8.bölüm

21 7 0
                                    

İyi okumalar 👈

"Ölene kadar kardeşimsin"  soluma döndüm yanıma oturmuştu "neyin var senin böyle aptallıkları yapan kişi ben olurdum hep sende beni azarlayan abim olurdun şimdi" "Belki senin aptallıklarına özenmişimdir olamazmı" bana sarıldı "özür dilerim defne bi an kendimi kaybettim yapmanı istemediğim şeyleri yapıyorsun ve beni kızdırıyorsun"  "üzgünüm senin beni anlayabileceğini sanmıştım" başını ikiyana salladı "biliyorum iyi bir gün değildi anlamaya çalışıyorum seni ama böyle yapmamalısın üzül  ama dövüşlere gitme" " neden biliyorsun eskiden çok gidiyordum günlerce dayak yiyip geliyordum"  "ama-." "Neyin var senin Gökhan dayak yediğimde gülen kazandığımda gururlanan Gökhan'a noldu  beni hep koruycaktın sen benim için adam öldürdün ama bana bir şey demedin hiçbirşey yokmuş gibi yanımda adam öldürdün 
Bana korkma sana asla zarar vermem dedin ama 30dk önce yaptıkların-." "Sözlerimize ihanet" cümlemi tamamlarken bana döndü "Defne sana bir şey demem gerek" evet bazı gerçekler ortaya çıkıyordu "Senin bir-." " Defne ." Sese döndüğümde benden 1-2 yaş büyük siyah saçlı ela gözlü altına bir kot üstünde seninim yazan bir tişört vardı  Gökhan'a döndüm ayağı kalkmasıyla ayağı kalktım  bana hüzünle bakarken " Gökhan'ın anlatmak istediği şey senin abin oluşum" "Ne?!!" Kabusmuydu bu "Şey defne sana önceden söylemeliydim ama senin bir abin var ve şu an karşında" kendime Gökhan'a ve abim denen yakışıklıya küfürlü bir lanet  okudum bu kadarına yeterdi ama  "burdan gidelimmi mesela hastaneye" dediğinde kendimi son model arabadında buldum "neden şimdi" beklendik bir soruymuş gibi "kusura bakma sen babanlayken ben İstanbul'da yetimhanede hayat sürüyordum"  üzüldüğümü göstermek istercesine ona baktım dikiz aynasından ama o sinirliydi "bensiz yaptığınız şeylere bakın ya katil olmuşsunuz" "seninlemi katil olmalıydık" " e bi zahmet annemin acısını bende almalıydım" bir an yüzüm düşerken ela gözlerine baktım "tıpkı annem gibi gözlerin" sustu sustuk sustum sonra araba durdu dışarı baktım bir konağa gelmiştik kocaman bahçesi vardı büyük bir  bahçe  Demir kapıları gıcırdarken karşıma tahmin ettiğim gibi efsane bir konak çıktı niçin gelmiştik hiç bilmiyordum nereye gelmiştik sonuçta abim denen adamlayız ve onun abim olduna emin değilim düşündüğüm şeyden dolayı alt dudağımı ısırırken kapıların açılma sesiyle kendime geldim arabadan iniyorlardı bende Gökhan'ın peşinden indim konağı Güler yüzlü bir teyze açtı içeri girerken düşündüğüm gibi bahçenin iki katı kadar mükemmel bir konaktı etrafı incelerken "Defne!" Abimin sesiyle hipnotizeden çıkmıştım etrafa bakarken altın rengi vazoları silen teyze dışında kimse yoktu hemen de kaybolmuşlardı teyzenin koluna dokunurken "şey abimler-." "Bodrum'a indiler yukarı çık sağa dön rafın arkasındaki oda" What? Kadın gülümseyerek hayalet gibi uzaklaşırken bende dediğini yaptım yukarı çıktımda 1.mi 2.mi hangi kata? 2.kata çıkarken sağa döndüm rafımı demişti yoksa dolabımı elimle boşver yapıp dolabı ittim kapıyı açtım ve loş olan odaya gittim yeşil işik sarmıştı etrafı. etrafı zor görüyordum belkide bu ışığa alışmamıştım o yüzdendi etrafta bir masa bir bilgisayar vardı masada bir kaç fotoğraf  benim fotoğraflarım hemde en çirkin ya aslında çok asi durmuşum da  elime bir foto gelirken "hey" dedim kaşlarım çatarken burda dövüşüyorum bu benim özelim ya bir bip sesi gelirken bilgisayara döndüm mesajı açtım "oğlum yanlış anladın eve gel konuşalım" bidakka ya abimin bilgisayarı ise bu biri abimi evlatlıkmış almış ay bu ne karmaşık iş bir daha asla pis işlere bulaşmam aman dedim sırıtırken kolumun tutulup çekilmesiyle gözlerim net görünen bir çıft koyu kahve  gözlere takıldı aramızda cm bile yoktu karamel kokusunu çektim içime gözleri bana bakarken  "ne işin var senin" asıl senin ne işin var be " sanane" "Meriç Bodrum'da biliyorsun dimi" abimmi oluyordu yani abimin ismi Meriç' mi ay olamaz  🤦‍♀️ abimin adını bile bilmiyorum rezalet "burda gördüklerini unutacaksın anladın" "Ali benim fotoğraflarım neden?" "Çok konuşma hadi" diyip bırakmadığı kolumu çekti bu sefer daha yumuşak tı tutuşu beni bir kaç odadan geçirdi merdivenler derken kırmızı ışıklı bir koridordan geçerken takıldığım bir şeyle dengemi kaybedip düşerken Ali boş koluyla diğer kolumuda tutup kendine çekti kollarının arsına girerken yüzümün kızarmasıyla ona baktım sanki hayat hep beni onunla karşılaştırıyordu sanki - " önümüzdeki kapının ardında abin ve Gökhan gidelimmi?" Kafa salladım sırıttı "böylemi gidelim" olduğumuz durumu hatırlayıp domatese dönerken kendimi  geri  ittim n'oluyo ya kollarımı tamamen bırakırken kapıyı açtı abimler orda erkek stili oturuyordular yanlarına gittim bana döndüklerinde " kusura bakmayın muhabbetinizi böldüm ama beni nasıl koca Konak'ta yanlız bırakırsınız" "gelmişsiniz işte Defne" dedi Gökhan koluna yumruğumu geçirirken inledi dalga geçer bir imayla "çok acıdı ortak" "cook acodo ortok. Gerçektenmi ya" kendimi koltuğa bırakırken " burda çok güzel saklambaç oynanır be" dedim düşüncesizce

Herkes kaybolurken o bana ışık olsun lütfen

YAĞMUR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin