27

5.5K 374 124
                                    

-Gürkan-

Uyandığımda yanımda  yoktu. Korkuyla kalkıp etrafa baktım. Odadan çıkıp salona gittiğimde orada olduğunu gördüm. Rahat bir nefes aldım.

Yanına gidip koltuğa oturdum. Aramızda bir gerginlik vardı ve bu beni rahatsız ediyordu.

''Ben gideceğim''

dedi Doruk. Şaşkın bir şekilde ona baktım. Ne demekti bu?

''Nereye?''

''Babaannemin yanına''

Ailesinden kimseyle uzun süredir konuşmuyordu.

''Neden?''

''Çünkü sen benim hiçbir şeyim olmamana rağmen uzun zamandır senin yanında kalıyorum. En azından ailemden biriyle birlikte kalmalıyım. Zaten okul bitince üniversiteyi oraya yakın bir yere yazarım''

Hiçbir şeyim demesi çok acıtmıştı. Gitme bile diyemiyordum.

''Okul yüzünden bir süre daha buralardayım ama gideceğim''

Gözlerimin dolduğunu görmesini istemiyordum. Ayağa kalkıp kahvaltı hazırladım. Göz yaşlarımı tutamamıştım. Mutfağa girip bana baktı.

''Neden ağlıyorsun''

dedi gözündeki endişeyle.

''S-soğan doğradım da''

''İyi de sen sabahları soğan yemezsin''

''Canım istedi de''

İstememişti ama neden ağladığımı başka türlü açıklayamazdım. Omuz silkip masaya oturdu.

''Notların nasıl bu aralar''

diye sordum. Her iyi not aldığında heyecanla bana anlatırdı 

''Ne yapacaksın şimdi boş ver''

Beni bu defa affetmeyecek miydi?

''Neden böylesin''

dedim sesim titrerken.

''Nasılım?''

''Soğuk''

''Sana öyle gelmiştir''

Yüzüm düşerken önümdekilerden yemeye devam ettim. Vişne reçelini onun önüne ittim en sevdiği şeylerdendi. Reçele baktı ama yemedi. Bana bakıp gülümsedi.

''Ee sen nasılsın yeni bir kız arkadaşın falan yok mu''

Bana asla böyle sorular sormazdı.

''Yok''

''Hadi ya neden ki''

''Olmasını mı isterdin''

''Umurumda değil zaten öylesine sordum''

Ellerini silip sofradan kalktı. Bende kalkıp kolundan tuttum

''Gerçekten umurunda değil mi?''

diye sordum. Tuttuğum koluna baktı.

''Bunun ne önemi var ki Gürkan abi''

deyip kolunu çekti. Neden bu kadar acıtıyordu ki. Hırkasını giyip kapıya gitti.

''Nereye''

diye sordum. Alayla sırıtıp göz kırptı.

''Karıya''

dedi ve kapıyı kapatıp beni ardında bıraktı. Öyle bir şey yapmayacağını biliyordum. Bana gönderme yapmıştı. Neden bu kadar acıtıyordu? Ben Doruk'un canını bu kadar yakmış mıydım?

Sofrayı toplayıp hazırlandım. Evden çıktığımda apartmanın girişinde bekleyen Faruk'a baktım.

''Ne yapıyorsun oğlum burada''

''Yeni geldim seninle konuşacaktım''

''Ne oldu''

''bak, ben çok pişmanlık yaşadım ve seninde aynılarını yaşamanı istemiyorum''

''Neden bahsediyorsun''

''Doruk'u kaybetme''

ağzım açık kalmıştı.

''Ne demek istiyorsun?''

''Doruk'un sana olan sevgisini kaybetme ''

''Galiba çoktan kaybettim''

''Eğer kaybetmiş olsaydın sana geri dönmezdi''

''Ama gidecek, gitmek istiyor''

''İzin verme Gürkan senden gitmesine izin verme, sende onu seviyorsun işte söyle çok geç olmadan.''

Haklıydı onunla konuşmalıydım. Faruk'a sıkıca sarılıp sırtına vurdum.

''Teşekkür ederim''

''Dostlar bugünler için vardır''

dedi ve sırtımı sıvazladı...

-------------------------------------

okula gitmeden yayımlayayım bölümü gelince yorumlara bakarım

<3

Defter(BxB) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin