Bir Müslüman kaç kişiye eşittir?

45 13 5
                                    

     “ Ey Peygamber, mü’minleri savaşa karşı hazırlayıp-teşvik et. Eğer içinizde sabreden yirmi (kişi) bulunursa, iki yüz (kişiyi) mağlup edebilirler. 
Ve eğer içinizden yüz (sabırlı kişi) bulunursa, kâfirlerden binini yener. 
Çünkü onlar (gerçeği) kavramayan bir topluluktur.” (Enfal Suresi, 65) , “ Şimdi, Allah sizden (yükünüzü) hafifletti ve sizde bir za’f olduğunu bildi. 
Sizden yüz sabırlı (kişi) bulunursa, (onların) iki yüzünü bozguna uğratır; eğer sizden bin (kişi) olursa, Allah’ın izniyle (onların) iki binini yener. Allah, sabredenlerle beraberdir. “ ( Enfal Suresi, 66)

 İki ayet dikkatli okunduğunda farklı iki durumdan söz edildiği anlaşılacaktır. Enfal 65. ayette bir Müslüman kişi inkar eden 10 kişiye bedel olduğu bildirilmektedir. 
Bu kişilerin zaafsız olmaları halinde bu oran geçerlidir. 
Fakat 66. ayette ise zaaf halinde olanlar için farklı bir durum bildirilir. Zaaf halinde olan yüz kişinin, iki yüz kişiyi yeneceği bildirilir. İki ayet arasında bir çelişki ya da bir birinin hükmünü kaldırması diye bir şey söz konusu değildir. 
Zaaf olmaması durumunda 65. ayetteki hükümler geçerli iken, zaaf durumunda ise 66. ayetteki hükümler geçerlidir. Kısaca Müslüman’ın  şuur seviyesine göre ayet,  Mümin’in  şuurunu kafir sayısı ile kıyaslamaktadır.
Şuurlu Mümin 10 kafire bedelken , iman ve şuuru azaldıkça bu sayı aşağı doğru inmektedir.

Allah sadece dilediğini mi doğru yola iletir?

   “Biz hiç bir elçiyi, kendi kavminin dilinden başkasıyla göndermedik ki, onlara apaçık anlatsın. Böylece Allah, dilediğini şaşırtıp saptırır, dilediğini hidayete erdirir. O, üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.” (İbrahim Suresi, 4)

 İbrahim suresindeki bu ayette açıkça Allah dilediğini saptırıp dilediğini de doğru yola iletebileceğini söylemektedir. Fakat aynı zamanda Allah kimseye haksızlıkta yapmaz. Onun sıfatlarından birisi de adil olmasıdır. Allah’ın insanları saptırmasıyla ilgili ayetlere bakılırsa, bu insanların sapmayı istedikleri ve inkârda oldukları görülecektir.

   Nisa 155: “Sözlerini bozmalarından, Allah’ın  ayetlerini inkar etmelerinden,haksız  yere peygamberleri öldürmelerinden ve “kalplerimiz mühürlü”  demelerinden ötürü onları lanetledik, tam aksine inkarlarından ötürü Allah onların  kalplerini mühürlemiştir.”  Bakara 88: ” Kalplerimiz perdelidir” dediler. Hayır ; küfür ve isyanları sebebiyle Allah onlara lânet etmiştir. O yüzden çok az inanırlar.”,  Yunus 74: ” Onlar daha önce yalanladıkları şeye inanacak değillerdi. İşte haddi aşanların kalplerini biz böyle mühürleriz. “
Nahl 104:” Allah’ın âyetlerine inanmayanlar yok mu, kuşkusuz Allah onları doğru yola iletmez “, Sâf 5:” Onlar yoldan sapınca, Allah da kalplerini saptırmıştı “, Mutaffifin 14:” Onların işlemekte oldukları (kötülükler) kalplerini kirletmiştir. ” 
Şura 30: ” Sizin başınıza gelen kötülükler ancak elinizle kazandıklarınızın, yaptıklarınızın sonucudur. ”

Cennetin genişliği ne kadardır?

   “Rabbinizden olan mağfiret ve eni göklerle yer kadar olan cennete (kavuşmak için) yarışın; o, muttakiler için hazırlanmıştır.”(Ali İmran Suresi, 133), “Rabbinizden olan bir mağfirete ve cennete (kavuşmak için) ‘çaba gösterip yarışın,’ ki (o cennet) genişliği gök ile yerin genişliği gibi olup Allah’a ve Resûlü’ne iman edenler için hazırlanmıştır. İşte bu, Allah’ın fazlıdır ki, onu dilediğine verir. Allah büyük fazl sahibidir.”( Hadid Suresi, 21)

 Cennet mekan olarak tek bir yer değildir. Kuran’da birden fazla cennet olduğundan söz edilir:

    “Rabbin makamından korkan kimse için ise iki cennet vardır.”( Rahman Suresi, 46), “Bu ikisinin ötesinde iki cennet daha var.”( Rahman Suresi, 62)

 Görüldüğü gibi Kuran’da birden farklı cennetlerden söz edilir. Bu cennetlerin farklı özelliklerinden rahman suresinde de söz edilir. Ali İmran ve Hadid suresinde geçen cennet kelimelerinin bir özelliği vardır. Bu özellik Arapça dilinin bir özelliğidir. Bu ayetlerde geçen cennet kelimesi “Cennetin” ikisinde de aynıdır. 
Bu kelime belirli bir cenneti ifade etmez. Böyle olması için “El cennet” kelimesi kullanılması gerekir. Burada kullanılan kelimenin karşılığı herhangi bir cennet demektir. – Arapça’daki ” El ” kelimesinin İngilizcedeki karşılığı ” The ” – Yani yukarıdaki ayetlerde anlatılan bu cennetlerden herhangi birisinin özellikleridir. Birisinde farklı özellik varken, diğerinde farklı bir özellik vardır.

  Kuran ve hadisi şerifler bize cennetin birden çok olduğunu bildirir. Cennet Tabakaları hakkında İbn Abbâs (r.a.)’dan gelen bir rivayette, Cennetin  tabaka sayısı olarak yedi rakamı verilmektedir (Beydâvî, Envâru’t-Tenzîl, Beyrut (t.y.), I, 119) , (Şuârâ, 85) ,(bk. el-Mâide, 65; et-Tevbe, 21; Yunus, 9), (Beyyine, 8, Ayrıca bk. et-Tevbe,72; er-Ra’d, 23; en-Nahl, 31), (el-Kehf,107 ve el-Mü’minun, 11), (Secde, 19 ve En-Necm, 15), (Yunus, 25 ve el-En’âm, 127),  (Fâtır, 35)

  Bütün ayet, hadis ve İslam âlimlerin yorumlarından Cennet’in birçok tabakası olduğu anlaşılmaktadır. Bu tabakalardan bazılarının daha yüce ve nimetlerinin daha güzel veya daha efdal olması sebebiyle isimleri bize bildirilmiştir. Firdevs Cenneti mertebece en yüksek olan Cennet tabakasıdır. (Ayrıca bkz. et-Taberi, Tefsir, Mısır 1954, XVI. 37-8) , (Mansur Ali Nâsıf, et-Tâcü’ el-Câmi’ li’l-Usul, fi Ahadisi’r-Rasûl, İstanbul (t.y.), V, 4033) ,(Müslim, İmâre, 116), (en-Nevevi, Şerhu Müslim, Kahire (t.y.), XIII. 28), (Buhârî, Cihad 4)

KUR'ANDA ÇELİŞKİ YOKTURHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin