beraber alışveriş merkezine gittiler. arabadan önce minho indi ve diğerleri de onu takip etti.
"woah~ alışveriş merkezine gelmeyeli uzun zaman olmuş." hyunjin koşarak alışveriş merkezine girdi.
"hyunjin etrafta koşuşturma." chan onu azarladı.
"chan onu azarlama. o sadece heyecanlı, bu kadar." minho gülümsedi.
"iyi iyi." chan iç çekti. "haydi gidelim ama önce sana kıyafet almalıyız."
bir buçuk saat boyunca kıyafet alabilmek bir mağazadan diğerine gidip durdular. genç olanlar çok yorulmuşlardı.
"chan, lütfen biraz durabilir miyiz? çok yoruldum." felix sızlandı.
"haydi şu kafeye gidelim, yani gidebilir miyiz hyung?" jeongin chan'a baktı.
"iyi, haydi gidelim." kafeye doğru yürümeye başladılar. minho kapıyı açtığında onların içeri girdiklerini haber eden bir zil çaldı.
"minho? buna inanamıyorum." minho'ya seslenen çocuğu görmek için tezgâha baktılar. "sen yaşıyorsun."
"onu tanıyor musun?" chan minho'nun kulağına fısıldadı.
"evet."
"hyung nasıl buradaki herkesi tanıyabiliyor?" dedi jisung. minho oğlanın yanına yürüdü ve diğerleri de boş olan bir masaya yerleşmeye başladılar.
"merhaba hyung." minho çocuğu selamladı.
"merhaba hyung mu? günlerdir yoktun ve geri döndüğünde de söylediğin ilk şey merhaba hyung mu? kook'u görmeye gittin mi, çok endişeliydi. ve o..."
"woah, biliyorum, biliyorum. ve üzgünüm. kookie'yi görmeye gittim ve o şimdi iyi." diye açıkladı.
"emin misin?"
"evet, neden sana yalan söyleyeyim tae tae hyung? neyse, şimdi siparişimi verebilir miyim?"
"evet, üzgünüm. her zamankinden mi?" minho başını salladı. çocuk minho'nun siparişini alırken gülümsedi. "kafeye geldi, merak etme sahibine söylerim." ardından göz kırptı.
"kardeşin seni öldürecek."
"sen olduğun sürece yapmayacak." ve yeniden göz kırptı. chan terlemeye başlamıştı ama neden bilmiyordu. "ve ayrıca erkek arkadaşının kıskanç olduğunu düşünüyorum." dedi ve kıkırdadı.
"erkek arkadaşım?" arkasını döndüğünde chan'dan bahsediyor olabileceğini düşündü. "ne? hayır o..."
"ne olmuş yani?" chan onu kesti. "kıskanç olmak kötü mü?"
"her neyse, gidin ve oturun çocuklar, ben içeceklerinizi getireceğim."
çocuklar masaya yürüdüler ve diğerlerine katıldılar. kimse chan'ın neden kıskanç olduğu konusunda konuşmuyordu çünkü eğer yaparlarsa chan'ın onları öldüreceğini biliyorlardı.
"peki... onu nereden tanıyorsun?" diye sordu chan.
"oh, o jungkook'un erkek arkadaşı, aynı zamanda da bu kafenin sahibinin erkek kardeşi. adı taehyung."
"işte burada." taehyung elindeki içkilerle geldi. "umarım onları beğenirsiniz. ve jin'in de selamı var."
"teşekkürler hyung. sen de ona selam söyle." böylelikle taehyung işini yapmak için geri döndü. içeceklerini içtikten sonra taehyung'a veda ederek oradan ayrıldılar. arabaya bindiler ve chan sürmeye başladı.
"chan, hastanede durduğundan emin ol." dedi changbin. chan hastaneye doğru sürmeye başladı. chan, arabayı durdurduktan sonra diğerlerine bakmak için arkasına döndü.
"sadece ben, jisung, changbin ve felix gideceğiz, tamam mı?"
"ama..."
"hayır woojin, sen burada kal." dedi chan. "aslında, hayır, eve gidin saat çok geç oldu." chan ve üç çocuk arabadan indiler.
"chan." chan, arkasını döndüğünde minho'nun arabadan indiğini gördü.
"minho eve gitmeniz gerektiğini zaten söyledim." ama bunun yerine minho koştu ve ona sarıldı.
"güvende kal hyung." chan'ın kulağına eğildi ve fısıldadı. "iyi şanslar." chan arkasına dönerken sadece gülümsedi ve:
"eve git minho." dedi. minho koşarak arabaya geri döndü ve woojin arabayı çalıştırarak oradan uzaklaşmaya başladı.
chan ve yanındaki üç çocuk hastaneye girdiler ve hemşireye, amcalarını görmek istediklerine dair bir yalan söylediler.
"sizi yalnız bırakacağım." hemşire bunları söyledikten sonra oradan ayrıldı. kapıyı açtıklarında ise görebildikleri hiçbir şey oldu. sadece yatağın üzerinde bir not vardı. chan onu eline aldı.
eğer buradaysan bu senin, benim tuzağıma düştüğünü gösterir channie.
yerinde olsam küçük arkadaşların için endişelenirdim.notta bunlar yazıyordu. chan yutkundu. çocuklar. odadan hızla çıkıp asansöre doğru koştu ve düğmeye agresif bir şekilde basmaya başladı.
"chan ne oldu?" jisung ve diğerleri ona yetiştiler. ardından asansörün kapısı açıldı ve içeri girdiler.
"çocuklar. başları belada." dedi chan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ー don't kill me, love me ♡ banginho
Fanfiction❝bir çetenin üyeleri yanlışlıkla minho'yu kaçırıp onu liderlerine, chan'a, getirirlerse neler yaşanırdı?❞ /hyunsung ☆ changlix\ ᐷ çeviri, angst.