TSUNA XVI

20 5 1
                                    

-L Lovly?

-tam karşında duruyor

                          Bedenim hızlı bir şekilde öne atılıp Lovlye sarıldı. Ona sarılırken ki his aynı bir aylık telefon yasağından sonra telefona kavuşmak gibi basitçe derin bir özlemdi. Bir süre sarıldıktan sonra kollarımı ondan nasıl ayıracağımı düşünmeye başladım. Kendimi kaybetip yatan bir kıza sarılmıştım ama şimdi ise bedenim öylece kilitlendi. Bedenim yavaşça telaştan titremeye ve terlemeye başladı. Aynı zamanda bu pozisyondan sol omzumda pek mutlu değildi. Kapı tokmağı sesi ile olduğum yerden sıçrayıp ayağa kalktım. Lovly de kıkırdayarak yavaşça yatakta oturur pozisyona geçti,

-Sonya önceki seferde büyü olduğu için içeri giremedik biliyorsun değil mi?

-Sadece KENDİ ellerimle döşediğim kapının nasıl olduğunu merak ettim. Aynı zamanda artık bundan sonra kibarlık olsun diye direk içeri ışınlanmamaya çalışacağım

-Senden beklenmedik bir gelişme, artık yavaş yavaş kapı çalmaya da başlarsın değil mi?

                 Sonya ve Zackın kucağında karton kutular vardı ki Lovly'nin uyandığını görünce tuttuğu kutuyu Zack'a fırlatıp Lovlye doğru gidip omzuna dokundu ve ikisi ışınlandı. Etrafıma bakınırken dışarıdan gelen bağırış sesi ile Zack ile dışarı çıktık ve Sonya ile Lovly bağırarak hiç bir büyü gücü kullanmadan bedenleriyle savaşmaya başladılar.

-o onlar ne yapıyorlar??

-bende pek emin değilim ama genelde Sonya ile Lovly bazen böyle dövüşürler, bazen de güçlerini kullanarak.

-ama bu biraz fazla ani değil mi? Yani daha ben bile düzgün merhabalaşamadım

                             Lovly'nin dövüştüğünü biliyordum ama şimdiki yaptığı hareketler bambaşka idi. Havada taklalar, uçan tekmeler, boks hareketleri ve daha adlarının ne olduğunu bilmediğim bir çok hareket. Ama beni en çok şaşırtan şey hayatımda hiç bir şekilde Sonya'nın da güçlü yumruklar sallamasıydı. 

-EE BEN BAYGINKEN NELER OLDU???

-ÜSTÜME BİR SÜRÜ İŞ DÜŞTÜ SENİ %&)!?o(#{$!!!

-ÖLMEK İSTİYON GALİBA AĞZINA DİKKAT ET!! 

-BU GİDİŞLE ÖLEN SEN OLACAKSIN, BİR KAÇ GÜN YATTIN DİYE GÜCÜN MÜ GEVŞEDİ HA!!!

-KİMİN GÜCÜ GEVŞEMİŞ!??

=AAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAA (dövüşürken birbirlerine bağırıyorlar)

-kamp buna Kıraz dövüşü diyor

                        Zack'ın kucağındaki ikinci kutuyu alıp sordum,

-Kiraz?

-Kı-raz, kızıl ile beyazın birleşimi. Birde Bezıl var bu da beyaz ile kızılın birleşimi.  Bunu gören kişi omzumuzdaki holograma uyarı bildirimi gönderir. 

-Neden ki?

-Çünkü bazen fazla ileriye gidiyorlar ve bu durumda herkes bulut diyarına gidiyor.

                        Zack kucağında ki kutuyu tuttuğum kutunun üstüne koydu 

-hey al şunu 

-Onları revirin çatısındaki dala koy gücünle

-PARDON!! ama ben senin kadar uzun değilim o yüzden önümü doğru düzgün göremiyorum, aynı zamanda benim sol omzumun ne durumda olduğundan haberin var mı!?

-sakın yere koyayım deme, su ile temas ettiğinde zehire dönüşebilir, gördüğün gibi çimler yeni sulandı. Ben Collect e bakacağım 

-SENİ SAHTE CESURLU

-NE DEDİN!?

-BOK, 

                   Açıkçası mavi haplar olmadan sanırım bir tek Zack ile böyle düzgün konuşabiliyordum ama keşke güzel bir nedenden olsa. Bir iç çekip kafamı yandan çıkararak önüme bakmayı denerken bir anda önümden bir tane kutu alındı. Zackın geri geldiğini düşündüm ama onun yerine karşımda 1.40 boylarında nilüfer çiçeğinden yapılmış gibi bir elbise ve üzümlü terlikler giyiyor; saçı kırmızı, teni toz pembeydi. Gözleri ise siyah ve çekikti. Elleri olması gereken yerde iki farklı renk ve görünümde kolları kılıca benzer bir şeyle birleşen bir şey vardı. 

-şey beni Sonya çağırdı ama...

                    Kıza gülümseyip ilk, cebimden mavi hapları çıkarıp içtim ardından kızın elindeki kutuyu alıp benimkiyle beraber Sonya ve Lovly'nin olduğu yere fırlattım. Aralarındaki dövüş Sonya'nın kutuları görmesi ile bitti. Sonya hızlıca ışınlanarak kutuları tuttu ve bana sinirli bir şekilde baktı,

-%^=&!'?$#]*}+!!!!

-özür dilerim Sonya ama neyce küfür ettiğini bilmiyorum ama anlaşılan birini çağırmışsın

-Birde bana sahte cesurlu diyorsun

                    Zack arkamdan gelip Sonya dan kutuları aldı ve birini bana fırlattı. Sonya üstünü sirkeledikten sonra her zaman yaptığı ani bir yüz değişimi ile kızın yanına ışınlandı.

-hoş geldinnnnnn nasıl bizim prenses Mέγεθος ?

                    Sonya kızı gıdıklamasıyla kız gülmeye başladı ve yanakları mavileşti. Kız gülerken Lovlyi gömesiyle gözleri doldu ve Lovlye doğru koştu Lovly de gözleri dolarak yere diz çöküp kollarını açarak sıcak bir gülümsemeyle bekledi. Kafamdaki ateşin bir anda sönmesiyle elimdeki kutunun yere düşmesinin nedeni Lovly'nin o herkese göstermediği gülücüğünden dolayı değil, kızın Lovlye sarıldığında söylediği anlam veremeyeceğim sözden dolayıydı. 

                    Kız büyük adımlarla Lovlye koşup sarıldıktan sonra,..

-ANNEEE 


-...Anne?


















SEEEEEEEEEEEELAAAAAAAAAAAAM bu sıralar olmadığım kadar yoğun olmaya başladım ve bu gün bana 'bu gün boşsun artık yapmalısın' dedi ama bu da anca saat 10 gibi oldu. Çok geçe kalmamak adına da kısa bir bölüm yaptım. Sorry guys. Yavaş yavaş 2. kitabın asıl hikayesine geçiş yapıyoruz. O yüzden kemerlerinizi bağlayın çünkü ...... olacak!! [spoiler olmaması için yazmadım ama kemer takmaya gerek yok]. Birde merak ederseniz  ' Mέγεθος' kelimesi Yunanca da  'boyut'  demek ve  'meygetos'  diye okunuyor. Evet çeviri kullanmak eğlenceli gelmeye başladı...

ATEŞİN LANETİ 2 (düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin