Sabahki dersten öğle arasına kadar, Bai Luo Yin'in kafası bir kere bile sırasına dayadığı kollarından kalkmadı.
Bu ilk kez olmuyordu. Sessiz, masum tavrı, bir şekilde Gu Hai'ın başka bir gülünç acayipliği için çağrı olarak algılanıyordu.
Gu Hai gibi hareketli birisi için sınıfın arkasında uslu bir şekilde tek başına boş boş oturmak dayanılır gibi değildi. Hâl böyle olunca da Bai Luo Yin'in nazik davetini memnuniyetle kabul etti ve boş zamanını, onu uyandırmanın çeşitli yollarını deneyerek geçirdi. Bitmek bilmez çabalarına rağmen, yaptıklarının hiçbiri sonuç vermişe benzemiyordu. Bai Luo Yin'in sırasına sertçe vurup ani gürültüyle herkesin dönüp ona bakmasına neden olacak kadar bile ileri gitmişti. Ancak Bai Luo Yin, aynı dinginliğiyle yatmaya devam ediyordu.
Üçüncü ders Lu Xiao Yu'nündü ve kendisi özellikle Bai Luo Yin'i kaldırıp sorularını ona sormaya bayılırdı. Bu ders de değişen bir şey yoktu.
"Bai Luo Yin."
Kadının canlı ve duru sesi kulaklarında çınladığında, bütün sınıf doğal olarak gözlerini Bai Luo Yin'e çevirip ona ilgiyle bakmıştı. Uyku esnasında ezilip kızaran sol yanağıyla Bai Luo Yin kalktı ve doğru yanıtı hiç takılmadan söyledi.
Bai Luo Yin ta en başından beri bu şekilde cevap veriyordu. Dolayısıyla herkes az ya da çok alışmıştı bile.
Ama Gu Hai farklıydı. Şüpheleri hiç gitmemişti ve Bai Luo Yin'le ilgili asıl gerçeği bulmaya kararlıydı.
Tanıştıkları ilk günden beri Gu Hai hep Bai Luo Yin'in gerçekten uyuyup uyumadığından kuşkulanıyordu. Nasıl bir insan hem uyuyup hem dersi dinleyebilir? Birçok öğrencinin, bunun Bai Luo Yin'in doğuştan gelen yeteneklerinden biri olduğunu söylemesine rağmen onun böyle basit bir açıklamaya inanması mümkün değildi.
Bai Luo Yin kesinlikle uyumuyor, diye düşündü.
Şüphelerinde haklı olduğunu kanıtlamak için üçüncü ders bittikten sonra revire gidip iki uyku hapı aldı. Dönünce, hapları güzelce ezip toz hâline getirdi ve sinsice Bai Luo Yin'in su şişesine attı.
Öğleden sonraki dersler başladığında Bai Luo Yin hâlâ sersem gibiydi.
Soğuk algınlığı ilaçları yatıştırıcılıklarıyla bilinirlerdi. Yanlış sırada aldınız mı tüm günü uyuklayarak geçirebilirdiniz.
Dudaklarının biraz kuruduğunu hissedince suyunu alıp birkaç yudum içti.
Bu tuhaf... diye düşündü. Bugün suda garip, acımsı bir tat vardı. İçtikçe içesi geliyordu! Sonuç olarak, Bai Luo Yin büyük şişe tamamen boşalana kadar içmeye devam etti. Geriye tek bir damla bile kalmadığı için çıkıp su almaya gitti. Şişesini sıcak suyla doldurdu ve biraz soğuması için sırasının köşesine bıraktı. Bai Luo Yin sırasına yerleştikten sonra, hızlıca üstüne bir ağırlık çöktü.
Bu sefer, kütük gibi uyumuştu.
İlk iki derste de öğretmenler Bai Luo Yin'e soru sormadı. Bu nedenle Gu Hai'ın tezini doğrulayacak bir şey yoktu. Üçüncü ve dördüncü dersler etüttü ve sessiz sakindi, uyumak için harika bir ortamdı. Bai Luo Yin sabit bir şekilde yatmayı sürdürdü ve tüm bu süre boyunca asla kıpırdamadı, kitaplarından biri yere düştüğünde bile.
Sonrasında, sınıf temsilcisi ödevleri toplamaya başladı. Bai Luo Yin'in sırasına geldiğinde yavaşça seslendi.
"Bai Luo Yin, matematik ödevin."
Tepki yoktu.
Sınıf temsilcisi endişelenmeye başlıyordu, Bai Luo Yin'in başına hafifçe vurdu ve tekrar seslendi.
"Şşt, kalksana. Ödevini vermen gerek."
You Qi de dönüp onu kandırmaya çalıştı, "Hoca geliyor!"
Bai Luo Yin bir yaşam belirtisi göstermeden uyumaya devam etti.
Bu sefer sınıf arkadaşları da endişelenmişti. Şimdiye dek, Bai Luo Yin uykusunda hep algıları açık olurdu. Ne zaman biri ona seslense ya da katılması gereken bir olay olsa hiç aksatmadan hemen kalkardı.
Ama, bugün nesi var?
Merakla, You Qi, Bai Luo Yin'in kafasını kaldırdı. İfadesi birdenbire değişti.
"Ha, neden beti benzi atmış?"
Bu nidayı duyunca aklı başka yerde olan Gu Hai derhal toparlandı.
Uyku ilacına alerjisi yoktur... Değil mi?
Bu düşünceyle ürperen Gu Hai, Bai Luo Yin'in yanına koştu ve aceleyle sandalyeyi çevirdi. Kolunu Bai Luo Yin'e sardı ve omzundan sarstı, bir yandan da boştaki elini renksiz yüze vurmak için kullanıyordu. Gu Hai gergince seslendi.
"Bai Luo Yin? Bai Luo Yin?!!"
Tepki yoktu.
You Qi çok endişelenmişti. "Bayılmış. Çabuk, onu revire götürmemiz gerek."
Konuşurken Bai Luo Yin'i sırtına aldı ve onu taşımaya çalıştı. Niyeti iyi olsa da You Qi doğrulamadı. Sonuç olarak ikisi birden yere yıkıldı.
Uzaktan onları izleyen Gu Hai bu manzaraya daha fazla katlanamadı ve You Qi'yi bir kenara itti.
"Çekil! Ben taşırım."
Fazla zorlanmadan tek başına Bai Luo Yin'i sırtına aldı ve vücutları iyice dengelenene kadar bekledi. Hazır olduğu an alelacele aşağıya koştu. You Qi de peşinden gitti.
"Söylesene, onu nasıl böyle sanki kuş taşır gibi taşıyabiliyorsun?"
You Qi çoktan nefes nefese kalmıştı. Hiçbir fazladan yükü olmamasına rağmen yine de Gu Hai'ın hızına yetişemiyordu.
Öte yandan Bai Luo Yin ağır olmayabilirdi ama asla hafif denemezdi. Buna karşın, hep ek ağırlıkla çalışan Gu Hai için bu hiçbir şeydi. Bir dakikadan kısa bir sürede ikisi de revire ulaştı. Gu Hai, Bai Luo Yin'in çelimsiz vücudunu yatağa yatırdı.
Okul doktoru, oldukça genç bir kadındı. İki yakışıklı gencin bir başka hasta ama iyi görünümlü çocuğu getirdiğini görünce resmen içinin kıpır kıpır olduğunu hissetmişti.
"Ah, Gu Hai, seni buraya yine hangi rüzgâr attı?"
Daha önce, Gu Hai buraya uyku ilacı almaya geldiğinde, kadın ona sormadık soru bırakmamıştı. Böyle insanlarla uğraşmak zorunda olmak sırf baş ağrısı, diye düşünmüştü. En sonunda revirden çıkabilmişti, bir daha gelmesi gerekmeyeceğini sanarak. Bir oh çekmişti Gu Hai. Bu kadar çabuk döneceğini nereden bilebilirdi?
"Onu tanıyor musun?" diye sordu You Qi.
Gu Hai hiçbir şey söylemedi. Gözleri, Bai Luo Yin'e kilitlenmişti.
Okul doktoru You Qi'ye bakınca birden gözleri parladı.
"Sen... You Qi değil misin?"
You Qi gönülsüzce başını salladı.
"Demek şu, okulun prensi sensin! Görünüşün gerçekten dedikleri kadar varmış. Sırf bununla bile kim olduğunu tahmin edebildim. Biliyor musun, az önce kontrole gelen iki kız durmadan senden bahsediyorlardı..."
Kadının gevezeliğini dinleyen You Qi'nin bakışları Gu Hai'a kayıp onun ifadesindeki değişiklikleri fark edince çocuk iyice gerilmişti.
"Acele edin ve arkadaşıma bakın." You Qi paniğe kapılıp soğuk kişiliğini bir kenara bırakarak okul doktorunu teşvik etti, "Hasta orada, gidip onu muayene etseniz iyi olur."
Okul doktoru, Bai Luo Yin'e yaklaşınca yeniden gözleri parladı.
"Bu Bai Luo Yin değil mi?"
Soğuk ve zalim bir ses kulaklarını deldi, "Bir kere daha saçma sapan konuşacak olursan yarına kalmaz reviri kapattırırım, böylece sen de gidip sefalet dolu hayatını yaşayabilirsin."
-
Bölüm gecikti, affedersiniz. 😔
İyi okumalar! 💕
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Addicted | Birinci Kitap - Gençlik Kaygısı
Roman d'amourChai Ji Dan'dan "Addicted (你丫上瘾了)" Birinci Kitap - Gençlik Kaygısı Chai Ji Dan'ın "Addicted" romanının Türkçe çevirisidir. @saehan01 'in İngilizce çevirisi kullanılarak Türkçeye çevrilmiştir. Kitabın tüm hakları Chai Ji Dan'a aittir. İngilizce çevi...