bir dondurma ağza bulaşmıyorsa, o bir dondurma değildir

85 9 16
                                    

Kahve kola içmekten midem delinecek ama yine de uykum açılmıyor. Ayrıca evde üç veletle yaşayıp her şeyleriyle ilgilenmek çok zor. Ha bir de... Sevdiğim manganın yeni bölümü geldi ama ben okuyamıyorum lanet olsun.

Neyse Sehun, yapabilirsin. Sadece bir gün kaldı ve sonra bitiyor!! Benim başıma American Horror Story'deki içine varlıklar girmiş ablayı getirin ama sınav haftası olmaz, bak gerçekten hayır. Nefret ediyorum ulan bilgileri omurilik soğanıma iple bağlayasım var.

Neyse biraz sakinleşip bir saatliğine kestirmeye karar verdim ama sonra bu bir saatin on saat olması korkusu ile bu işe yanaşmayı vazgeçip derin derin nefes aldım.

Baekhyun'a sınavdan sonra bir şeyler yapabileceğimizle ilgili mesaj attım çünkü onun sınavı bitmişti. Hasiktir büyümüştü kerata resmen gözümde... Nasıl olabilir böyle bir şey? Hayır hayır o benim gözümde hala altına sıçıp duran bir veletti

Lanet olası saat... Nefret ediyorum senden. Resmen bizi yöneten en güçlü şey saatti. Durdurulamıyor, belirli bir temposu var ve her şey ona göre ilerlemek zorunda. Kalbin atışı, şu an yanımda sinirli sinirli fotokopi makinesini tekmeleyen bölüm başkanının nefes alıp verişi... Ne ara bir saat geçti cidden? Hatta bir buçuk saat. Ve ne ara bu aptal sümsük bölüm başkanı seçildi? Bu çocuk bir cümle olsaydı "Ne ayaksın?" cümlesi olurdu. Net.

"Hey Sehun, düzelt şu fotokopi zımbırtısını."

"Tsh. Kendin zımbırtının tekisin zaten. Senden daha çok işe yarayan bir makineye ayıp etmiyor musun biraz?"

Yemin ederim ben bunu içimden söyledim sanıyordum ama şu an bölüm başkanın bana yarı şaşkın yarı öfkeli bakışlarından ve titreşen ses tellerime bakacak olursak şu büyük sıçtığımı söylemeliyim.

Beni unutun. Ben aslında hiç olmadım tamam mı? Hakkınızı da helal edin.

Orada şu an bizimle birlikte birkaç kişi daha vardı ve evet şu an bize bakıyorlardı. Arkamdaki çocuk yanındakine "Bölüm başkanı Jungkook... Acayip agresif diye duydum ve sanırım kara kuşağı varmış." diye fısıldadı.

Sanki ben duyayım da korkudan elim ayağım ne idüğü belirsiz bir rönesans tablosu gibi gözüksün diye bunu demiş gibiydi ama hayır. Ben sadece uyumak istiyordum...

"Sehun, sana dediğimi yap. Muhtemelen uykunu alamadığın için bana öyle şeyler söyledin diye düşünüp kıyak geçiyorum ama-"

"Ama ne?"

Ne diyecek şimdi buna acaba? Muhtemelen ıvır zıvırlar çıkar anca. Herkes bir ona, bir bana bakıyor ve zaten sabahın körü olduğu için soğuk olan hava bizim yüzümüzden daha da soğuduğu için kavga etmemizi istiyorlardı.

Çok beklersiniz.

Jungkook sinirli bir kahkaha attı. "Cidden sebebini merak mı ediyorsun? Bence bilmek bile istemezsin."

Hasiktir bu çocuk... Bu çocuk tahmin ettiğimden bile daha çok saçmalıyor cidden.

"Jungkook hepimizi boşu boşuna yoruyorsun. Şu an sınıfın en ineği bile uykusuz. Vaktimizi ve enerjimizi boşa harcama. Asla önemi olmayan iki üç kağıdı kopyalayacaksın sadece. Sonra sınıfta, sen de dahil, onlara kimse bakmayacak. Hadi gidelim işte niye bizi yoruyorsun?"

kapıcının oğluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin