-Doruk-
Her şeyi biliyordu artık. Hem rahatlamıştım hem de içimde bir korku vardı. Onu kaybetmekten ölesiye korkuyordum. Sonunda eve geldiğimizde anahtarla kapıyı açıp içeri girdi. Kalp atışlarım son hızdaydı.
Salondaki koltuklardan birine oturdu. Ben de aynı şekilde bir koltuğa oturdum. Halı desenini incelemeye başladım.
''Söylediklerinde ciddi miydin?''
''Evet''
''Bilinmeyen numaradan sana yazan da bendim''
Artık saklamanın bir anlamı yoktu. Şaşkın bir şekilde bana baktı. Tekrar gözlerimi kaçırıp ellerimle oynamaya başladım.
''Bak Doruk sen daha küçüksün ve bu yüzden bu hislerden vazgeçmelisin''
''Küçük müyüm? 18 yaşındayım ben ve hayır vazgeçmeyeceğim!''
Öfkeli bir şekilde suratıma baktı.
''Vazgeçeceksin! saçma sapan çocukça düşünceleri bırakacaksın.'
''Seviyorum diyorum nesi saçma ya da çocukça''
''Sevdiğin kişi seni kardeşi gibi biliyor ama''
''Yanlış biliyormuş demek ki''
''Sen vazgeçmezsen ben vazgeçmeni sağlarım''
''Ne yaparsan yap vazgeçmeyeceğim''
dedim kendimden emin bir şekilde.
''Öyle mi Doruk Can''
dedi ve ayağa kalktı Can ismimi kullanıyorsa gerçekten sinirli demekti. Salondan çıktı. Geri geldiğinde onun için yazdığım defteri gösterdi. Kolumdan tuttu ve mutfağa götürdü.
Kolanyayı defterin üzerine döktüğünde ne yapacağını anlamıştım.
''Hayır yapma''
diye bağırdım. Ona doğru hamle yapınca beni itti. Gözlerimden yaşlar akarken elimden geldiğince engel olmaya çalışıyordum.
''Lütfen''
dedim ama dinlemedi. Kibriti ateşleyip defterin üzerine attı. Defter lavabonun içinde yanarken musluğu açmak için hamle yaptım. Kollarımı bağladı defter kül olana kadar beni tutmuştu.
En son ateş söndüğünde koşarak deftere baktım. Sadece kül vardı. Burnumu çekerek hıçkırdım. Onun için yazdığım şiirler yazılar bir sürü şey vardı. Hepsini acımadan yakmıştı.
Bu kadar acımasız olmasına gerek yoktu. Bununla vazgeçeceğimi düşünüyorsa yanılıyordu.
''Vazgeçmeyeceğim'. '
diye bağırdım titreyen sesimle. Güçlü görünmeye çalışsam da öyle değildim.
''Ne yaparsan yap seni seveceğim''
Sinirle üzerime geldi yumruk yaptığı elini havaya kaldırdı. Gözlerimi sıkıca kapatıp gelecek darbeyi bekledim. Darbe gelmeyince gözlerimi açıp ona baktım.
''Sana vuramam. Ama vazgeçeceksin Doruk''
dedi ve devam etti. O da benim gibi çaresiz görünüyordu.
''Biz senden kardeşten öte olamayız bütün düşünceleri aklından sileceksin''
''İstesem de vazgeçemem ki''
''Vazgeçersin,imkansız diye bir şey yok''
''Evet imkansız diye bir şey yok bu yüzden vazgeçmeyeceğim''
''Göreceğiz''
dedi ve mutfaktan çıktı. Lavabonun içindeki parçalara baktım.
Ben de mutfaktan çıkıp odama gittim. Vazgeçicekmişim hah sen daha Doruk Can Erdem'i tanıyamamışsın. Gülüp kendime gelmeye çalıştım. Ağlanacak halime gülüyordum.
--
Hava kararmıştı. Sessizce Gürkan'ın odasına girdim. Daha uyumamıştı yatakta yatarken telefonuyla uğraşıyordu.
Yavaşça odaya girdiğimde hala beni fark etmemişti. Sessizce yanına kıvrıldım. Şaşkınca bana baktı.
''Korkuyorum''
dedim yavru kedi bakışlarımı atıp. Buna asla karlı çıkamazdı.
''Ne yapayım kocaman insansın git ışığı falan yak öyle yat''
"Az önce küçük olduğumu söylüyordun?"
"Doruk, kalk."
Ne zaman korktuğumu söylesem yanında uyumama izin verirdi. Onu umursamadan kollarımı ona sarıp başımı göğüsüne gömdüm. Gülümsedim kalp atışları hızlanmıştı. Birden beni itip ayağa kalktı.
''Sen gitmiyorsan ben giderim''
Odadan çıkmıştı. Pes edecek miydim? asla. Kalp atışlarını duyduktan sonra vazgeçmem imkansızdı. Ayağa kalkıp peşinden gittim.
Mutfağın balkonuna çıkmış sigara içiyordu. Masanın üzerindeki paketten bir sigara alıp yanına gittim.
''Ne yapıyorsun''
deyip kızgınca bana baktı. Elinde oynadığı çakmağı çekip sigarayı yaktım. Hızla ağzımdaki sigarayı çekti
''Sigara içemezsin''
Omuz silktim ve elimdeki diğer sigarayı aldım çakmağı elimden çekip balkondan aşağı attı. Ağzındaki sigarayı çekip kendi ağzıma götürdüm. Bir nefes çekip öksürerek geri bıraktım.
''Tamam be tamam of''
Gülümsedim hala bana değer veriyordu. Bu yanında uyuyabileceğim anlamına geliyordu. Elindeki diğer sigarayı alıp ayağımla üzerine bastım
''Ne yapıyorsun?''
''Sigara zararlıdır''
dedim ve ağzındaki sigarayı da aldım. Sinirle söylenerek içeri girdi.
''Ben onlara para verdim, zaten üç kuruşluk bir sigara zevkim var onu da mahvettin!''
Dil çıkarıp balkonun kapısını kapattım. Odaya girip yatağa yattım. Eline ikinci bir yastık getirip aramıza koydu. Komik gelmişti ve güldüm
''Gülmeyi kesmezsen seninle uyumaktan vazgeçeceğim''
''En azından elini tutsam''
''Olmaz''
"Ama bugün elimi tuttuğunda bırakmayacağını söylemiştin"
"Korkmuştum bu yüzden saçmaladım. Sus ve sadece uyu"
dedi ve sırtını bana döndü.Üzgün bir şekilde baktım. Ayaklarımı bacaklarına koydum. Ayaklarım üşümüştü ve bacakları sıcaktı.
Gülümsedim, en azından buna bir şey dememişti. Biraz olsun temas kurabilmiştim. Eğer öğrenmemiş olsaydı şuan göğsünde uyuyabilecektim. Üzgün bir şekilde iç çektim.
''Gürkan''
dedim sessiz bir şekilde. Cevap gelmeyince ona baktım. Nefesi düzenli gibiydi. Yastığı aradan çekip yere attım. Kollarımı ona sarıp gülümsedim. Başımı sırtına gömüp gözlerimi kapattım...
--------------------------------------------
ldklkfddlkdfld Gürkan bey napıyorsunuz (yazar sırrı:Gürkan daha uyumamıştı.)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Defter(BxB)
Short StoryBilinmeyen numara: defteri buldun mu? Gürkan: kimsin sen? Bilinmeyen numara: kim olduğumu öğrenmene hazır değilim. Gürkan: beni defterde bahsettiğin kadar seviyor ve tanıyorsan,korkaklardan nefret ettiğimi de bilirdin Bilinmeyen numara: korktuğum te...