2011
Hani bir şeyi hayal edersiniz, gerçekleşmesi için elinizden geleni yapacağınıza inanırsınız. Ama arada unuttuğunuz yada düşünmeye bile gerek duymadığınız minik bir ayrıntı tüm her şeyin içine eder. Oysa ki o kadar ufak gözükür ki, hayalinizin gerçekleşmeyişinden çok onu bozanın o ayrıntı olduğuna üzülürsünüz. Böyle ufak bir şeyi nasıl gözden kaçırırım...
Evet, kaçırmıştım. Küçük bir ihtimali gözden kaçırmıştım. Çok küçüktü. Gerçekleşmez diye düşünmüştüm. Hiç olmayacağını düşündüğüm şey meğersem en başta varmış. Ashton Irwin'in mükemmel bir kız arkadaşı varmış. Ariana. Harika, ipek gibi sarı saçlara sahip bir kız arkadaş hemde. Uzun boyundan, dolgun dudaklarından ve büyük yeşil gözlerinden bahsetmiyorum bile. En kötüsü ise gerçekten iyi bir kız olması.
Lanet olsun. Sevgilisine göz koymuştum!
Ariana, beni kız kardeşi olarak gördüğünü söylediği zaman bile aslında onu dinlemiyor, Ashton ile dile getirdiğim zaman utançtan kıpkırmızı olacağım şeyler hayal ediyordum. Bunu öğrenseydi ne yapardı bilmiyorum. Acaba bana karşı hala iyi davranır mıydı?
"Bence şimdiden parti için elbise almalıyız!" diye cırladı Ariana, ellerini birbirine vurarak. Neden her seferinde bu kadar mutluydu? Belki benim de sevgilim Ashton olsaydı bende her zaman mutlu olurdum. Ama değildi işte.
"Ama daha iki hafta var." dedim Ashton'ın onu saran kollarına bakarak. Güçlü kollar altında bulunan Ariana ne kadar şanslı olduğunu farkında mıydı?
"Neden öyle diyorsun? İstersen senin istediğin şekilde de yapabiliriz. Bir düşüncen var mı?" dedi sevimli bir şekilde gülümseyerek. Sanırım gülümsemesini sadece ben sevimli bulmamışım ki Ashton eğilip sarışını şaşırtarak öptü. Masum bir öpücük gibi duruyordu Ariana'nın sevecen kahkahasına bakılırsa ama masum değildi. Hemde hiç değildi. Başkasının kalbini acıttan bir öpücük nasıl masum olabilirdi ki.
"Ashton! Bebeğim, yapma." dedi kıkırdayarak ona doğru dönen Ariana. İlk defa kıkırdamadan nefret ettim. Ashton ne kadar güzel yapsa bile. "Herkes burda! Ayıp oluyor." diye devam etti Ashon'ın dudaklarına doğru nefesini vererek. Gerçeken mi? Ashton kafasını kaldırdığında benim Ariana'ya olan bakışlarımı yakaladı.
Bana bakmaya devam ederken kalbimi yerinden sökermişçesine konuştu. "Haklısın. Burda çocuklar var." dedi. Ona baktığımda gülümsüyordu. Biliyordum. Altında bir ima yoktu. Olamazdı, ona hissettiklerimi bilmiyordu. Fakat Michael anlamıştı. Ya o da anladıysa?
Gözlerimin dolduğunu fark etmemesi için oflayarak başka tarafa baktım. Beni şaşırtarak Ariana'yı bırakıp üzerime doğru geldi. "Hey... Birileri alındı mı yoksa?" dedi kaşlarını kaldırıp bana doğru biraz daha yaklaşarak. "Ya, Ashton. Saçmalama." dedim o tarafa bakmayarak onu iterken. Elimin altındaki göğsü sıcaktı. Benim aklıma ilk gelen ise üzerinde tişört yokken Ariana'nın zarif ellerini üzerinde dolaştırmasıydı. Bu düşünceyle ellerimi hemen ondan çekip eski koluğun kenarına doğru kaydım.
"Evet, evet. Alındın sen." dedi az önce sevgilisini saran kollarıyla beni sarmalarken. "Hadi ama ufaklık. Babacığına sarıl." dediğinde hıçkırığımı tutmak için ağzımı sıkıca yumdum. Arkama geçtiğinde yavaşça kollarını karnıma doğru indirdi ve hareket ettirmeye başladı. Normalde huylanmam gerekiyordu ama ben gülmek değil ağlamak istiyordum.
Karnımdaki ellerinin hızını arttırırken beni bırakmasını söyledim. Dinlemedi. Daha yüksek sesle, "Ashton. Bırak beni. Ash-" Ne olduğunu anlamadan kendimizi yerde bulduk. Garajdaki pis zemininden burnuma doğru pis bir koku geldi. Belki de tozdu. Emin değildim ama nefesimin geri gelmemesini sağladığı kesindi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Me And My Baby // a.i (ASKIDA)
FanfictionBir zamanlar nefesimi kesen ela gözlerini benim üzerimden çekip kucağımdaki küçük vücuda çevirdiğinde içim titredi. Böyle olmamalıydı. "İşte bu güzellik de benim küçük kız kardeşim, Ashlyn." dedim kızımı saran kollarımı sıkılaştırarak.