"Kıs şunun sesini biraz Yato!"
Yuta beni duymazlıktan gelip çıldırtma volümümü açmaya devam ediyordu. İkinci volüm açma sesi ise kolasının son yudumundan sonra kutuyu kafama fırlatmasıydı.
"Ulan Japon orospu çocuğu KAFAMI BOZMAK İÇİN Mİ GÖNDERİLDİN SEN BANA HA? HALİMİ GÖRMÜYOR MUSUN DA KAFAMA BUNU FIRLATIYORSUN AH GÖZÜM!"
Chaeyoung beni kolyemin arkasından tutup koltuğa çekti. "Buraya gel aptal. Senin kafan bozuldukça benim sinir katsayım artıyor."
"Hah. Şuna da bak! Burada sinirlenmesi gereken kişi benim!" dedim tekrar ayağa kalkarak fakat Chaeyoung bu kez gözlerini kapatıp, biraz bekleyip öyle beni kolyemden çekiştirdi.
Tamam, kabul. Eğer o gözlerini kapatıp biraz beklediyse orada hiç iyi şeyler olmaz.
Fakat bu kez öyle olmadı. Pamuklu bezi tekrar ıslattı ve sonra bana döndü.
"Eğer sadece kendini düşünürsen, yapayalnız öleceksin Jongin. Sana değer verenleri görmeye başlaman gerek. Acil hem de."
Bu da ne demek oluyordu ki şimdi? Neyse şu an kafam bunu anlayamayacak kadar zonkluyordu.
"Bu hayat dersi için teşekkürler Bayan Chae. Peki siz tahminen ne zaman gülümseyeceksiniz?" dedim kaşlarımı kaldırarak. Chaeyoung dudaklarını kocaman gererek tatlı tatlı gülümsedi ve "Hakkın rahmetine kavuştuğum zaman." dedi.
Gülüyormuş gibi yapıp gözlerimi kırptım. Bu hareketi her durumda yapabilirdim. "Hahah ölmekten güldüm canım benim çok sağ ol ya."
Chaeyoung önceki haline dönüp soğuk soğuk "Teşekkür ederim." dedi.
Soğuk falan diyorum ama, onu çok seviyordum. Şu an yaramı temizlemesi, bana söylediği şeyler... Beni önemsiyordu. Ah Chaeyoung, benim soğuk kekim!
O sırada Yuta güzel görünümlü şapşal gülümsemesiyle haykırmaya başladı. En azından Chaeyoung bu mal gibi anime izlemek dışında bir bok yapmayan kavun çekirdeği gibi değildi. Lanet olsun Yuta... "AAAA YAVAŞ GÜL BE KAFAM ZONKLUYOR!"
Kesin yaoi okuyor da bunu belli etmemek için gülüyor da hadi bakalım neyse. Onun p*nis mevzusu konuşan bir takım erkeğin mangasını okuması umrumda değildi zaten ugh.
"Hey, bana bak. Yaoilerime iğrenir gibi bakmayı kes." dedi telefonunu bağrına basarak.
Bi dakika lan bu az önce benim kafamı mı okudu? Lan
LAN
Neyse bu Yuta'nım normal olmadığını biliyordum zaten de bu biraz ağır geldi bana.
"Yapma ya. Nasıl bakayım? Agucuk
gugucuk mu diyeyim onlara senin gibi?"Yuta'nın yanakları kızardı. "Ben onlara hiçbir zaman agucuk gugucuk demedim yalan atma. Hem onlar... Gayet eğlenceli tamam mı? Şu hayata bak!" dedi önce yüzümün halini, sonra evi ve sonra da duvardaki Lee Minho posterini gösterip. "Bok gibi lan. Vallahi bok gibi hayat. İşte bu gerçeklikten bu mangalar sayesinde kaçıyorum ben!" dedi tam masum (!) yüzüne yakışır bir ifade ile.
Tüm bu anlam dolu sözlerden sonra Chaeyoung ile birbirimize bakıp kahkahayı patlattık. Komik çocuksun be Yuta... Sen çıldırakoy, biz de burada ✨bok gibi hayatın✨ tadını çıkaralım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kapıcının oğlu
Fanficpişt, kapıcının oğlu, ağzın değil elin iş yapsın her yeri bok götürüyor