2011(Kutlama Gecesinden 4 Gün Önce)
Sabah gözlerimi acıyla araladığımda ilk iki dakika boyunca çevremi net bir şekilde göremedim. Üzerimde hala dün akşam giydiğim kıyafetler vardı. Eteğim açılmış, siyah opak çorabımdan göz kaçmıştı. Beyaz gömleğim siyah lekelerle doluydu. Ariana'nın deri ceketi hala üzerimdeydi.
Göz kapaklarımın acıyla sızlanmasını yok sayarak nerede olduğumu anlamak için aralayarak gözlerimi çevrede gezdirdim. Siyah çalışma masası, açık mavi renk duvarlar, yatağın yanındaki boy aynası... Kendi odamdaydım. Gözlerim karşımdaki gardırobun kapağında olan aynada takılı kaldı. Biri bana bakıyordu. Tanıdık simayı hatırlayınca gözlerimi şaşkınlıkla açtım. Yansımamda benimle birlikte şaşkın bir ifadeye büründü.
Hala titremeye devam eden vücudumu hareket ettirerek yanımdaki boy aynasının karşına geçtim. Gözlerimdeki siyah makyajın yüzümdeki dağılmış izlerine bakarken dün geceyi anımsadım. Yanımdaki koltuğun sertçe sallanması, patlamış mısır kovasının içindeki sıcak el, Ariana'nın dalgın bakışları, Mark'ın heyecanla bir şeyler anlatması ve Mark'ın suratına doğru hızla ilerleyen, yumruk haline getirilmiş bir el.
"Tanrım..." dedim yeniden dolmaya başlayan gözlerime bakarken. Elimi ağzıma götürerek arkaya doğru adımladım ve yatağın köşesine oturdum. Sessizce hıçkırmaya başlarken beynimde daha fazlası canlanmaya başladı. Ashton, Mark'a yumruk attıktan sonra ki kızgın ifadesi, Mark'ın acıyla yere düşüşü, Ariana'nın feryat eden sesi ve benim kanımda kaynayan adrenalin sayesinde geçirmek üzere olduğum baş dönme nöbetlerim...
"Olamaz." dedim ve daha sesli ağlamaya başlayarak iki elimle yüzümü örttüm. Eve nasıl geldiğimizi hatırlamıyordum. Muhtemelen geçirdiğim nöbetten dolayıydı ama salonda ki koltuğa yatırıldığımı ardından birbirine bağıran insanların seslerini duyabiliyordum. Gözlerimi sabit bir yerde tutmaya çalışıyordum böylelikle baş dönmem biraz daha hafifleyecekti. Fakat sürekli bağıran Michael ve ona ne derse karşılık veren Ashton işimi zorlaştırıyordu.
Bu bağırışmalara başıma saplanan keskin bir ağrı sayesinde son vermek zorunda kaldım. Yapabildiğimin en iyisini yapmaya çalışarak ayağı kalkıp sendeleyerekte olsa merdivenlere gitmiştim. Ben merdivenleri çıkmaya çalışırken tökezleyip düşmüştüm. Bu dizimdeki çürüklük hissini açıklıyordu. Michael hızla yanıma gelerek koluma girmişti ama onu ittirmiştim.
Sanırım bunun üzerine Luke bana yardım etmişti. Pek emin değildim ama bir şekilde odama ulaşmıştım. Kapımı arkamdan kilitleyip yatağıma yatmıştım. Kapının arkasından gelen bağırışmaları ve kapıya sarfedilen yumrukları, tekmeleri dinleyerek baş ağrımı son raddeye çıkmasına yardımcı olarak ağlamaya başlamıştım. Beni hazırlıksız yakalayan nöbetim yüzünden titriyordum ve çenem olabildiğine kasılıyordu.
Bir süre sonra ses kesilmişti ve ben tam uykuya dalacağım sırada annemin sanki son nefesiymişçesine konuşarak kapıya vuruşları, babamın kapı kolunu kırarcasına aşağı çekişleri bunu bozmuştu.
Kulağıma dolan tanıdık melodi ile gözlerimi avuç içlerimle silip makyajımın ellerime bulaşmasını sağladım. Bakışlarımı odada gezdirip sesin geldiği yeri bulmaya çalıştım. Yatağıma çıkıp elimi yorganın altına soktuğumda titreyen telefonumu dışarı çıkardım. Ekrana baktığımda büyük harflerle, NICOLE yazıyordu. Her şeyin sorumlusu oydu. Beni gaza getirmişti ve başıma gelmeyen kalmamıştı.
Kaşlarımı çatarak yataktan kalkıp telefonu camın önündeki koltuğa fırlattım. Dün akşam yaptığım gibi duyduğum melodiyi görmezden gelerek üzerimi çıkarmaya başladım. İç çamaşırlarımla ebeveyn banyosuna doğru yürürken susan telefonum tekrar çalmaya başladı. Banyonun kapı kolunu tutarken koltuğa doğru baktım. Sonra da her şeyi boş verip banyoya girdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Me And My Baby // a.i (ASKIDA)
FanfictionBir zamanlar nefesimi kesen ela gözlerini benim üzerimden çekip kucağımdaki küçük vücuda çevirdiğinde içim titredi. Böyle olmamalıydı. "İşte bu güzellik de benim küçük kız kardeşim, Ashlyn." dedim kızımı saran kollarımı sıkılaştırarak.