15.Bölüm-CAN YAKMAK

55 5 0
                                    

Multimedya ☝(Derin'in kıyafeti)


Hani hayatınızda hiç beklemediğimiz anlar olurdu ya, o an belki de şu andı. Onu karşımda görmek, beni bir yandan sevindirirken bir yandan da huzursuz ediyordu. Ben ona hala kırgındım. Beni kovmuştu. Cenazeye kalmamı bile istememiş, bana çok kaba davranmıştı. Kaç gün olmuştu. İki haftayı geçtiğini biliyordum? Tamam, ondan ilk defa bu kadar uzak kalmıyordum ama bunun olması beni üzüyordu.

O günden sonra beni hiç aramamıştı. En azından bana nasıl olduğuyla ilgili bir haber verebilirdi. Beni böyle meraklandırmaya hakkı yoktu. Onun başına bir gelmiş olabileceği düşüncesiyle yaşamak benim için zor iken, eğer bu süreyi uzatsaydı onu kolay kolay affedemeyeceğimi biliyordum. Kendimi tanıyordum.

Şimdi karşımda bana endişeli gözlerle bakarken ona verebileceğim bir cevabım yoktu. Ben iyiydim ama o... Nasıl iyi olacaktı ki? Ona tokat atmıştım. O ise bana dokunmaya kıyamazken, bana zarar verebilir düşüncesiyle beni itmekle yetinmişti. Tanrım, giderken ki o kırgın bakışlarını asla unutmayacağımı biliyordum. Onu kırmıştım.

Onu uyarmıştım. Susması gerekiyordu ki, canımı yakmayı bırakmalıydı. Allah'ım, ne kadar da bencilim? Ben bu değildim. İnsanları kırmazdım, en azından beni sevenleri ya da benim sevdiklerimi. Zaten şu hayatta kimi seviyordum ki? O kişilerin başına şu an benimle olmasa bir kişiyi koyardım. Annemi. Sonra Kaan'ı koyardım. Birini daha koyardım, şu an yanımda olmasa da kalbimin onunla olduğu birini koyardım.

Ben onu burada beklemediğim için şaşkınlıkla karşısında dikilirken onun da benden bir farkı yoktu. Benim bu sarsak halimi sorguluyordu gözleriyle. Anlamasını beklemedim."Derin? Ne bu halin senin? Aras sana ne söyledi?"

O kadar çok şey söyledi ki, bunları duymaya cesaretin olduğunu sanmıyorum.

Donuk gözlerimle ona bakarken dakikalarca susmama dayanamamış olacak ki beni sarsmak adına koluma dokundu."Derin? Güzelim sana diyorum. N'aptı sana? Seni neden itti?" Kolumu elinden kurtarırken sorduğum sorudan pişman olmadım.

"Neden geldin?" Benim bu mesafeli tavrım karşısında afallarken sersemce saçlarını karıştırdı.

"Senin için, senin için geldim. Tekrar yanında olmak için geldim." Aynı tavırla ona bakarken devam etti."Bana bir ceza vermeyecek misin?" Bana oyun oynuyordu. Bu oyunu yemedim.

"Ceza?"

"Ceza. Gittiğim ve sana haber vermediğim için bana ceza vermeyecek misin?" Bu sorarken umutluydu. Ona her zaman ki gibi sarılacağımı sanıyordu.

Ama unuttuğu bir şey vardı. Ben kırgındım.

Bir şey söylemeden arkamı döneceğim sırada kolumu tuttu."Güzelim? Bana bir ceza vermeyecek misin?" Kolumu kurtarıp ondan uzaklaşırken alayla mırıldandım.

"Veriyorum ya işte." Duraksadığını hissettiğimde acımasızca devam ettim."Bu en güzel ceza sana." Arkamı dönüp hızlı adımlarla ilerlerken arkamdan gelmedi. Çünkü ne yapacağını bilmiyordu. Ona ilk defa böyle davranmıştım. Ona her zaman sarılırken, gittiği için ilk defa ondan ben uzaklaşmıştım. Bu onu kırmıştı.

KAHVERENGİ YALANLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin