14

1.3K 106 15
                                    

aslında hiçkimse tam anlamıyla mutlu değildi bu dünyada.

herkes bir yara bere içinde. birileri eskileri özlüyor diye, birileri ise gelecekten endişe ediyor diye. diğer birileri ise şimdi sahip olduklarından memnun değil diye...

herkes mutlu olmamak için bir sebep arıyor.

bunu benim düşünmem biraz garip, hatta biraz da değil baya bi garip. çünki benim kadar depresif ve içine kapanık birisinin bunu söylemesi aşırı saçma.

ama herkes yaşamayı hak ediyor.

yaşamak lazım. ne olursa olsun, hayatın güzelliklerini görmek lazım bazen. hep negatif düşünmek insanı bir süre sonra ölüme sürüklüyor.

aslında, insanların kendilerini öldürmesinin sebebi, insanlardır.

diğer insanlar zorbalık yapıyor, kıyafetine, görünüşüne ve düşüncesine saygı duymuyor. hep ezikliyor. nefret kusuyor ona karşı. diğer insanların nefret kusması da, kendinden nefret etmesine getirip çıkarıyor.

ve bom! o insan intihar ediyor.

tüm her şey böyle gelişiyor işte. insanların baskısı, kendinden nefret etme ve son.

sonları hiç sevmem.

düşüncelerimi bi anda rafa kaldırarak, oturduğum soğuk ve siyah bankta başımı arkaya attım. “neden ona öyle söyledin?”

partiden sonra eve gitmemiş, taehyung'un beni öptüğü ve tüm gece birlikde uyuduğumuz o banka gelmiştim. saat gecenin 3'ü idi. hayır yalnız değildim. yanımda o oturmuştu.

taehyung.

sarhoş değildi şu an. ama uykuluydu ve aynı benim gibi bankta yayılmış ve kafasını arkaya atmıştı.

ona bakmıyordum çünki uyumadığını biliyordum. nefes alışverişleri farklıydı.

soruma cevap vermedi. sigaranı bir kez daha içime çekerek yeniden sordum. “neden ona öyle davrandın?” bambam'ı kast ediyordum.

omzunu silkti. “canım öyle istedi.”

gözlerimi devirdim. “canın istediği zaman herkese kötü mü davranıyorsun?”

“evet.” diye cevapladı. yavaş bir şekilde konuşuyordu.

elimdeki sigarayı bi anda yere attım ve ayağımla bastım. aslında pek sigara içen biri değildim. hatta bazen nefret ediyordum sigaradan ama lisedeki depresif ve korkunç zamanlarımda sigaraya başlamıştım. her ne kadar şimdi bırakmak istesem de arada içiyor, kendimi dünyadan uzaklaşmış gibi hissediyordum. bazen iyi hissetse de kabul etmek lazım: sigara sağlığa çok zararlıydı.

kollarımı birbirine sararak havanın soğukluğunu içime çektim. hala parti kıyafetindeydim ve üşüyordum.

“sen bir ahmaksın.” ona döndüm. kafasını arkaya atmış, kollarını her iki taraftan bankın başına koymuş, gözlerini ise gökyüzüne kilitlemişti. yıldızları izliyordu.

beni dinlemiyordu. sakince yıldızları izliyordu. onun güzelliğini izlemeye başladığımda farketmesinden korktuğum için bakışlarımı kaçırdım. ona birkaç saniye bile bakamıyordum.

eski pozisyonuma geri dönerek onun gibi yıldızları izlemeye koyuldum.

en büyük olan yıldıza bakıyordu. bakışlarını takip ederek ben de o yıldıza gözlerimi diktim. şu an düşüncelerinden ne geçiyordu bilmiyordum. belki de hiçbir şey düşünmüyordu. sadece dinlenmek istiyordu belki de.

toi et moi ❦ taelice [düzenleniyor]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin