• it's okay •

2.4K 222 485
                                        

gecenin ikisinde yazdım o yüzden, yorumlara beklerim. <3

•°•

Yağmurun tüm şehri boydan boya yıkadığı akşamda Steve, yanında tüm zerafetiyle oturan sarışın kadına kısa bir bakış atıp iç çekti. Sarı saçları büyük dalgalar halinde omuzlarına dökülmüş, fildişi rengi ince askılı elbisesi ve uzun, kahverengi paltosuyla bütün podyum yıldızlarının emeklerini boşa çıkartacak derecede güzel görünüyordu. Şimdi bu yeterince güzel sayılabilecek gecede, pek çok farklı özelliğiyle başını döndüren bu kadınla, Sharon'ın seçtiği bir restorantta akşam yemeğine gidiyorlardı. Aslında Sharon bir polisti ve bu tür şeylere pek vakit bulabilen birisi değildi fakat söz konusu Steve ve fazla uzayan flört dönemleri olunca zaman yaratma gereği duymuştu.

Steve ve Sharon, bundan yaklaşık bir buçuk ay önce polis merkezinde tanışmışlardı. Steve kendi başını belaya sokan bir tip değildi normalde fakat, karakola gelip bir gün nezarethanede bekletilmesi de olanaksızdı.

Evet evet tam bir buçuk ay önce Steve, kendisinden en fazla iki yaş büyük bir adamı döverek hastanelik etmişti. O adama attığı hiçbir yumruktan, tekmeden veya tokattan pişman değildi.

Çünkü söz konusu Tony'di ve bilirsiniz, Steve'in bu hayatta üzerinde mutlak hassasiyet kurduğu iki şey vardı:

Biri annesi Sarah, diğeri Tony.

İşte tam da bu engellenemez hassasiyet ve bu hassasiyetin getirmiş olduğu hırçın öfke Steve'i, adamı yalvartana kadar dövecek hale getirmiş, üstüne bir de nezarette kalmasına sebep olmuştu. Götürüldüğü polis departmanında ise bu olayla Sharon ilgilenmiş ve Steve'in ceza almadan işin içinden sıyrılmasını sağlamıştı. Normal şartlar altında Sharon bu tür basit olaylarla ilgilenmez, daha çok sahada çalışır ve ciddi görevleri üstlenirdi. Fakat ne derler -inananlar için- bilirsiniz;

Kaderden kaçamazsın.

Steve ile Sharon da kaçamamıştı ve işte şimdi, karanlık gecenin aydınlattığı iki yıldız gibi ışıldarlarken restoranta doğru yol alıyorlardı.

Çok geçmeden yemek yiyecekleri restorantın önüne geldiklerinde Steve, memnuniyetle dudaklarının kıvrılmasına engel olamadı. Sharon'ın zevkli bir kadın olduğu her halinden belliydi fakat itiraf etmek gerekirse bu kadar güzel bir yer beklemiyordu. Arabayı park etmesi için valeye doğru yönlendirirken bu mekanı daha önce nasıl keşfetmediğini düşündü.

Yağan yağmur yüzünden arabadan çıkar çıkmaz kaşlarını çatmadan edemedi sarışın adam. Yağmurlu havalar ona yas tutmak veya ölüm gibi kötü imgeler çağrıştırırdı. Bu yüzden böyle havaları çok sevdiği söylenemezdi. Üstelik üzerine ceket de almamıştı. Bordo gömleği ve kumaş pantolonuyla, üşütmek için güzel bir ortam edinmişti.

Valenin "Hoşgeldiniz." dediği sırada, bakışları ister istemez yakasındaki isim yazılı minik plakaya gidince, adının Peter olduğunu öğrendiği gence anahtarı uzatıp küçük bir tebessüm etti. Sonra, siyah lüks arabasının etrafını dolanıp Sharon için kapıyı açtı.

Aralarındaki küçük ama bir o kadar sevimli olan bakışmalarıyla beraber Sharon, baş selamıyla Steve'e teşekkür ederken arabadan indi. Yağmurun saçında bıraktığı yumuşak dokunuşlarla karşı başını gökyüzüne çevirip bulutlara küçük bir gülümseme gönderdi. Sharon, Steve'in aksine yağmurlu havalara bayılırdı. Evet, aralarındaki farklardan birisi de Sharon'ın henüz trajik bir kayıp yaşamamasıydı.

Steve, arabadan çıkalı pek fazla olmamasına rağmen kansızlığı yüzünden soğuktan üşümüş ellerini Sharon'ın ellerine kenetledi ve Sharon'ın uçuşan saçları, Steve'in burnuna dolan kadınsı parfüm kokusu ve topuklu ayakkabılarının sesiyle, seri adımlarla restoranta doğru yol aldılar.

west coast • stonyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin