Arkamızı döndüğümüzde o dev şeyle karşılaştık. Saniye hızla dönüp uzun dikenli kuyruğu ile Sonyaya vurdu, Sonya hızla arkamızdaki kayaya çarptı, çarpmasıyla kaya kırıldı ve sonya kayanın arkasındaki çıkıntılı başka bir kayaya çarptı. Zack şiddetle ''SONYAAAAAAA'' diye bağırdı. Zack tam Sonyaya koşacakken Canavarın ellerini yavaşça yukarıya kaldırdığını gördüm, belliydi birazdan başka bir saldırıyla karşılaşacaktık. Bu durumun üzerine hızlıca iki tane mavi hap içip Zack'ı yakalayıp kendimi olabildiğince uzağa attım. Canavar dan sadece küçük bir sıyrıkla kurtulmuştuk. Zack hızlıca kollarımdan kurtulmaya çalışıyor bağırıyordu, ben ise onu daha sıkı tutup gitmesini engelledim, Gözleri ıslanmış olsa bile çığlık atarak kurtulmaya çalışıyordu.
-Zack!! şu an Sonya'nın yanına gidersek bizim zararımıza olur ilk önce şu canavarı atlatmalıyız.
Zack'ın çırpınmaları durdu ve o dolu orman gözleriyle canavara baktı;
-Seni kamptan biri yendiyse seni tekte halledeceğim ucube
Zack gözlerini kapatmasıyla bir anda etrafında dev bir hava kütlesi dönmeye başladı. Kollarımı yavaşça ondan uzaklaştırıp kenara çekildim. Kemerine bağlı olan büyü kitabı çözüldü ve büyülü bir şekilde Zack ın önünde durdu. Zack ın etrafında dönen hava kütlesi onu yavaşça ayağa kaldırdı. Kitabın sayfaları çılgınca dönmesiyle hızlıca kırmızı yazılı bir sayfa açıldı, Zack bilinmeyen dilde konuşmaya başladı. Ne olduğu anlaşılmayan sözlerin etkisiyle etrafında dönen hava kara bir buluta dönüştü, bulutta şimşekler çakmaya başladı .Zack elini hızlı bir şekilde öne doğru kaldırdı, kaldırdığı anda etrafında dönen fırtına hızlıca önüne geçip büyümeye başladı. Yavaşça kenara çekilip Sonyaya doğru koştum, Çünkü anlamıştım acınacak haldeydi.Bu dediğimi yanlış anlamayın bunu derken ne Sonyayı ne de Zackı kast ettim. Canavar şu an acınacak haldeydi, çoktan ölmüş olsa bile saniyeler içinde tekrar ölecekti. Önündeki bulut neredeyse 100 metre kadar olmuştu, Zack diğer elini de havaya kaldırıp ellerini hızlı bir şekilde birleştirdi. O anda buluttaki şimşekler arttı ve bulut bir bütün olmaya başladı, bulut artık 50 metrelik, göz yakacak derecede parlak bir şimşeğe dönüşmüştü. Zack gözlerini açtığında Sonyayı hızlıca sırtıma alıp başka bir kayanın arkasına saklandım. Sonyayı sımsıkı sarılıp Zackın saldırısını bekledim.
gözleri narinliğini simgeleyen yeşil değildi, ap açık bir şekilde öfkeyi gösteren şimşek vardı gözlerinde
Hızlıca gözümü kapatıp ellerimle Sonya'nın gözlerini kapattım. Gözlerim ne kadar kapalı olsa da şimşekten yayılan ışık gözlerimi yakıyordu. Gözlerimi kapattığım için göremesem de anlamıştım.
Zack şu an aşırı sinirli...
Bir anda yüksek bir bağırış sesi duyuldu ardından güçlü bir rüzgarın gücüyle arkasına saklandığım kaya ile sürüklenmeye başladık. Fakat o kadar uzun sürmedi, rüzgarın şiddeti yavaşça azalmaya başladı ve ortam derin bir sessizliğe büründü. Bir süre sonra omzumda bir el hissettim;
-gözlerinizi açabilirsiniz
Gözlerimi açtığımda her şey normal gözüküyordu, hızlıca kafamı kayadan çıkarıp canavara baktım ama dev bir toz yığınından başka bir şey yoktu
-geriye tozunun kalması bile bir mucize
Zack hızlıca kucağımdan Sonyayı alıp yere yatırdı. Sonya'nın neredeyse tüm kemikleri bin bir parçaya ayrılmıştı. Elime bulaşan kırmızı kana titreyerek baktım. Şoktan dolayı mı gözlerimden yaş akmıyordu yoksa psikopatça bir şekilde birinin ölümü beni hiç etkilemiyor muydu? Elime bulaşan kan bir süre sonra buharlaşıp yok oldu. Hızlıca Zack a döndüm o ise sakin bir şekilde Sonya'nın ağzından yavaşça nektar akıtıyordu
-merak etme Sonya ölümsüz gibi bir şey o yüzden Sonyaya bir şey olmayacak
Gerçekten de baktıkça Sonya'nın yaraları yavaşça kapanırken toza dönüşmüş kemikleri yüzünden büzüşmüş bedeni yavaşça toplanmaya başlıyordu
-aklından ne geçirdiğini biliyorum ama Sonya daha fazla devam edemez o yüzden tek başına gitmelisin. Yanına bir miktar Nektar ve Ambrosia al ve yola koyul, biliyorum çok hızlı oldu ama acele etmeliyiz Hem Sonya Hem de Lovly daha fazla dayanamayabilir.
Bu ani gelişmeden sonra hızlıca yerden çantamı alıp bir miktar tanrı yiğeceği koyup Sonya'nın çantasında Collectten aldığımız haritayı aldım ve koşmaya başlarken durup hızlıca arkamı döndüm
-bir an önce taşı alıp geleceğim ve her şey düzelecek
Zack mutsuz yüzüyle sözlerimin üzerine kendini gülmeye zorladı ve önüme dönüp koşmaya başladım. Saniyede bir yola bir haritaya bakıp ilerliyordum, ve şanslıydım ki karşıma sadece küçük canavarlar çıkıyordu. Hepsini küçük bir alevle yakıp tekrar dönüşmelerine izin vermeden oradan tüy ediyordum.Bir süre sonra Sonya ile gittiğimiz yoldan dolayı Fafe uçurumuna hızlıca vardım;
-demek ki efsane değilmiş...
Uzaktan yavaşça Uçurumdan aşağıya baktığımda zifiri karanlık dışında hiçbir şey gözükmüyordu. Hızlıca yerde küçük sert bir madde aradım ve ne olduğunu anlamadığım sert cismi hızlıca yere iktirdim. Ne kadar beklesem de hiç bir ses belirtisi duyulmadı. Tam ağzıma mavi hapları atacaktım ki yarım saattir gözümün önünde olan tabela dikkatimi çekti. Yavaşça tabelaya eğilip yazılanları yüksek sesle okumaya başladım.
çok yorulduysan yapman gereken tek şey atlamak
Bu sözler daha çok ölmeye teşvik edecek sözlere benziyordu ama aklıma takılmıştı.
Biliyorum eğer Lovly burada olsaydı birazdan yapacağım şeyden dolayı bana SALAKK!!!! diye bağırırdı. Ama tahminlerim diyor ki Lovly olmasa da onun sözlerini söyleyecek sizler varsınız.
Elimdeki mavi haplara bakıp kutuya geri koydum ve uçuruma doğru adım attım. Acaba bu tabella oraya gitmenin yolunu mu anlatıyordu? Kalbim yerinden çıkacakcasına atıyor bana ''ölmek mi istiyorsun ??'' diyordu adeta. Kafamı yavaşça aşağıya indirdim ve zifiri karanlığa yenik düşüp hızlıca kendimi geriye atıp alamadığım nefesi almaya çalıştım
-bu delilik
Yerde yatan vücudum titreyip terlemeye başladı. Gözlerim yavaşça ıslandı ve yere yavaşça bir damla göz yaşı damladı. Göz yaşımın nedeni ne korkuydu nede yalnız olmamdı. Yanaklarımdan süzülen yaşın tek nedeni korktuğum için sinirlenmemdi. Elimi yumruk yapıp hızlıca yere vurup sessiz bir çığlık attım. Tüm bu olanlar yavaşça beni germeye başlamıştı, özellikle verdiğim sözü tutamamam... Gözlerimden şelaleler dökülürken bir anda aklıma tabelada ki yazılar geldi
çok yorulduysan yapman gereken tek şey atlamak
Titreyen vücudumu yavaşça kaldırdım ve u sefer uçurumun kenarına gidip topuğumla uçurumun ucunda durup zifiri karanlığa baktım.
İşte o an beynimden geçen tüm mantıklı düşünceler silindi ve köprüden atlayan insanların aklından geçen sözcükler beynimde yankılandı.
Kendimi bırakırsam her şey bitecek mi ?
İşte o an vücudum titremeyi bıraktı, göz yaşım durdu ve vücudum kendini yavaşça öne bıraktı ve bedenim yavaşça karanlıkta süzülmeye başladı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATEŞİN LANETİ 2 (düzenleniyor)
FantasyLovly babasının verdiği kolye ile ateşe lanetlidir. Bu lanet den dolayı içindeki ateş elementi ne kadar içinde bulunsa da mühürlenmiş olur. Lovly'nin yeniden yaşamasıyla üstündeki lanet kalkar ve dolayısıyla içindeki elemente konulan mühür de kalkar...