Birinci Bölüm - Annem Evleniyor!

1.7K 94 34
                                    

"Baba, annem evleniyor."

"Hayırlı olsun!" [1]

[1] İngilizce'den direkt çevirirken "Evliliği için ona tebrikler!" oluyor. Sadece "Tebrikler!" desem de sade ve yapmacık duruyordu, o yüzden böyle çevirdim. "Congratulations to her for the wedding!"

Sabah erken saatlerde Bai Luo Yin, rahatsız edici bir sarsılma ile uyandı ve kulaklarının arkası ile boynunun sıcak ve terden sırılsıklam olduğunu hissetti. Kavurucu yaz günleri mevcut olduğu ve henüz geçmediği için her gün gözlerini, odasını düzenli olarak saran yakıcı havaya açıyordu.

Geçmek bilmeyen uyuşukluğun zihnini terk etmesini umarken eliyle terini gelişigüzel sildi. Saniyeler içinde inatçı ter damlaları avucunun içini ıslatıp geride sinirlerini bozan yapış yapış bir his bıraktı.

Sabah daha yeni başlamıştı ve şimdiden sinirleri tepesindeydi.

Sonunda kendisini doğrulmaya zorladığında uyuşukça terliklerini giydi. Ardından yavaşça ayaklarını lavaboya sürüdü ve kafasını musluğun altına sarkıttı. Buz gibi akan su hemen boynundan aşağı akarak sonunda keyfini birazcık yerine getirdi.

O sırada avluyu süpüren Bai Han Qi, Bai Luo Yin'in babasıydı. 185 cm boyundaki adam tüm ailenin geçimini sağlıyordu. Evdeki her şeyi temiz ve düzgün hale getirebilseydi bu harika olurdu ama ne yazık ki hiçbir şey yolunda gitmemişti.

Sonuç olarak istemese de Bai Luo Yin onu hep bir bela [2] olarak görüyordu.

[2] İngilizce metinde kullanılan kelime "eyesore" du ve bu aslında "göz zevkini bozan şey" demektir ama burada daha soyut bir anlam var. Yani "rahatsızlık veren şey" olarak kullanılmış.

Dişlerini fırçalayınca Bai Luo Yin, giderin yanında duran kaptaki suyla ağzını çalkalayıp tükürdü. Beyaz köpüğü akıp gitmesini sağlamak için suyu açtığında lavabodaki suyun daha da arttığını fark etti. Anlaşılan boru yine tıkanmıştı.

Bir dakika sonra Bai Luo Yin tahta bir çubuğu, kanalizasyonda toplanmış su birikintisinin içindeki bir kumaş parçasını kımıldatmak için kullandı. Şaşırtıcı bir şekilde su kısa zamanda kanalizasyon ağzına çok zorlanmadan aktı.

"Baba, yine iç çamaşırımı gidere atmışsın."

Süpürme işinin sadece yarısı bitmişken o sözleri duyunca birden durdu. Süpürgeyi bıraktı ve çamaşırları kurutmak için kullanılan, bir iple bağlı iki direğe doğru yürüdü. Bir, iki, üç... Birkaç kez daha saydıktan sonra bir iç çamaşırı hâlâ kayıptı. Belli ki iç çamaşırı, o giysileri yıkarken düşmüş ve kirli çamaşır suyuyla birlikte lağıma gitmişti.

"Hey, onu atma. Yıkandıktan sonra hâlâ giyilebilir."

Bai Luo Yin o kadar kızgındı ki burnunun ucu terliyordu. "Peki, al da kendin giy."

Bai Luo Yin çıktıktan sonra bir sokakta dolandı ve evinden dışarı adımını yeni atan Yang Meng'a çarptı. Yang Meng'ın adı asıl kişiden olabildiğince farklıydı. Babası gençken bütün köydeki en çok bilinen güzel çocuktu, çoğu genç kadından bile daha narindi. Ne yazık ki o zamanların gelenek ve görenekleri hiç açık görüşlü değildi, bu da babasının - onun gibi birçoklarının da - kadere kurban gitmesine neden oldu. Bu yüzden Yang Meng'ın babası çocuklarının genlerini geliştirmek için kendisine haksızlık edip gürbüz bir kadınla evlendi. Yang Meng doğduğu zaman babası ona tüm umutlarını yükleyip "hiddetli" anlamına gelen karakter "Meng"ı verdi.

Maalesef çocuk küçüklüğünden itibaren babasına çekti. Yaşıtları diğer çocuklar dışarıda çamurda oynayıp ağaçlara tırmanırken o evde saklanıp dikiş diker ya da kağıtlara elişi yapardı. Sadece bu sebeplerden dolayı çok dayak yemişti. Yine de ne zaman babası onu dövmeyi bitirse, o hiçbir teslimiyet belirtisi göstermeksizin, babası ona doğru yol hakkında öğütler vermeye devam etmeden önce bir süre kendi gözyaşlarını silerdi.

"Saçına ne oldu?"

Yang Meng, güzel yüzünü bir hüzün izi kaplarken kafasının üstüne dokundu. "Bu kadar yeter, bahsini açma. Bu sabah kalktığımda hepsi gitmişti."

"Baban dün gece gizli gizli saçlarını mı kazımş?"

"Hadi canım! Bunu ondan başka kim yapar ki?!"

Bai Luo Yin kahkaha attı. "İkimiz cidden kader ortağıyız."

Aniden Yang Meng bir şey hatırladı ve Bai Luo Yin'in ensesine bir tane geçirdi. "Dün beni aradığında, yarısında kapattın. Bana tam olarak ne söylemek istemiştin?"

Bai Luo Yin uzun süre sessiz kaldıktan sonra zayıf bir sesle cevap verdi. "Annem evleniyor."

Bunu duyan Yang Meng hemen olduğu yerde durup dikildi. "Senin gerçekten bir annen mi var?"

Bai Luo Yin derin bir nefes aldı. "Babamın bir solucan olduğunu mu düşünüyorsun, ha? Beşinci evrede enerji depolayıp altıncı evrede çiftleşip sonra da süreci tamamlamak için kendisini dölleyen türlerden hani?"

Yang Meng omuzları sarsılana kadar güldü. "Benimle uğraşma. Sana gerçeği söylüyorum. Seni tanıdığımdan beri anneni daha önce hiç görmedim."

"Saçmalama! Geçen yıl annem eve döndü ve hatta tüm bir hafta boyunca kaldı, unuttun mu? Ayrıca sık sık arabasını sizin evin yanından döndürdü."

"Ah, şimdi hatırladım. O senin annen miydi? Nasıl olur da yeğenimden daha genç görünür?"

"Belanı mı arıyorsun?"

"Hayır, yeğenim daha birkaç gün önce doğdu ama kafası kırışıklıkla kaplı."

"Tüm yeni doğan bebekler öyledir."

Bu sefer Yang Meng başka bir şey söylemedi. Yanında yürürken Bai Luo Yin'in ifadesiz yüzünü görünce içine bir hüzün çöktü. En iyi arkadaşının küçüklüğünden beri, o ve babası oldukça sefil bir hayat sürmüşlerdi. Şimdi annesi tekrar evlenmek istemişken insan onun ruh halini ancak tahmin edebilirdi.

"Ya ben düğünlerine gidip mekanı basacak bir grup insan bulsam, ne dersin?"

"Sen mi?" Bai Luo Yin şüpheli bir ifadeye büründü, "Sen ne tür insanlar bulabilirsin ki? Operada sahne alan bir grup güzel çocuk mu? Silahlı kuvvetlerden bir grup adamla dövüşmek için?"

"Silahlı subaylar mı?" Yang Meng çok şaşırmıştı. "Annen, tam olarak kiminle evleniyor?"

"Bir tümgeneralle."

Yang Meng'ın dili tutuldu. "Bu... Bu çok yüksek bir rütbe."

"Konuşmaya devam et."

"Ne hakkında konuşmaya devam edeyim?"

"Bulmak istediğin adamlar hakkında."

Yang Meng'ın duru yüzü, başının üstündeki güneş tarafından aydınlatılıyordu; o kadar berraktı ki neredeyse şeffaftı.

"Onları aramak, mezarımı kazmakla aynı şey olur."

Bai Luo Yin birden durdu ve kararlılıkla Yang Meng'a baktı. Gözlerinde saklanan, bastırılmış bir alev topuydu ama çok yakında ortaya çıkacaktı.

"Sorun değil, sadece aklına gelen ilk fikir neydi, onu söyle."

Yang Meng nefesini tuttu, özgüveni açıkça yetersizdi. "En büyük amcam cenazelerde ağıt yakan bir grup insanın başı. Önce ondan nikah törenine gidip ağlayacak bir grup insan bulmasını istemeyi düşündüm ama şimdi..."

"Güzel!" Bai Luo Yin aniden Yang Meng'ın sözünü kesti. "Amcana nasıl ulaşabiliriz?"

"Başımıza bela açma, biz sadece sıradan insanlarız."

"Merak etme," Bai Luo Yin, sinsi bir gülümseme dudaklarının kenarını ele geçirirken ona güven verdi. "Amcanı bu işin içinden kesin çıkaracağız."

-

İşte ilk bölüm! Küçük bir notum olacak:

Yang Meng (杨猛)'daki Meng, "mıng" gibi okunuyor. Sondaki nazal n olduğu için g sesi de duyulmuyor. Tonlamaya girmeyeceğim :)

Çince bilmiyorum, öğrenmeye kısa zaman önce başladım, o yüzden bilgim çok kısıtlı. Kusura bakmayın.😅

İyi okumalar!

Addicted | Birinci Kitap - Gençlik Kaygısı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin