*Düzenlendi*
Bu bölüm 10 bin olma şerefine yazılmıştır. Bu kısma Vsoo severleri etiketlerseniz ve bolca yorum yaparsanız beni çok mutlu edersiniz. Ayrıca taslaktan bir çok kurgu çıkardım.
Medya fazla güzel 💚
Masallardaki gibi bir duş alabileceğimi hiç tahmin etmezdim. Küçük perilerin istediklerimi yaptığını Peter Pan çizgi filminde falan görmüşümdür. Tek diyebileceğim burası mükemmeldi fakat buranın ne zaman harika olduğunu görsem Jennie ve Rose'nin ölümünü görüyorum. Hangi canlı bunu yapabilirdi?
Şeytanlar... Hayat felsefeleri cidden kötülük mü? Onlara acımaktan başka bir şey yapamıyorum. Elbette bir gün gelecek V'nin kafasını kopartıp bedenini ateşe verip onların önüne atacaktım. Ancak şuan zayıftım. Ve bunlar kafamda kurduğum öldürme planlarından sadece biriydi.
Duştan çıktığımda yatağımda serili kısa, tüllü, mavi bir elbise vardı. Göğüs kenarlarına koyu mavi kelebekler işlenmişti. Dokunsan canlancak gibiydililer. Elbiseyi elime alıp aynaya bakacak şekilde üzerime uzattım. Benim için fazlaydı sanki? Ruhlar alemindeki tek insandım sonuşta, tabii ki fazla olacaktı.
Aniden"Selllam güzellik. Elbiseyi tamamen seni hayal ederrek yaptım. Ve çok güzel bir iş çıkardım, öyle değil mi Candy? "
Bu bahsettiğim küçük perilerden biriydi. Üzerinde bir smokin ve arkasında yapısı elması andıran ellesen yırtılcakmış gibi duran kanatları vardı. Yanındaki Candy-başka bir periydi- konuştu,"Evet Shine, merhaba Jisu elbiseyi dener misin? Ayakkabılarını ona göre ayarlayacağım."
Acayip beyaz olan bu varlıklar gerçekten çok tatlıydı. Candy diğerinin aksine daha tatlı şeker kız temalı giyinmişti. Ve amantarım ayakkabıları... Ayağım 1 cm olsada giysem diyebileceğim türdendi.
"Aaa ben o zaman giyinip geleyim." diyerek giyinme paravanının arkasına geçtim.
Ne ara ölçülerimi aldığını sormalıydım kesinlikle çünkü elbise tam üzerime oturmuştu ve acayip rahattım. Ne kadar eşofman kızı olsamda bu elbiseyle basketbol bile oynarım. Neyse abartıyorum...
Giyip paravanın önüne geçtiğimde iki küçük peri birbirleriyle tartışıyordu. Birden odak noktaları oldum.
"İşteee BEEN!!" Shine birden kollarını açıp bağırınca neye uğradığımı şaşırdım.
"Bağırmasana ya," diye karşılık verdi Candy.
"Sanane be. Ahhhh kendimi çok seviyorum. Ben olmasam siz kızların başı dertte dertteee." diyip kendine sarıldı. Gülmeden edemedim.
Candy bana bakıp gülümsedi"Çok güzel olmuşsun, şimdi sıra ayakkabı ve aksesuarda. " Etrafında döndü ve elleriyle üzerime parlayan tozlardan döktüm. Refleks olarak gözümü kapatmıştım. Açtığımda ayağımda gümüş renginde bilekten bağlamalı ve küçük elmaslar sarkan bir ayakkabı vardı. Boynumda ise orta boyda gözleri alacak bir şekilde parlayan safir bir kolye vardı.
"Siz nesiniz böyle? Tanrım ben ne sevap işledim?"
"Ahahha ilahi kız. Ne alemsin... Biz senin isteklerini yerine getiren perileriz elbette. Ben tasarım perisiyim. Yanımda duran hiç ise ayakkabı perisi ama her tür işini yapar. İstediiini yaptırabilirsin ona."
"Bir gün seni öldüreceğim." diye ciyakladı Candy.
Bende kahkahamı fazla içimde tutamayıp "Sizi fena shiplemeye başladım sanırım."
Shine ve Candy beni aşağı yaklaşık 20 kişinin topladındığı bir masanın olduğu odaya götürdüler. Çoğu şey elmastandı. Yemek masası, yiyeceklerin önünde duran tabaklar, çatallar, bardaklar bile.
Gözlerim büyülenmiş bir şekikde etrafa bakıyordum. Fazla büyülenmiş olmalıyımki Shine ne kadar benim milyonda birim kadar olsada sürükleyerek boş bir sandalyeye oturttu.
Yanımda oturan Emily"Çok güzel olmuşsun Jisoo. "dedi ona pembeleşmiş yanaklarımla birlikte cevap verdim," Sizin kadar değilim. " omzuyla omzuma vurarak güldü.
Masanın başında oturan kişi bana bahsettikleri Celine olmalıydı. Kadın inanılmaz derecede güzeldi. Onunla tek bir kelime konuşmamama rağmen ona karşı hayranlığım oluşmuştu. Hem görüntüsünde hem de etrafa yaydığı auradan dolayıydı bu hayranlığım.
Ona baktığımı fark ederek bana gülümsedi ve diğerleriyle konuşmasına devam etti. Hani her boku anlatacaktı bu kadın? Birden bana baktı sanki aklına bir şey gelmişçesine öksürdü ve herkesin dikkatini üstünde topladı.
"Zayn nerede?"
Gözüm direk olarak karşımdaki boş sandalyeye kaydı,"Merak etme anne tekrar dünyaya gitmedim." dedi birden duvarda görünerek. O hangi ara oraya gelmişti?
"Gitmeyi denediğin belli ama" dedi Celine, suratında samimi bir ifade vardı. Şimdi bu sarışın, mavi gözlü çocuk Kraliçe Celine'nin oğlu olmalıydı.
"Çok mu belli oluyor."dedi ve bir kahkaha tufanı verdi bize. Masadaki çoğunluğu kız olan topluluğa baktım. Herkes ona düşecekmiş gibi bakıyordu. Evet bencede çok yakışıklıydı. Sonra Lisa'ya baktım, iki sağ çarprazımda oturuyordu. Gözlerini yemeğinden çekmemişti. Sehun'u mu düşünüyordu acaba? Ki sanmıyorum. Lisa'nın o çocuğa sadece küçük bir his beslediğini anlamıştım.
Sonra Lisa bakışlarını Kraliçe'ye odakladı. Bende öyle yaptım.
Celine'nin oturduğu büyük elmastan taht havaya kalkmaya başladı. Bizden bir metre havada, ellerini tahtın iki yanına koymuş bana bakıyordu.
"Bugün aramıza çok değerli birisi katıldı. Seni aramıza mutlulukla aldığımızı bilmelisin Jisoo. Ki buradaki herkes seni asırlardır bekliyor. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ghost❦kth+kjisoo✓
Adventure"Lisa sen Ouıja oyununu oynayalım demeseydin Jisoo Unnie'min başına bu gelmeyecekti."dedi ağlayan Rose Lisa gözlerindeki yaşı tutmayı bırakmış bakışlarını Jennie ve Rose'ye doğru yöneltmişti" Bu benim suçum değil tamam mı!? Oynamasaydınız o zaman! "...