Cebimde tuttuğum mektubu iyice sıktım yanan binaya bakarken. Adeta kocaman bir alev topuydu. Gözlerimi hiç kırpma ihtiyacı duymuyordum. Öylece sadece binaya bakıyordum. Kaybedecek hiçbir şeyim olmadığına inanmıştım oysaki. Meğer her şeyimi bilerek ben kaybetmişim. Artık her şeyim sadece cebimde duran kağıt parçasıydı benim için. Ama düzeltebilirdim belki de. Hiç bir şey için geç olmadığını öğretmişti bana. Yaptıklarımı düzeltecektim.
Gözlerimi yavaşça kırptım. Birden bire gelen kusma ihtiyacı hissettim. Hızla arkamda duran ağacın dibine koşup kustum ve bir daha alev topuna bakmadan oradan uzaklaştım. Bir yıl sonra ilk kez bağımsız hissediyordum. Boş ve sessiz sokakta yürümeye başladım. birden itfaiye seslerini duymaya başladım. Ardından polis.... ambulanslar... ağlayan bebekler.... oysaki kötü bir şey yapmamıştım. Bunu ilk başta yapmam gerekiyordu. Psikopattım belki de. Belki de tek normal kişi. Tanrı bilir. Peki ya o, Öldü mü? Umarım diye geçirdim içimden. Yüzümde kuruyan göz yaşlarımı yenileri alıyordu. Bir yandan
'ne yaptım ben' diyordum diğer yandan ise 'geç bile kaldım' diyordum. Artık öncesinde ne olduğunu umursamayacaktım. Önemli olan benim için sonrasıydı. Onu bulacaktım. Evet. sonucu ne olursa olsun şu anda gideceğim tek yer onun yanıydı.Bir saat öncesine kadar her şey farklıydı. Her şey. Bunları düşünürken bile beynim bir yandan 'çok geç' diyordu. ama başka seçenek de yoktu.
Yolda gördüğüm ilk taksiyi durdurdum. Adresini biliyordum yani eğer hala aynıysa. Eskiden gitsem nasıl karşılayacaksa şimdi de öyle karşılamasını çok istiyordum. Acaba hayatında başka biri var mı? belki de evlenmiştir. Ya kalp krizi geçirip öldüyse. Ya da kaza geçirip sakat kaldıysa. Umurumda değil. Tek ihtiyacım oydu şu an. Bir saat boyunca sadece pişmanlıklarımı düşündüm. Kafamda dönen düşünceler bir anlığına gerçek hayat ile bağımı koparmıştı. Tekrar kendime geldiğimde radyoda haberlerin açıkı olduğunu fark ettim. " gece saat 2 civarında İstanbul kartal da bulunan dev bina alev topuna dönüştü. Yaralı yada ölü olup olmadığı henüz belli değil. Dev yangın 25 dakikadır söndürülemiyor. Yangına neyin sebep olduğu henüz bilinmiyor. Destek araçları çağırılıyor" Taksici dönüp bana baktı. Camdan baktığımda o çok tanıdık sokağa gelmiştik bile. Hala neden inmediğimi düşünüyordu herhalde. Cebimdeki son parayı verdikten sonra araçtan indim. Bir zamanlar çok aşina olduğum sokaklarda yürüyordum. Hayatımda hissettiğim en tuhaf histi bu. Icimde kusma ihtiyacı, dışımsa yorgunluktan bayılmak üzere bir haldeydi. Evine yaklaştığımı farkettim. Ona yakınlaştıkça ayaklarım yavaşlıyordu. Kalbim hızlanıyordu, vücudum titriyordu. Yaz haziran akşamında tir tir titriyordum. Sonunda evinin önündeydim. Ama kapıyı çalacak cesaretim yoktu, ama başka seçeneğim de yoktu. Sadece şuan ona sabaha kadar sarılıp ağlamak istiyordum ama korkuyordum işte. Kapının önüne kadar yürüdüm. Ama sadece önünde öylece duruyordum. Sadece kapıya bakıp eski anıları kafamdan geçirebiliyordum. Gerçeklik algımı yitirmiş, uyanmayı bekledim. Kollarımı kaldırıp da kapıyı çalamıyordum bile. Kafamı kapıya dayadım ve bir süre de orada ağladım. Sessizce ağlamaya özen gösterdim. Ya duyup da açarsa, ya beni görürse. İstediğim de bu değil miydi zaten. Bilmiyorum. O zaman burada ne yapıyorum. Başka ne yapacağım ki. Eve giderim. Kimin kaldı ki. Hayır var gidecek yerim. Ama kimin? Kimim vardı cidden.
Arkamdan duyduğum sesle irkildim "Arven?" hızla arkama döndüm. Oydu. Yoksa değil mi? Hayır hayır o. Ya değilse? Ama beni tanıdı ve ona benziyor. Sesi değişmemiş. Saçları uzamış. Sakalları da çıkmıştı. Yakışmış aslında. Yıllar sonra onu içimde oluşan pişmanlıklarla görmek çok garipti. Sadece bana bakıyordu. Ben ise ıslak gözlerimi, yerini dolduran yeni yaşlara devrediyordum. her saniye daha da şiddetli.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
68°
RomanceDoğru kişiyi bulmak zordur Arven. Ama seçenek yapmak daha zordur. Özellikle de doğruluğundan emin olmadığın yalanların arkasından seçmek. Yaşananlar seni kötü yapmasın. Iyi biri olmak için çabalamana da gerek yok. Ama sen yalan olduğun bilgilere i...