yorum ve oylarınız kıymetli 🖤
○◇○
Soğuk hava, sağlam adımlarla toprak yolu ezen adamın yüzünü, tıpkı kıyıya çarpan hırçın bir dalga gibi yalarken, zaten hızlı olan adımlarını daha da hızlandırdı. Buraya gelene kadar yürüdüğü yolu bir çıtanın avını yakalamaya çalışırken büründüğü vahşilikle gelmiş, sıktığı yumruğunu bir an olsun gevşetmemişti. Gerginlik damarlarındaki kanda gezerken, dişlerini var gücüyle sıktığı için, mutlak baş ağrısından da kaçamamıştı.
Kaçmak da istemiyordu çünkü bu ağrı öfkesini diri tutmasını sağlıyordu ve ona ilk defa ihtiyacı olduğunu hissediyordu. İçinde bomba misali patlamayı bekleyen tüm bu duyguların dünyevi gerçekliği, onu buraya kadar sürükleyen ve birazdan yapacağı şey için pişmanlık duymayacak kadar gözünü döndüren şeydi.
Tony'nin başına gelenleri kaldıramayan yanı, sakinliğini koruyan yanıyla iki gündür savaş halindeydi ve savaşın kazananı Tony'nin tecavüz ve şiddete maruz kalmış olduğunu öğrendiği an kendisini belli etmişti. Steve öğrendiklerine alışmaya çalışabilirdi ama içinde esmer tenli adama olan ve saklamayı beceremediği, onu seven yanı buna izin vermiyordu. Ona dolaylı ve doğrudan herhangi bir zararı dokunan herkesi tuzla buz etmek, asla olmayacağını bilse de şartları eşitlemenin yakınından geçmek istiyordu.
"Steve, kendine mukayet olacaksın tamam mı? Bak abartırsan her şey sarpa sarar. Tony için bir yerden sonra kendini frenlemeye çalış."
"Bunu zaten Tony için yapıyorum Buck." sinirle soluduğu nefesi havayla karışırken rüzgar, iki dudağının arasından kaçan buharı arkaya doğru itmişti. Ellerini cebine atıp adımlarını daha da hızlandırdıktan birkaç saniye sonra hayatında eyleme döktüğü her şeyi zaten Tony için yaptığını fark etti. Onun için gülümsüyor, onun için nefes alıyor ve onun için altındaki asfaltı var gücüyle çiğniyordu.
Her şeyi Tony için yaptığı halde, aldığı nefes bile onun varlığıyla anlamlandığı halde neden içinde çığ gibi büyüyen bir şüphe vardı?
Şüphenin Sharon'ın ta kendisi olduğunu, yüzüne bir kez daha çarpan soğukla fark etti. Bu zamana kadar içini, hissettiklerini bir an olsun sorgulamayan kendisi, Tony'nin gelişiyle neden bu konu hakkında düşünür olmuştu? Neden birazdan olay çıkaracağı eve gitmeden hemen önce, Sharon'a olan duygularının gerçekliğini sorgulamaya başlamıştı?
Silkinip kendine gelirken, nihayet ulaştıkları lüks evin kapısının önüne dikildi ikili. Kapıyı çalmadan hemen önce, kafasını kaldırıp saray yavrusundan hallice olan eve alaycı ve ateş püsküren gözlerle baktı sarışın adam. Tony senelerdir küçücük bir odaya hapsedilip türlü işkenceler görürken, olan bitenden haberdar olan bu insan denemeyecek varlık, sanki hayatından hiçbir şey eksilmemiş gibi yaşamına devam etmişti. Şimdi bütün hücreleri daha yüksek sesle tek şey söylüyordu Steve'e;
"Şuurunu kaybedene kadar."
Yapacaktı. Bucky'nin onu durduracağını bilmesine rağmen yapacaktı.
Bucky, sağında kalan zile ulaşıp bastıktan iki sonra, yaklaşan adım sesleri doldu ikisinin kulaklarına.
Açılan kapının ardındaki adamın saçları dağınık, gözleri uykuluydu ve bu halde bırakın yumruk yemeyi dokunulsa bile ölü gibi yere yığılacak halde görünüyordu. Dalgın gözleri karşısındaki iki adamın gözlerinde gidip geldikten sonra arkasını dönüp pijamasını yukarıya çekerek yürüdü kumral adam. Yürürken, bedenindeki güçsüzlüğe zıt bir şekilde çıkan güçlü sesiyle konuşmaya başladı:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
west coast • stony
FanfictionSteve Rogers, yedi senedir ölü zannettiği sevgilisinin aslında bir odaya hapsedildiğini öğrenir. • şiddet ögeleri ve tetikleyici unsurlar barındırır, etkilenecek olanlar lütfen okumaya başlamasın. • tamamlandı.
