❝Arayan kim?❞ dediğimde, ❝Arayan hasretim, seven kalbim, umutlanan hislerim... Bir ömür boyu arayıpta bulmak istediğim evimsin.❞ demişti.İtirafım anında sahibini buldu, kalbimin sahibini. ❝Kaderimsin.❞
❝Kaderin olmaya yeminliyim.❞
ÇALAN TELEFON.
꧁⸻꧂
Kalbi kırık bir insan yorgun bir savaşçıya benzer; tahammül sınırını aşmış, inzivaya çekilir yaşanmamış hayallerine karşı.
Hayal kurmak kadar basit ve zahmet gerekmeyen bir şey yoktur bu diyarda. Hayal kurarsın, beğenmez bozup daha iyisini kurarsın... Ancak iş hayallerini faaliyete geçirmeye gelince insan bir durur, soluklanır. Risk almak yerine kolay yoldan ilerlemek ister. Kolay yolu bulamadığında ise hemen vazgeçer. Ancak insan, zahmet verdikçe hayallerinin kıymetini bilir ve sıkıca tutunur.
"Bana inanmadı," dediğimde kuruyan gözlerim yeniden sızlamıştı. Sevdiğim adam bana inanmamıştı. İkimiz üzerine kurduğum hayalleri bir bir yıkıp geçmişti. "Neden Mahur? Neden?" desemde beni duyan yalnızca dilsiz dört duvardı. Kalbimin kırgınlığı yüreğime ağır bir yük gibi binmişti. Yanaklarımdan süzülen yaşları defalarca silsemde hemen yenileri bir bir ekleniyordu acılarıma.
Sevmemin bedeli yalnızca gözyaşı olmamalıydı.
"Sana hep inandım." Sesini duymamla gözlerimi sıkıca yumdum.
Gelmişti.
"Bana hiç inanmadın, güvenmedin." Gerçek buydu. Sevdiğim adamın güvenini kazanamamıştım, geçirdiğimiz günlere, kurduğumuz hayallere rağmen...
"Ben güvenmeyi ve sevmeyi seninle öğrendim taçsız kraliçem." Yüzümü öfke ve kırgınlıkla ona doğru çevirdim. Aramızdaki o dört adımı aşarak tam ayak ucunda durdum. İşlerin yükleri omuzlarına bırakıldığından beridir yüzündeki yorgunluk ve koyu halkalar onu terk etmemişti. "Bana öyle seslenme!Ben artık senin taçsız kraliçen değilim! Beni kaybettin!"
Nasırlı elleri yanaklarımı bulurken alınlarımızı birleştirdi. "Ben bir seninle yanar bir seninle doğarım yeni bir güne. Gözlerimin senden başka bir kadına değdiğinden şüphe edersen görmek nasip olmasın yarınımı bana vadeden gözlerini." Biliyorum, benden başka bir kadına bakmayacağından, evliliğimizin üstüne bir ihanet bırakmayacağını biliyorum... Ama inanmamıştı. Kırmıştı bir kez kanatlarımı. "Kırgın bakmasınlar gözlerin bana, bilmediğin meseleler var."
"Söyle ki bileyim Mahur." Sana inanmak için hazır olda bekliyor kalbim, diyemedim. Küs kalamam ki ben ona. Her zerrem o olmuş iken gitmezdim ki sevdamızdan.
"Beni iyi dinle." Alınlarımızı ayırdığında içerde ikimizden başka kimsenin olmamasına rağmen etrafı kolacan etti. "Sır tutabilir misin?" dediğinde hiç düşünmeden başımı evet anlamında salladım.
"Sana bir sır vereceğim. Söylememen gereken, kimsenin bilmemesi gerek bir sır. Zamanı geldiğinde..."
***
"Hekim hanım!" dedi aşinası olduğum bir ses. Duyduğum tıkırtı seslerinin artmasının ardından başımı sol tarafa doğru huzursuzca çevirdim. "Uyanın lütfen!" Gördüğüm rüyanın etkisinden tamamen sıyrıldığımda oflayarak diğer tarafa doğru döndüm. Rüyamın en alıcı kısmındaydım oysaki! Rüyama giren o adamı ve kadını buraya gelmeden önceki akşamda görmüştüm. Şimdi de olduğu gibi ikisininde yüzleri bulanık, sesleri sığ bir yerdeylermiş gibi pürüzlü çıkıyordu. "Hadi ama sabah oldu."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CEVABI SENDE SAKLI
FantasyGirdiği sokağın kırık lambasının aydınlattığı kadarıyla yoluna kendinden emin bir şekilde yürüyordu. Lâcivert rengine boyanan gökyüzü, içi gibi ağırlaşmış, hissiz bir melodiye dönüşvermişti. Onun tek isteği bir an önce fenalaşan akrabasının evine ye...