Tam 3000 kelimelik yeni bölüm.
Güzel parmaklarınızı yorumlar için kullanırsınız artık. 🌸
tw// self harm, suicide
günümüz
Hayatta bazen seçimler yapmak gerekir. Bazıları zorunluluktan doğarken bazıları da ihtiyaçtan doğar. Tony'i seçim yapmaya iten şey tek bir nedenden değil, iki nedenden de ötürüydü.
Yedi senedir bedeninin her yerinden sanki görünmez bir zincirle bağlandığı, gün ışığını bile zar zor görebilen bu odaya mahkum edilmişti. Bedenine rızası dışında dokunulmuş, dayak yemiş ve psikolojik işkenceye maruz kalmıştı. Kısacası bir insanın kolay kolay hak etmeyeceği şeyler yaşamış ve bütün bunlara tek başına göğüs germek zorunda kalmıştı. Bu yüzden kendisini bir noktada, büyük bir dağa benzetiyordu.
Bütün bu süreç boyunca yaptığı, yapamadığı ve yapmak zorunda olduğu şeyler yüzünden kendisinden çoğu sefer nefret etmiş fakat yedi senelik esaret hayatı boyunca sadece bir kez intihar fikrini düşünmüştü. Bunu nasıl yaptığı hakkında en ufak bir fikri yoktu. Evet, Steve ona yardımcı olmuştu fakat konu o değildi konu kendisiydi. Neden bunca sene direnip çoğu zaman karşı koyduğunu ve neden inatla adapte olmaya çalıştığını bilmiyordu. İçinde bir güç vardı ve her düştüğünde onu kaldırmasını biliyordu.
Fakat artık yapamıyordu. Omuzlarında bütün dünyayı yüklenmişken, saf gibi hala kurtarılmayı beklerken ve her günün bir diğerinden farksız olmadığını tekrar tekrar anlarken, yapamıyordu.
Bu yüzden, küçük ve bir kağıt kadar ince olan metalin soğuk yüzeyini teninde gezdirdi. Baş ve işaret parmağı arasına sıkıştırdığı bu kesici alet, içinde soğuk rüzgarların esmesine ve bedeninin ürpermesine sebep oldu. Elindeki şey küçücüktü ama buna zıt bir şekilde bıraktığı etki büyüktü. Seneler önce hissettiği gibi, Sibirya'da kara kışa terk edilmiş yaralı bir güvercin gibi hissetmişti kendisini. Bu hisse çoğu zaman karşı koyabilirdi fakat, bu seferki farklıydı. Bu sefer kendisine Sibirya hissi veren bu araç, ya her şeyi daha beter edecek ya da her şeyi güzelleştirecekti.
Güzellik demişken, bu uğurda belli bir bedel ödemesi lazımdı adamın, bunu kendisi de biliyordu. Senelerdir tüm günahlarını çıkartacak kadar büyük şeyler yaşamıştı. Eğer borç defteri kabarıksa çoktan hepsinin silindiğini düşünüyordu. Fakat son bir şey kalmıştı, kurtuluş için ödenecek son ve küçük bir bedel.
Belki de yok oluş için, bilmiyordu.
Bu işin sonu nereye varırdı, her şey daha beter olursa ne yapardı bilmiyordu. Plan hakkında hiç yeterince düşünmemişti. Sadece gecenin bir yarısı yıldırım hızında aklına düşen bu fikir, onu uykusundan etmiş ve sudan çıkmış balığa döndürmüş, heyecandan ellerinin titremesine neden olmuştu. Kendine geldiği ilk an bir kağıt çıkartıp sanki her şeyi saniyesinde unutacakmış gibi, tek tek oraya yazmış ve aklına gelen fikri ikinci defa mantıklı bulduğunda her açıdan onaylamıştı.
Yer yer paslanmaya yüz tutmuş lavabo ve hoş olmayan kokular yayan klozetin arasına çökmüş, planını uygulamak için doğru zamanı kolluyordu. Yatağında yapmak istememişti bu şeyi. Nedenini bilmiyordu fakat bu dar alan, sanki bileklerini kesmek için daha uygundu.
Küçük bir hamleyle kolunu yasladığı klozetten kaldırıp son kez saatine baktı. Josh'un gelmesine sadece beş dakika kalmıştı.
"Tam sırası." dedi kendi kendine ve neden giydiğini bilmediği uzun kollu kazağının kolunu yukarıya doğru sıyırdı. Jileti tekrar iki parmağı arasına hapsederken başını yavaşça duvara yasladı ve kendisine çektiği sol dizinin üzerine kolunu yerleştirdi. Gözlerini sımsıkı yumdu. Yalnız, donmuş vücudunun ev sahipliği yaptığı kalbi göğsünde küt küt atıyor, kabinin her atışı acısına acı katıyordu. Bunu bastırmayı denedi. Derin bir nefes alarak soğuk metali tenine hafifçe yaklaştırdı ama henüz tek bir çizik bile atmamışken, dudaklarının bir yaşlı eli gibi zangır zangır titrediğini fark etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
west coast • stony
FanfictionSteve Rogers, yedi senedir ölü zannettiği sevgilisinin aslında bir odaya hapsedildiğini öğrenir. • şiddet ögeleri ve tetikleyici unsurlar barındırır, etkilenecek olanlar lütfen okumaya başlamasın. • tamamlandı.
