ꨄ
Bugün okul cidden çok sessiz ve sakindi. Normalde olsa dışarda insanları süzüp eleştiren kızlar, futbol oynayan erkekler, haraç kesen çeteler gibi topluluklar olurdu ama bugün öyle değildi. Tüm gözler Jisoo amcanın bana emanet ettiği Jimin'in üzerindeydi.
Jisoo amca, yani Jimin'in babası gerçekten çok tatlı bir adamdı. Tatlı bir adam olmasının nedeni kesinlikle elime çikolata tutuşturması ve "Küçükken de böyle yapardım. Tatlı cadı seni!" deyip yanağımı sıkması değildi. Nedeni okula kadar yürümek yerini bizi arabayla okulun önüne kadar bırakmasıydı. Bu adam kesinlikle yanımdaki salağın babasıydı. Jimin güzel gülümsemesini de içimi ısıtan sohbetlerini de bu adamın genlerinden almıştı belli.
Ayrıca bu çocuk sabah sabah suyuna alkol katıp mı içmişti? Neden bu kadar havalı giyinip okula geliyordu ki? Tüm gözler onun üzerindeyken kıskanmamış değildim doğrusu. 3 yıldır okulla ilgili tek hayalim popüler olmaktı. Başka insanlar okudukları okuldan güzel bir şekilde mezun olup başarılı yerlere gelmek isterlerdi ama ben izlediğim dizilerdeki gibi popüler olmak istiyordum.
Kızların ve dahası erkeklerin Jimin'e bakmasını kıskanarak onu azıcık itmiştim. Ama bunun sonunun okulun en havalı çocuğu Lee Hyunwoo'ya çarparak onun bağırmasına sebep olacağını bilemezdim.
"Ya!"
O ki okulun popüler, yakışıklı, herkes tarafından sevilen çocuğu, kızların badboyu, oğlanların basketbol kaptanı ve benim okula geldiğimdeki ilk aşkımdı... Tabii bu 32 oğlan öncede kalmıştı. Ben küçük gözlerimi son raddesine kadar açmış, "Jimin şimdi b*ku yedi" diye düşünürken Jimin Hyunwoo'ya elini uzatarak gülümsemişti. Hyunwoo ise uzattığı elini tutup sıkarak onu kendisine çekmiş ve sarılmıştı.
"Oh Jiminie! Bu hal ne? Yoksa artık bizim okulda mısın?"
Tanrım, lütfen birisi bunun bana bir şaka olduğunu söylesin!
"Woo! Bu okulda okuduğunu bilmiyordum. Nasılsın?"
"İyiyim dostum, sen nasılsın?"
Falan filan falan filan...
Onlar konuşmaya devam ederken bende bence yanlarından sessizce tüyebilirim diye düşünerek yavaş yavaş ilerlemeye başladım ki Jimin'in "O zaman siz Rory'le hiç ayrılmadınız?" demesiyle olduğum yerde kalakaldım. Daha doğrusu kalmak zorunda kaldım.
Jimin kolumdan tutarak beni kendisine çevirdi ve Hyunwoo'ya doğru çekti. Hyunwoo yüzüme bön bön bakarken benim de ondan farksız olmadığım kanıtlanabilir bir gerçekti.
"Nasıl?! Ne ayrılmaması? Biz çıkmıyoruz ki. Ha? Yoksa benden habersiz tüm insanlara Rory'yle çıkıyorum mu dedin? Ben anlamıştım zaten. Nerede vuruldun bana doğru söyle. Basketbol oyunundan sonra benden su şişeni istediğinde mi yoksa yemekhanede yemeğimi alırken 'Biraz hızlı olur musun?'diye rica ettiğinde mi? Bak bunu bana söylemen gerekiyor..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lemonade Stand // Park Jimin
Teen FictionPark Jimin limonatacıdır, Rory ise aklını derslerine vermeyen tuhaf bir kız. Bir gün tesadüfen yolları kesişir ve birbirlerinin çocukluk arkadaşı olduğunu öğrenirler. Bazı talihsizlikler şansımız, bazı yanlışlıklar ise doğrumuz olabiliyor. O benim...