Park Jimin limonatacıdır, Rory ise aklını derslerine vermeyen tuhaf bir kız. Bir gün tesadüfen yolları kesişir ve birbirlerinin çocukluk arkadaşı olduğunu öğrenirler.
Bazı talihsizlikler şansımız, bazı yanlışlıklar ise doğrumuz olabiliyor.
O benim...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
ꨄ
Standda ne kadar durmuştuk bilmiyorum fakat Jimin sayesinde küçükken çok rezil bir çocuk olduğumu anlamıştım.
Gülerek anlattığı şeylere gülümseyerek cevap veriyordum. Fakat o içimde kopan fırtınalardan habersizdi.
Anlattığına göre küçükken bitlendiğim için annemler saçımı kestirmişti. Bense sırf Jimin'in saçları benimkinden daha uzun ve daha güzel diye saçlarına sakız yapıştırmıştım ki onunki de kesilsin diye!
Fakat şimdi düşündüğümün aksine geçmişte Jimin saçının kesilmesine hiçbir tepki vermemiş ve sakızı çıkarmak adına tıraş makinesinin saçlarına vurulmasına için vermiş. Şuan dokundurmadığı saçlarının o zaman kesilmesine izin vermiş...
Başımda papatyadan tacım ile Jimin'i dinlemeye devam ediyordum.
"Aslına bakarsan normalde sadece pazartesi günleri bu standı açıyorum. Fakat sen bir istisnasın. İyi ki getirmişim seni buraya. Bugün gerçekten çok eğlenceliydi. Teşekkür ederim."
Konuşurken minik elleri boynundaki kolyeye gitmişti. Gerçekten de neden o kolyeyi hala saklıyordu ki?
Standdan gelen çan sesiyle ikimiz de başımızı sarı tezgahın önünde duran kıza çevirmiştik.
Soeun...
Azılı düşmamın!
Okulda en nefret ettiğim kızlar arasında 2. sırada. Ne zaman birinden hoşlanmaya başlasam -ki genelde 2 güne bir rutin olarak başka birinden hoşlanırım- gidip ona sulanmaya başlar. Ben masum bir ayran gönüllü olsam da o tam bir ortam kızı!
"Hoşgeldiniz."
Jimin'in tatlı bir ses tonu takınarak ayağa kalmasıyla istemsizce suratımı düşürüp bende ayağa kalktım.
Kesinlikle ayağa kalkmamın nedeni o aptal kız değildi. Ya da ona olan saygım değildi. Nedenini bilmesem de yanımdaki çocuğu ona kaptırmak istemiyordum. O bir yerden girer bir yerden çıkar ve bir konuşma başlatırdı. Buna izin vermemek adına gardımı almış ve zırhımı iyice giyinerek ayaklanıp tam Jimin'in yanında yerimi almıştım.
Jimin ise başta şaşırsa da birşey diyemeyeceği için tekrar önüne dönmüş ve kızın limonata istemesi üzerine karton bardağa cam sürahiden limonata doldurmaya başlamıştı.
Bense kıza tepkisiz bir şekilde bakmaya devam etmiştim. O kızdan hiç hoşlanmıyordum!
Adım gibi emindim ki ilk fırsatta Jimin'e yaklaşmaya çalışacaktı. Bunu kabul etmek bana biraz koysa da Jimin gerçekten yakışıklı bir çocuktu ve Soeun ise her fırsatta yakışıklı bulduğu çocukları tavlayacak biri...
Jimin limonatayı doldururken gözlerim Soeun'un dipi gelmiş olan ve her halükarda güzel duran saçlarına kaydı. Daha sonra tekrar gözlerini buldu.
