26

4K 150 165
                                    

İyi okumalar beyniler!

Şirkete girdiğimde asansöre ilerledim ve Harold'ın bulunduğu kata çıktım. Koridorda ilerleyeceğim sırada danışmanlık masasında bekleyen kız bana seslendi.

"Kime bakmıştınız?"

"Harry." Dedim garipseyerek. Bunu neden soruyordu ki? Beni tanıyordu.

"Kendisi ofisine kimseyi almamamı tembihledi."

"Ama ben onun sev- kızıyım." Medya bizi hala baba-kız olarak biliyordu. Bu çok karışık bir durumdu. Nasıl çözeceğimizi ikimiz de bilmiyorduk. Walton'un benim çocuğum olduğunu biliyorkardı ancak Harry'den değil de yabancı birinden olduüunu düşünüyorlardı. Farklı düşünceler vardı ancak kimse Harry ile farklı bir ilişki içinde olduğumuzu tahmin bile etmiyordu.

"Maalesef Bayan Madison, sizi içeri alamam."

"Burada olduğumu haber ver lütfen."

"Maalesef bunu da yapamam."

"Bebeğimle beni burada mı bekleteceksin?" Dedim kucağımdaki Walton'u gözüne sokarcasına.

"Yapabileceğim bir şey yok. İsterseniz çıkmasını bekleyin." Sinirle soluyarak cebimden telefonumu çıkardım ve kızdan biraz uzaklaşıp Harold'ı aradım. Telefon çalmaya devam ederken sabırsızlıkla bekliyordum. Açmadığında tekrar aramıştım. Lanet telefonu sessizde falandı sanırım.

"Telefonunu açmıyor, gidip haber vermen gerekiyor."

"Odaya bende giremem efendim."

"Ara o halde." Sinirlenmeye başlamıştım.

"Açmadığını söylediniz."

"Ben girerim." Harold'ın ofisinin kapısına ilerlediğimde kadın hızla önüme geçip beni engelledi.

"Lütfen zorluk çıkarmadan oturup bekleyin Bayan Madison."

"Çekilir misin?"

"Yapamam, bana böyle emredildi." Derin bir nefes alarak kızın isim kartına baktım.

"Fience, işini kaybetmek istemiyorsan önümden çekil."

"Yapamam Bayan Madison." Bu sırada ofisin kapısı açıldığında Harold telefonuna bakarken ofisten çıktı. Başını kaldırmasıyla bizi gördüğünde Fience konuşmaya başlamıştı.

"Efendim, bana tembihlediğiniz gibi kimseyi ofisinize almadım ancak Bayan Madison beni çok zorladı." Dişlerimi sinirle sıkarken Harold'a döndüm. Bize yaklaşırken telefonuna bakarak sessizce konuştu.

"Beni de çok zorluyor." En sonunda telefonunu cebine atıp Tim'i kollarımdan kurtarıp kucağına aldı ve boşta kalan elini belime atarak ofisine ilerledi. Fience eski yerine dönerken ona dil çıkardığımda bunu görüp gülmüştü. Ofise girdiğimizde Harry Walton'u kendi koltuğuna oturttu.

"Benim aşağıda biraz işim var, birkaç dakikaya dönerim. Bir yere kaybolmayın."

"Emredersiniz Bay Styles." Huysuzca konuştuğumda yorgunlukla gözlerini açıp kapattı ve derin bir nefes aldı.

"Madison, yine başlama. Üzerindeki elbise sinirimi gayet zorluyor zaten."

"Tamam Harold, git." Dedim oldukça rahat görünen koltuğa adımlarken.

"Geldiğimde sizinle ilgileneceğim." Koltuğa oturduğumda bana doğru ilerledi ve eğilip dudağımı öptü. Son zamanlarda saçlarını uzatmıştı ve çok hoş görünüyordu. Walton'un saçlarını karıştırdıktan sonra ofisten çıktı. Anında koltuktan kalkıp ofiste gezmeye başlamıştım.

Daddy's Little Babe [Styles] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin