Okulda, erkeklerin sık sık üstsüz dolaşması tuhaf bir şey değildi, özellikle de beden eğitimi dersinden sonra. Normalde bu, pek kimsenin aldıracağı bir şey değildi, genele bakarsak, istisnalar kaideyi bozmazdı. Gu Hai, muhtemelen tek istisnaydı. Podyuma çıkılabilecek kadar çekici olan biçimli, kaslı vücuduyla, hangi erkek ona imrenmezdi ki?
Sınıfa dönüldüğünde, herkes hâlâ Gu Hai hakkında konuşuyordu ve şaşılmayacak şekilde, gözleri bir tek onun üstündeydi. Üzerindeki gözleri hissedince, Gu Hai çabucak giyinmeye başladı. Yoksa insanlar, gösteriş yapmak istediğini düşüneceklerdi.
Okul ceketini aldı ve iki elini de içine soktu. Ama kafasını yakasından geçirmeyi denediğinde, ahh...
Gir, gir! Ne var? Neden başımı çıkaramıyorum? Gu Hai başını ceketten çıkardı, formasına baktı ve bir sorun gördü. Neden ceketimin sadece iki deliği var? Boyun? Boyun kısmı nereye gitti?
Gu Hai aceleyle formasını kontrol etti. Sonra, hüzünle, yaka boyunca uzanan siyah bir çizgi gördü, tıpkı yağmur yağmadan önce toplaşan küçük karıncalar gibi.
Yok artık, yakası dikilmiş. Nasıl oldu bu?
Bir süre beyni dursa da ardından Gu Hai hemen sırasının altını kontrol etti.
İğne ve iplik gitmişti!
Başını kaldırınca, anında Bai Luo Yin'in sırasının boş olduğunu ve şahsın kendisinin de olmadığını gördü. Başını bir o yana bir bu yana çevirirken, Bai Luo Yin'in şen yüzüne hin bir ifadeyle asılı küçük gülümsemeyle karşılaştı. Hâlâ şaşkın olan Gu Hai, Bai Luo Yin'in ne zamandır orada durduğunun farkında bile değildi ama yüzündeki ifadeye bakılacak olursa gösteriyi büyük bir keyifle izlediği apaçık ortadaydı.
Bai Luo Yin, yavaşça sırasına yürürken öylece Gu Hai'ın ifadesini izledi, sessizce oturdu ve sonra, birdenbire...
"Hahahahaha!.."
Dışarı çıkmak isteyen kahkahasını daha fazla tutamayarak gülmeye başladı. Öyle bir gülüyordu ki yumruğunu sertçe sırasına indirmişti.
Önünde oturan You Qi, arkasından gelen yüksek sesli kıkırtıları duyduğu an şok olmuştu. Bai Luo Yin'in bu kadar çok güldüğünü daha önce bizzat hiç görmemişti. Bu yüzden kafasını çevirdiğinde, gözünden yaşlar gelene dek gülen Bai Luo Yin'i gördüğünde daha da çok şaşırmıştı. Duygularını kontrol edemeyerek gülmeye devam etti.
"Seni bu hale getiren ne?"
Bai Luo Yin, katıla katıla gülmekle meşgul olduğu için You Qi bir cevap alamadı.
Her nedense, Bai Luo Yin'i böyle keyifle gülerken gören Gu Hai şaşırıp kalmıştı. Zihninde dolanan duygulardan birini seçemiyor gibiydi âdeta. Yani, ağlasa mı gülse mi bilemiyordu.
Şimdi, kimi suçlayabilirdi ki? İğne iplik getirip gizli gizli başkasının formasına delikler açan kendisiydi. O malum kişi de ona aynı şeyi yaptığı için ne söylebilirdi sanki? Düşüncelerini şimdilik bir kenara iterek çabucak dikişleri yırtıp açmaya çalıştı. Böyle bir felaketin yaşanacağını önceden bilse sağlam ipler getirmezdi. Elleriyle yırtamayınca, Gu Hai her yerde ipi kesecek bir şeyler aradı.
Zil çaldı. Otursa da kalksa da, Gu Hai'ın elleri hâlâ yırtmak için tüm gücüyle saldırarak formasıyla savaşıyordu. Ancak kısa zamanda, dikişlerin sıkıca dikilip sağlamca bir araya getirildiği anlaşılmıştı. Bir süre uğraştıktan sonra bile sadece birazcık yırtabilmişti.
Ne yazık ki sıradaki ders, katı ve amansız olmasıyla bilinen, ellilerinin başındaki kadın bir öğretmenle kimya dersiydi. Masasına o günkü ders notlarını yayarken tüm sınıfı gözleriyle taradı. Ardından, Gu Hai'ı gördü.
"Sen! Arka sıradaki çocuk! Bu ders, çıplak olmanı gerektirmiyor!"
Yüksek sesle sarf edilen sözlerin ardından tüm gözler derhal Gu Hai'a yöneldi. Gu Hai, onlara bakmadan bile bakışlarının ardındaki manayı anlayabiliyordu.
N'olmuş yani beden eğitiminde çok iyiyse, hiç utanması yok mu da derste caka satmaya çalışıyor?
"Öğretmenim, formamda küçük bir problem var. Hemen halledeceğim."
Bunu söyledikten sonra, Gu Hai tekrar dikişleri yırtmaya başladı ama çok sertlerdi. On dakika geçmişti ancak Gu Hai, dikişlerin sadece yarısını sökebilmişti.
"Bir daha söylemeyeceğim. Çıplak olmayı bu kadar çok seviyorsan git dışarıda ol. Başkalarının sana nasıl baktığı umurumda değil ama benim sınıfımda çıplak duramazsın. Dersimin havası etkilenir."
Gülmekten omuzları sarsılan Bai Luo Yin'e baktı Gu Hai.
"Bana bak, ne kadar ip kullandın bunu dikmek için?"
"Çektiğin barfiksler kadar diktim."
"Siktir!"
Ona bunu neden yapmıştı? Yorgundu, terliydi ama yine de alay konusu oluyordu!
Bai Luo Yin, sakinleştirmek için karnını ovuşturdu. Gülmek için geriye gerçekten hiç gücü kalmamıştı ve muhtemelen eve yürümek için de gücü olmayacaktı.
Ne yapacağını bilemez halde, Gu Hai en sonunda sınıftan çıktı. Dışarıda durup dikişleri sökmeye devam etti ama o hepsini açana kadar ders bitmişti.
Zil çaldı. Gu Hai sınıfa girdi ve Bai Luo Yin'in eşyalarını topladığını gördü. Gu Hai'ı görünce Bai Luo Yin, yeniden gülümsemekten kendisini alıkoyamadı.
Gu Hai birden Bai Luo Yin'i tuttu ve gözlerinin içine baktı. "Bakıyorum da şimdi gülmeyi öğrenmişsin, ha?"
"Ben hep gülebiliyordum!"
Gu Hai'ın formasının halini görünce, Bai Luo Yin yine kahkahalara boğuldu.
Gu Hai, Bai Luo Yin'i sertçe itti ve kendi sırasına gitti.
"Çatlayana kadar gül, piç kurusu!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Addicted | Birinci Kitap - Gençlik Kaygısı
Storie d'amoreChai Ji Dan'dan "Addicted (你丫上瘾了)" Birinci Kitap - Gençlik Kaygısı Chai Ji Dan'ın "Addicted" romanının Türkçe çevirisidir. @saehan01 'in İngilizce çevirisi kullanılarak Türkçeye çevrilmiştir. Kitabın tüm hakları Chai Ji Dan'a aittir. İngilizce çevi...