11.) SARA QVESRT AVESTA.

3.5K 136 9
                                    


Gelmedin.❞ Durgundu sesim, yenik düşmenin esiriydi bedenim.

Gelmek istedim.❞ Hayır, gerçekle yüzleşmek istemedin. Kırılan kalbimin her bir zeresi dağılıp etrafa toz tanecikleri gibi saçılırken yalnızlığın efendisi boyun eğmişti kimsesizliğe alışan yanıma.

SARA QVESRT AVESTA.

꧁⸻꧂

Yanan tütsülerin etrafa dağılıp yaydığı çeşit çeşit kokuların burnuma nüfuz etmesiyle birlikte yüzümü gizleme gereksinimi duymadan buruşturdum. Acele etmeden gözlerimi bir kez daha olduğum çadırın içinde gezdirdim. Çadır beş kişinin sıkacağı büyüklükteydi. Herkesten uzak oluşu ürperticiydi. Yaşlı kahin en başından bu yana burada mı konaklıyordu? Bir başına? İçerde oturduğumuz iki küçük minder dışında başka bir döşek daha vardı. Yamalarla dikilmiş ikiye katlanmış bir battaniye, etrafı aydınlatan mumlar, dumanı tüten onlarca tütsü, bakır sürahiye, birkaç çanak çömlek, hemen oturduğu minderin boşluğunda üst üste dizilmiş iki kalın kitap vardı. İkimizin arasında duran küçük masanın üzerindeki boş tabaklara göz ucuyla baktım. Üzerimde dolaşan bakışlara karşı fazlasıyla tepkisizdim. "En başından beni takip ediyordun değil mi? Yemek yerken, dolaşırken, girdiğim mağaza da... O takip edilme hissi, sana aitti değil mi?"

Sırıtışı bir tık daha büyüdü.

Ters ters yüzüne baktım. "Yanıma gelmek yerine neden beni uzaktan takip edip durdun? Amacın ne? Ne istiyorsun benden?" Bütün gün onun yüzünden diken üzerinde durmuş, güzel günümü berbat hâline çevirmişti. Kralın veya Henry'nin peşime adamlar taktığını düşünmüştüm. Sıkıntıyla ağrıyan başımı ovdum. "Geldim işte. Bana ne anlatmak istiyorsun?"

Boğazını temizleyip kıpırdandı. Onunda tek isteği tüm gerçeği anlatıp kurtulmak gibiydi. "Öncelikle yanına gelmememin sebebi seni korkutmak istemediğimden kaynaklanıyor." Tabii canım, hiç korkmadım. Hata kafamda bin bir türlü ölümümle sonlanan senaryolar hiç kurmadım! Sitemimi duymuş gibi gülümsedi. Elini öylesine savurdu. "Pekâlâ dürüst olacağım. Belki biraz korkmanı istemiş olabilirim."

Anlamazcasına kaşlarımı çattım. "Neden beni korkutmak istedin?" Beni korkutarak ne elde edebilir ki?

Kaşlarını benim gibi çattı, kuşkulu gözlerle gözlerimin içine doğru baktı. "Hatırlamıyorsun." diyişi nedensizce kalp atışım hızlandırdı.

"Seni anlamıyorum. Açık açık konuş. Neyden bahsediyorsun?" Bu saçmalığa, bilinmezliğe daha fazla tahammül edemiyordum.

Dudaklarını aralayarak, "Seninle baharat dükkanında karşılaştığımızda sana ne söylediğimi hatırlıyor musun?" dediğinde o güne, onunla karşılaştığım güne kafa yordum.

Ne demişti ki o gün bana?

Zihnimde yankı bulan, 'Ölüm' kelimesiyle bakışlarım anında onu buldu. "Ölümden bahsetmiştin. Kaderimde bir başkasına ait ölüm olduğunu söylemiştin."

Ellerini ovuşturdu. "Evet, ölüm demiştim sana." Düşünceli bakan gözleri üzerimde yoğunlaşmaya devam etti.

Hatırladığım bir başka cümlesini de söyledim. "Bir de bir hafta sonra yardımına ihtiyacım olacağına dair şeyler de söyledin."

CEVABI SENDE SAKLIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin