SONYA XXI

29 4 6
                                    

                  Resmi kıyafetim olan mavi elbisemi giyip botuma kılıç yerleştirdim. Beyaz altın şeritli aynalı gardırobumun önüne geçip kendime baktım. Beyaz saçlarım dünyadan aldığım Argan yağı ile parlıyordu. 

-her zamanki gibi çok güzelim

      Saçımı savurduktan sonra kapıyı açtım, havanın yeşil sisli olduğunu görünce içeri girip kapının yanında olan askılıktan bir mavi tüylü ceket ve elmaslarla süslediğim gaz maskemi takıp içerdeki havalandırmayı açıp kapıyı kapattım ve boyut yerine ışınlandım. Ben hiç bir zaman bekleyen değil bekleten biri olduğum için Lovly 12 yıllık benden önce gelme görevini yerine getirmişti.

-bir kere olsun seni zaman diliminde beni beklerken göremeyeceğim değil mi?

-hadi ama 569 kere seni yendim.

-ışınlanamamak benim suçum değil. Hem seni ona rağmen 4 kere yendim. 

-hey üç tanesinin nedeni yanlış yere ışınlanmam

       Kaşlarımı çatarak Lovlye bakarken Lovly gülümsedi. Elimi ceketin cebine sokup bende güldüm. Onunla böyle tekrar konuşabilmek güzeldi...

-hazır mısın?

       Sırıtarak kafamı kaldırıp boyutun içine atladım. Boyutun görünümü midemi bulandırdığı için gözlerimi kapattım. Kısa süre sonra tenime gelen şiddetli rüzgarı hissetmemle gözlerimi yavaşça açtım ve derin bir iç çektim. Önümde görkemli dev bir saray vardı. Parıltısı seçilmemiş kişileri kör edecek bir silahtı. Yüzümdeki gaz maskesini çıkarıp cebime sıkıştırdım. Lovly'nin dev kapıya ilerlemesiyle bende arkasından girdim. Önümüze çıkan dev alandan sağ tarafta değişik boyutlarda olan asansörlerden bize uygun olana doğru yürüyüp yöneticilerin ve asıl üstlerin olduğu 97. kata doğru hızlıca çıktık. Lovly pelerinini düzeltip pelerinine asılı olan mavi taşı kontrol etti. Aynadaki yansımasına baktı, yeni haline alışık olmadığı her halinden belli oluyordu.

-evet bundan sonra boynuzunu düzenli yıkaman gerekecek, en azından ben öyle istiyorum.

...

-bundan sonra olursa tabi..

        Omzundan tutup kendime çevirdim. Hiçbir zaman beceremediği saçını elimle yavaşça döndürüp saldım. 

-her şey iyi sonuçlanacak.

         Asansörün durması ile kapı açıldı. Lovly endişeli yüzünü silip her zamanki sahte cesur yüzünü yaparak adımlarını kahverengi otuz metrelik kapıya çevirdi. Kapı kendiliğinden açıldı ve Lovly içeri girmesi ile bende hızlıca yanına ışınlandım. Büyük ve uzun olan masada herkes oturuyor ve en sonda asıl yönetici duruyordu. Bizim için olması gerekenler oturaklar ise sanırım pencereden atılmıştı. 9 numaralı sandalyede oturan yarı yılan olan ve adını hiçbir zaman ezberleyemediğim kişi boğazını temizleyerek yılan ağzını açtı.

-o bakış ne öyle, sandalye mi bekliyordun?

-yani sonuçta bende bir kamp yöneticisiyim. 

        Dört ayağıyla ayağa kalkıp ellerini masaya vurdu.

-burada bir suç dan dolayı bulunuyorsunuz! Ve bizde sizin yüzünüzden dolayı işlerimizi bırakıp geldik!

        Tam karşı tarafında oturan Temi, altın örülü saçlarını savurdu

-biraz sakin ol. Onları şimdi dinleyeceğiz. 

         Gözlerime bakarak altın saçlarını tekrar savurmasıyla gıcık olmamak imkansızdı. Saçları ile övünüyor bundan zevk alıyordu. Yani benimde olsaydı aynısını yapardım ama yine de insanı bir rahatsız hissettiriyordu. 27 numara tırnağını törpülerken

ATEŞİN LANETİ 2 (düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin