirilmektedir. Şimdi önceki ayette dikkat ederseniz yükselen “iş”lerdir. Bunlar bin yıl olan bir günde çıkarlar. Son ayette olan ise yükselen “Melekler ve ruhtur”. Yani iki farklı sürenin söz konusu olması iki farklı nesneden kaynaklanır. Birincisinde “iş”lerdir. İkincisinde ise “Melekler” ve “ruh”tur.Bir ateistte şaka (!) yapmış; ” Cebrail, Hz Muhammed daha doğmadan 50.000 yıl önce yola çıkmış olmalı.” diyor. Mesafe insan için 50.000 yıllık bir süredir ama melek için bu süre 1 gündür. Yani ayet:” melekler ve Ruhun ona çıkması bir gün içindedir ki, onun ölçüsü elli bin sene olur.” Şeklindedir. Ayette geçen Arapça kavram, “Ke elfi senetin” şeklindedir. Arapça, ‘ke’ bağlacı ‘gibi’ anlamındadır ve teşbih için kullanılır, ‘gibi, kadar’ manasındadır. Yani, ‘50.000 yıl gibi, kadar’ şeklindedir ayet.
Herhalde ayetler okunurken sadece rakamlara odaklanıldığından ve rakamlar arasında bir fark bulunduğundan bir çelişki varmış gibi gözüküyor. Çünkü ayetlerde anlatılan zamanların dışında olaylarda farklıdır.
Olaylar farklı olduğu için, zamanların farklı olması son derece doğaldır.
Burada şunu sorabilirsiniz, bizim için bir gün nasıl işler için bin yıl ve melekler için 50 bin yıl sürer?
Burada da zamanın izafi olmasıyla ilgili bir gerçek saklıdır.İzafiyet teorisi bize zamanın da izafi olduğunu söyler. Bir cismin hızı arttıkça onun için zaman yavaşlar. Bu teorik ve deneysel olarakta ispatlanmış bir gerçektir.
Yapılan bir deney var.
İki tane çok hassas atom saati alınıyor. Birisi yüksek hızlı bir uçağa konuyor diğer ise yerde tutuluyor. Uçak bir süre uçup döndüğünde uçaktaki saat yerdekine göre biraz daha yavaş ilerlemiş olduğu görülüyor. Hızlar arttıkça zaman daha da yavaşlar. Örneğin 30 yaşında iki ikiz kardeş düşünelim. Birisini bir uzay gemisine koyalım. Işık hızında ya da buna yakın bir hızla bu uzay gemisinin bir saat gittiğini düşünelim. Bu gemi dünyaya geri döndüğünde gemideki kişi için zaman sadece bir saat olsa da, yeryüzünde geçen zaman 30-40 yıl boyutunda bir zaman olacaktır. Uzay gemisindeki ikiz kardeş hala 30 yaşında iken, yeryüzünde yaşayan ikiz kardeş 60 yaşına gelmiş olacaktır. Yani bu durumu ifade edersek, geçen süre yeryüzündekine göre 30 yıl süren bir saatlik bir gemi yolculuğu söz konusudur.“Görecelilik kuramı mutlak zamanı çöpe attı. Bir çift ikizi düşünelim. Diyelim ki ikizlerden biri dağın tepesinde yaşasın, ötekisi deniz yüzeyinde. İlk ikiz (yani dağın tepesinde yaşayan) ikincisinden daha çabuk yaşlanacaktır. Yani yeniden karşılaştıklarında öbüründen daha yaşlı olacaktır.” (Stephen Hawking, Zamanın Kısa Tarihi, s.54)
İşte buradaki ayetlerde sizin için 50 bin yıl olan bir günde çıkar ifadesi bunu anlatmaktadır. İnsanlar için geçen süre 50 bin yıl iken son derece yüksek hızda hareket eden birisi için bu sadece bir gün olacaktır. Melekler 50 bin yıl olan bir günde çıkarlarken, işler ise bin yıl süreli bir günde çıktığı ayetlerden bildirilmektedir. Zaten meleklerin nûr yani ışıktan yaratıldıklarını düşünürsek konu yerli yerine oturur zannederiz.
“Böylece, aralarında bir sorgulama yapsınlar diye onları dirilttik (uyandırdık). İçlerinden bir sözcü dedi ki: “Ne kadar kaldınız?” Dediler ki: “Bir gün veya günün bir (kaç saatlik) kısmı kadar kaldık.” Dediler ki: “Ne kadar kaldığınızı Rabbiniz daha iyi bilir…” (Kehf Suresi, 19)
“Sizi çağıracağı gün, O’na övgüyle icabet edecek ve (dünyada) pek az bir süre kaldığınızı sanacaksınız.” (İsra Suresi, 52
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUR'ANDA ÇELİŞKİ YOKTUR
EspiritualAteistlere cevaben hazırlanmıştır. Hepinizi bekliyorum canlar.