Güzel tatilim sona ermiş, işlerin başına geri dönmüştüm. Sesim hala yerinde değildi. Ve sanırım aklım da, çünkü Kai'nin son zamanlardaki davranışları benim ilk, taze, ona bakarken sadece 'mmm ne lezzetlisin sen bu böyle' diyebildiğim derecedeki aşkım mahvolmuştu.
Bir ergen aşık olarak sevdiceğimin her davranışından bir mana çıkarıyordum ve bu çok sıkmıştı. Çünkü ayıcık olayı artı beni kıskandığını düşündüğüm zamanlar baya canımı sıkıyordu. Ama şöyle bir düşününce, ona kanmamalıydım.
Daha önceden de bunları yapmıştı. Ben Baekhyun'a İngilizce anlatırken yanımıza gelmiş beni köşeye sıkıştırmış bu çocuk sana niye yavşıyor demişti. Ben de tabi ki bu olay yüzünden üç gün üç gece bizim yapacağımız üç gün üç gecelik düğünü hayal etmiştim. Ama o üç günden sonra yeni bir sarışınla tanışmış, bana tekrar prezervatif aldırmıştı.
Bu siktiğimin aşkı yüzünden moralim daha da bozuluyor, ders notlarım daha da düşecek diye ödüm kopuyordu.
Ve yine böyle olacaktı, ayıcıktan sonra bir de yeni bir kıskançlık çıkmıştı başıma.
Geçen gün eve hediyeleri Baekhyun ve Taeyong'la taşımıştık. Resmen üç kişi beraber taşımıştık ama yine de ellerimizden sular seller gibi taşıyordu
Kapının önüne geldiğimizde Kai yanımıza gelmişti ve bana hediyeleri sormuştu. Yani bana sormuştu ama cevap verecek durumda olmadığım için Taeyong bir şey sallamıştı: Baekhyun'un eski sevgilisinden gelen hediyeler. Baekhyun onları o kızı unutmak için atmıştı ve o yüzden bizim eve kakalayıvermişti
Bence imkansız olsa da mükemmel bir yalandı. Cidden, bu Taeyong işini biliyordu. Kendisi çalışmasa da kafası çalışıyordu
Ama aşık olsam da, dertli puslu bir şey olsam da, beni çalıştırmadan durmayan bir babam vardı. Kendisinin yemediği halt yokken benim yaptığım işlerin hepsinin hatırı sayılırdı.
Şu anda da Bay Sunghyun'un siparişini götürüyordum. Hepsi sepetteydi. Sepetin içinde üç ekmek, hepsini bir günde kendisi yiyecekti, iki kilo domates, hepsini ekmeklerin içine sokacak, ve leylak çiçeği aromalı minik bir şişede parfüm vardı, kim bilir hangi kadının memelerine sürecek bunu.
Ha sepette bir de defterim vardı, notları Soojin'den almıştım çünkü gerizekalı Taeyong bu derste uyuduğunu söylemişti o yüzden başkasından, Soojin'den almıştım
Ha tabi, Soojin demişken artık kızları daha da dikkatli incelemeye başlad-
Ah yok canım o anlamda değil, katıksız bir aşık olduğumdan dolayı artık Angelina Jolie bile bana güzel gelmiyordu -bu ergenlik döneminde yaşadığım cringe sevginin iki sene sonra bitmese bile yumuşayacağını diliyorum- yani aslında demek istediğim, onların bana ve diğer erkeklere olan davranışlarını gözlemlemeye başladım ve gerçekten salak olduğumu fark ettim.
Mesela Soyeon'un sırasını bana vermesi, Jennie'nin kantine giderken bana da bir şeyler ısmarlaması, Sana'nın benimle dertlerini paylaşıp benim dertlerimi dinlemesi... Ve daha pekçok şey
Beni sevdikleri için yapıyorlar sandım ama Kai'ye olan çalkantılı hislerim yüzünden bunları görememiştim. Özellikle Sana... O benim dostum, kankamdı. Bana bu gözle bakacağını asla düşünemezdim, ama hayat karşımıza hep beklemediğimiz şeyleri çıkartır. Kai de beklemediğim şeylerden biriydi, beklemediğim o doğallığa aşık olmuştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kapıcının oğlu
Fanfictionpişt, kapıcının oğlu, ağzın değil elin iş yapsın her yeri bok götürüyor