"İçimi titretecek biri arıyorum, numaram..."
"Ulan şimdi s!ktim ebenizi hergeleler sizi!"
Tipine s!çtığımın veletleri yine oralara buralara numaramı yazdığı için saçma sapan numaralar beni arıyordu. Nereye yazdıklarını bulmam da tabi ki zor olmamıştı. Nerelerde gezdikleri belliydi danaların.
"Kaç kere diyeceğim lan size numaramı oraya buraya yazmayın diye!"
Veletlerden biri yürek yemiş gibi öne atıldı. Yiyip kilo almayan çöp gibi bi şeydi. Dünyaları yiyip yine de kilo almayan insanlardan nefret ediyordum o yüzden bu velet de ne derse desin bir işe yaramayacaktı.
"Ama şu sevdiğin esmer abi de numaranı aldııı." dedi pişmiş kelle gibi sırıtarak.
Aha sıçtık...
"LAN CANINIZA MI SUSADINIZ SİZ Bİ DEFOLUN GİDİN SOKTUĞYMUN VELETLERİ! SAKIN KARŞIMA ÇIKMAYIN BAK SİZİ GÖRDÜĞÜM İLK YERDE PATAKLARIM!"
Hangileri olduğuna bakmadan yapıştım kulaklarına, caddenin bir ucuna kadar elimde gezdirdim onları. Diğerleri de kaçmıştı zaten hemen. Sinirimi alıncaya kadar birini dövmek istiyordum. Nereden buldu günlüğümü o çöp şiş kim bilir. Birkaç tanesine de sol ayağımdaki terliğimi fırlatmıştım. O yüzden bir ayağım terlikli, diğeri yalın apartmana doğru yürümeye başladım.
Esmer abi dediği kişi Kai'ydi ve yaklaşık üç yıldır ona köpekler gibi aşıktım. Ama Cemal Süreyya bizi görse korkar kaçar, yani o derece ona aşık olmadığımı belli ediyorum. Şimdi diyeceksiniz ki zaten öyle daha çok belli olur.
Ha yok. İşte bu öyle de değil. O yüzden kimse bilmiyor, anlamıyor, düşünemiyordu. Ve onu sevdiğimi bilen tek kişi günlüğümdü o yüzden o bücür maymun suratlı muhtemelen bir şekilde günlüğüme ulaşmıştı. Ve evet, günlüğüm benim için bir insandı çünkü ben resmen onunla konuşuyordum.
Neyse ki şu veletlerden sonra telefonuma mesaj gelmişti, korkunç fizik sınavını geçmiştim hatta notum da baya iyiydi o yüzden keyfim iki saniyede yerine gelmişti. Ama tabi ki, fakir insanlara mutluluk haramdır bunu sakın unutmayın.
"Şşş, civciv! Gel çabuk buraya!"
Aha, her gün neden bu kerize aşığım ben diye düşündüğüm kerizi görmeseydim olmuyordu demi? Ulan ben bunun neresini sevdim cidden
"Ne var noldu?"
Kai sinir bozucu bir şekilde gülüp dişlerini sıktı ve elindeki yüz wonu demir yığını fırlatır gibi suratıma fırlatarak "git şu marketten prezervatif al gel" dedi.
Bağır bağır Antarktika'dakiler de duysun. Gerçi, bizim mahallede böyle şeyler normaldir ama babası duyarsa Kai'nin ağzına sıçabilirdi.
Ben de sıçmayı çok isterdim. Yine bilmem kaçıncı sarışını evine atacaktı kim bilir s3ksi velet
"Olur. Pembe olan mı yine?"
"Yok fil dişi. Sence? Öğrenemedin mi şunun pembe olduğunu hala"
"iyi be kızma hemen, alıyoruz"
Söylene söylene sonunda markete gelebilmiştim. Pembe prezervatiflerden birini hiç bakmadan elime alıp parasını verip çıktım oradan. Artık yerini ezberlemiştim. Markette yerlerini falan değiştirirlerse kısa bir süre içinde onu da ezberlerdim.
Belli etmesem de, canım yanıyordu. Yani tabi yanmalıydı. Yoksa niye aşık olayım demi? İnsan canı yanması için aşık olur. Çünkü siktiğimin hayatında hiç atraksiyon yok bi aşkımız eksikti amınakoyim
"al"
"heh aferin"
Mahallede bu orangutan poposu suratlı yüzünden benim adım çıkmıştı. Beni gören herkes artık 'aA bAk bU hAfTAdA oN kIzLa YaTaN qApIcI' diyordu ve buna alışmıştım.
Kai yüzünden.
"Şimdi yanıma gel, civciv"
Ben mala bakar gibi ona bakarken o beni elimden tutup apartmana sokmuştu. Ne yaptığını anlamıyordum ama korkmaya başlamıştım çünkü geçen hafta gençlik festivali için saçlarımı sarıya boyatmıştım. Ve bu kelek de genelde, hatta her zaman, sarışınlarla sikişiyordu.
"Kai?"
Az önce elime bir şey gelmişti, ve ben bunun penis olduğuna emindim.
Sanırım bu dana beni sikmek istiyordu, hem de apartman bodrumunda.
*****
;)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kapıcının oğlu
Fanfictionpişt, kapıcının oğlu, ağzın değil elin iş yapsın her yeri bok götürüyor