3.Bölüm-ACI

211 11 2
                                    


Aras...

İsmini neden hatırlamıyordum?

Hafızamı yoklayıp bir hatıranın gözüme çarpmasını bekledim. Belki bir tanışma, bir dokunuş, bir diyalog...ama yok. Onu neden hatırlamıyordum? Bana bakarken göz kapaklarının ardında bir tutam umut vardı. Belki bir tutam özlem? Beni özlemiş miydi? Kimdi ki o? Hatırlamadığımı anladı veya hissetti. Ama üzülmedi. Omuzlarını dikleştirip bakışlarını birkaç saniye bahçede dolaştırdı. Güçlüydü. Ya da öyle sanıyordu.

"Hatırlamadın değil mi?" bana bakmadı.

"Hayır." Sesim, elinden oyuncağı alınan küçük bir çocuğun isyanı gibi çıkmıştı.

"Hani...geçen sene sıranın altında bir mektup bulmuştun." Evet, bir mektup bulmuştum. Ama okumadan çöpe atmıştım. Mektubun üzerinde iç içe geçmiş, kan kırmızısıyla boyanmış iki kalp vardı. Ama bu bir ressamın elinden çıkmış kadar ince işlenmişti. Aşk meşk işlerinden nefret ederdim. Zaten o kalpleri gördükten sonra okumaya zahmet görmeden atmıştım. Hiç aşık olmamıştım. Bu saatten sonra ne olur bilmiyordum. Belki de kalbime mühür vurmuştum. Kapılarını kapatmıştım. Açılır mıydı o kapılar? Zordu. Ama o mektubu nereden biliyordu? Yoksa...

Bu ihtimali istemedim ve inkâr ettim.

"Tahmin ettin değil mi?" Soğukça güldü. Alaylı bir gülüştü bu. O olamazdı değil mi? Bu nasıl bir tesadüftü? Beni seviyor muydu?
İmkansız gibi bir şeydi. Sevgi...sevgi.

Sevgi neydi? Bilmiyordum.
Eğer her yerde olmak gibi bir duân varsa gönüllere girmelisin. Çünkü sevenler sevdiklerini gönüllerinde taşır. Bence sevmek ölmekle aynıdır. Okyanusta ölmek yerine gider bir kaşık sevdaya boğulursun. Ben ölmeyi yeğlerdim. Peki...aşk nedir?

Sebepsiz sevmektir aşk. Nedeni olmadan bağlanmaktır. Hatta sarılamamaktır utançtan, çünkü utanmaktır sevmek aslında. Ah! Biraz edebiyat yaptım sanırım.

Sonra usulca bana yaklaştı. Sesini kalbime ulaştırdı. Saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırarak o güzel sesiyle bana masal anlattı.
"Sana aşığım." Ellerim buz kesti,kalbim sıkıştı. Nefes alamadım."Sen bana ne yaptın biliyor musun? Sen benim canımı yaktın. Senin haberin yoktu ama beni varlığınla tükettin. Ben bu yenilgiyi kabul ettim. Çünkü eğer karşımdaki sensen ben kaybetmeyi de göze alırdım." Yavaşça benden uzaklaşarak karşıma geçti.

"Ben..ben." Devamı yoktu. Şoktaydım. Neden şimdi? Ben aşık olamazdım ki, hiç olmamıştım. Sevgi neydi? Sevmek ve sevilmek kelimeleri bana o kadar yabancıydı ki. Sonunda ona baktım. Ne söylemeliydim? Belki de susmalıydım. Susarsam kızar mıydı?

Sessizlik...

Bir.

İki.

Üç.

Dört.

Bir dakika boyunca onun yüzüne baktım. Sonra...

KAHVERENGİ YALANLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin