41

2.3K 115 165
                                    

SELAMLAAAAAARRR HAYAHAHAHAHAHAAAAAAAA NABER LAN.

İyi okumalar beyniler!

Kapıdan hızla çıkarken korumalara döndüm.

"Günaydın Bayan Madison."

"Günaydın, Harry nerede?"

"Bayan Kendall ile buluşacağını söyledi."

"Ne zaman geleceğini söyledi mi?"

"Maalesef."

"Aramalarımı açmıyor, başına bir şey gelmesinden korkuyorum."

"İsterseniz gidip kontrol edelim?"

"İyi olur aslında."

"Efendim ben 2 koruma yollayıp kontrol ettiririm."

"Teşekkür ederim." Dedikten sonra içeri girdim. Hızlıca odama çıktıktan sonra üstümü giyindim. Ped almayı unutmuştum ve regl dönemime az kalmıştı. Korumalardan istemeye utandığım için kendim gidecektim. Sabah neşeli uyandığım için dışarı çıkmak istiyordum, bu da bir bahane olmuştu aslında.

Merdivenlerden inmeden önce Tim'in odasına girip onu kontrol ettim. Hala mışıl mışıl uyuyordu. Gülümseyerek yanağını öptükten sonra odasından çıkıp merdivenlerden indim ve dış kapıya adımladım. Tim uyanmadan gidip gelmek için acele ediyordum. Kabanımı giydikten sonra fermuarımı çekip şapkamı ve atkımı taktım. Kış gelmişti, havalar iyice soğumuştu artık. Çizmelerimi giydikten sonra kapıyı açarak dışarı çıktım.

"Bay Robert, ben gelene kadar Tim, Astro ve Tornado'ya göz kulak olabilir misiniz? Markete gitmem gerekiyor."

"Tabii efendim." Gülümseyerek konuştuğunda bende gülümsedim.

"Teşekkürler, hemen dönerim." Montumun cebindeki anahtarı çıkarıp arabayı açtım ve binip çalıştırdım. Gaza basıp evden uzaklaşırken saate baktım. Sabahın 7'siydi. Bu saatte uyanıp markete gitmem değişik gelebilir. Aslında bana da değişik geliyordu, ama bugün üzerimde garip bir enerji vardı. Bunu sevmiştim.

Dakikalar sonra açık bir market bulabildiğimde arabadan inip markete girdim. Kasiyerin uyukladığını gördüğümde boğazımı temizleyerek uyanmasını sağladım. Gözleri yavaşça açılırken kendine geldi.

"Hoşgeldiniz." Birkaç paket pedi bırakıp kasadan geçmesini bekledim. Kasadaki genç adamın söylediği miktarı cebimden çıkarıp ona verdikten sonra paketleri poşete koydum. Bakışlarım çikolatalara kaydığında onlardan da almıştım. Marketten çıkıp yolun karşısındaki arabama yürüdüm. Bu saatte sokak bomboştu. Karşıya geçerken duyduğum bağırma sesiyle yerimde sıçradım.

"Madison Beer!" Orta yaşlarda bir adam bana bakarken korktuğumu hissettim.

"Sen Madison Beer mısın?"

"Evet." Dedim ince sesimle.

"İmza alabilir miyim?" Dediğinde yutkunarak başımı salladım. Yanıma yürümeye başlarken olduğum yerde durup onu bekledim. En sonunda geldiğinde arkada bağladığı ellerini çözdü. Elindeki silahı fark etmemle korkuyla geriledim. Boştaki eliyle saçımı tuttuğunda acıyla inledim.

"Gerçekte medyadakinden daha güzelsin." Deli gibi korkmaya başlamışım. Umarım kasiyer uyuklamayı kesip bu durumu fark eder ve bir şekilde müdahale ederdi.

"Bırak beni!" Korkudan titreyen vücudumu saçımdan tutarak çekmeye başladı. Sokakta ilerlerken tekrar bağırdım. Bu sırada elimdeki poşet de düşmüştü.

"Bırak!" Durup silahı kafama dayadıktan sonra ürkütücü bir sesle konuştu.

"Çeneni kapatmazsan beynini dağıtırım." Aklıma Timmy gelirken korkuyla yutkundum. Bu adam bana zarar verecekti. Öldürecekti belki de. Timmy bensiz ne yapacaktı? Ya Harry? Gözümden akan bir yaşı tutamadığımda adam bakışlarını sırıtarak yüzümde gezdirdi.

Daddy's Little Babe [Styles] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin