5 🍋 It Was Overflow

531 115 41
                                    

ꨄ

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Hiç "Canımı çıkarsalar gitmem" dediğiniz bir yere gittiniz mi? Ya da "Asla yapmam" dediğiniz bir şeyi yaptınız mı? İşte ben şuan tam olarak onu yapmış bulunuyorum.

Babamın dükkanının yolunu tutmuş manava gidiyordum. Annemin beni evde oklavayla kovalayarak benden babamın yanına gitmemi rica etmesiyle(!) bende evden elimde yemek kaplarıyla çıkmış babamın yanına gidiyordum.

Sırf okulda olan olaylar nedeniyle tüm gün babama gözükmemek için harika planlar yapmıştım fakat annem bu parlak zekamla bulduğum planlarımı suya düşürmüş ve beni babamın yanına göndermişti.

Normalde olsa bunları tınlamazdım fakat o benim babamdı. Ara sıra evlatlık panda muamelesi gösterse de o benim babamdı. Sırf okuyayım, elin avcuna bakmayayım diye çalışıyordu. Onun yüzünü yere eğdirmek istemiyordum. Beni haksız olduğumda bile koruyan babamı utandırmak istemiyordum.

Sonuç olarak şuan yoldaydım ve orada milyarlarca soru ve öğüte maruz kalacağımı biliyordum.

Elimde poşetlere manava dolana dolana gittim. Hatta manava vardığımda sırf daha erken gitmeyeyim diye arka mahalleden dolaşıp dükkânımıza varmıştım.

Jimin denen herifi görmemle göğsüme oturan öküz hafif kalktı.

Bu çocuk neden yine buradaydı? Babamla kankalar mıydı yoksa? İyi de aradaki yaş farkını ve babamın yaşlı esprilerini göz önüne alınca bunun imkansız olduğu kanaatine vardım.

Kendi düşüncelerimle boğuşurken babamın adımı seslenmesiyle poşetleri dikildiğim yere atıverdim.

Gerçekten atıverdim. Hani böyle tüm  manavı Çat! diye bir ses kapladı. Gelen seslerle annemin gönderdiği tabaklardan bazılarının kırıldığını anladım. Zaten o andan itibaren hangi devlet kurumuna başvursam diye düşünmekten kendimi alıkoyamadım. Annem kesinlikle bu tabaklarını kırıldığını öğrenince beni eve sokmayacaktı.

Babamın karşısında filmin en heyecanlı yerinde reklam yemiş seyirci gibi donakalmıştım.

"Rory?"

Kımıldamadan durmak -özellikle benim için kımıldamadan durmak- cidden çok zordu. Sanırım kılını bile kıpırdatmıyor deyimini harfiyen uyguluyordum.

"Rory?"

Babam adımı yine seslendiğinde yanıma yaklaşmaya da başlamıştı.

Okuldaki otorite delisi disiplin padişahı Bay Sung kesinlikle olan olayları babama mesajla iletmiş ya da bizzat kendisini okula çağırmıştı. Ama Bay Sung'un o eringeçlikle babamı okula çağırıp onunla konuşmak isteyeceği fikri bana oldukça uzaktı.

Babamın okulda olan olayları öğrendiği aklıma gelince korkum ve utancım katbekat arttı.

Bir an önce buradan tüymeli ve annem sayesinde bozulan babamdan kaçma planına kaldığım yerden devam etmeliydim.

Lemonade Stand // Park JiminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin