[LOG] 25

518 43 9
                                    

y/n: merhabalar, bu bölümü sakin bir yerde, yukarıdaki müzik eşliğinde her bir satırı hissederek okumanızı tavsiye ederim. keyifli okumalar.

Sabaha delicesine şiddetli bir baş ağrısı ve yanında mide bulantısıyla uyanmıştım. Uyuyakaldığımı fark edince hemen saatime baktım, belgeyi teslim edebilmem için bir saatten az zamanım kalmıştı.

10 dakika içinde duş alıp saçlarımı kuruttuktan sonra hızlıca giyindim, sonra da yatağıma oturup dün gece ayak ucuma bıraktığım laptopumu açtım.

Arkadaşımın gönderdiği belgeyi çıkarttırmak için mailini arıyordum ama hızlıca geçtiğim sayfalar saçma sapan reklamlarla doluydu. Bu mailin eski adresim olduğunu fark edince kendime içimden küfredecek oturumu kapattım ve son zamanlarda kullandığım mailimi açtım.

Dosyayı flash belleğime attığım gibi odamdan çıktım. Okul binasına girdiğimde son 10 dakikam kalmıştı. Belgeyi okulun kırtasiyesinde çıkarttırdım ve bu işle ilgilenen sekreterin odasına koştum.

Son 5 dakika kala belgeyi teslim etmiştim.

Saçma bir şekilde gururlanarak odadan çıktım. Dersimin olduğu koridorda durdum ve dudaklarımı büzüp etrafıma bakındım. Derse girmeyi hiç ama hiç istemiyordum. Omzumdaki çantamı sıkıca tuttum ve topuklarımın üstünde dönüp aşağı kata indim.

Okulun binasından çıktıktan sonra kampüste sakin adımlarla yürümeye başladım. Biraz ileride Joohyun unnie ve erkek arkadaşı ellerinde sıcak içecekleriyle bankta oturuyorlardı.

Çantamın deri kayışına daha da sıkıca tutundum, aklıma Jungkook'un gelmesine engel olamıyordum. Kalbim onu özlemekle ondan nefret etmek arasında gelip gidiyordu. Bir insanın bu iki duyguyu aynı anda yaşaması mümkün müydü?

Çünkü ben yaşıyordum.

Hem kalbimin en derinine kadar özlüyor hem de iliklerime kadar nefret etmek istiyordum. Bilmek istediğim tek şey bana bu acıyı neden bıraktığıydı..

Sakin bir yer bulup banka oturdum. Hava serindi, yerde hala son kalan kardan küçük parçalar vardı. Ayağımın ucundaki kar birikintisine dalgın bir şekilde bastım, kendi kendime hayali şekiller çizdim.

Hayallerini istediği gibi yaşabiliyor muydu acaba?

Aklıma gelen bu soruyla gülümsedim. Bana, gün doğumlarını sevdiğini söylediği zamanı hatırlamıştım. Şimdi her neredeyse sevdiği bu şeyi gerçekleştirebilmesini istedim o anda içimden..

Göğsümün ortasında canımı yakan o sızı yine gelmişti. Ne zaman Jungkook'u düşünsem bu acı yüzünden nefes alamıyordum. Gözlerimi yavaşça kapattım ve bu acının gözyaşlarımla akmasına izin verdim. İçimdeki bütün acıyı gözyaşlarımla uzaklaştırmak istiyordum.

Gözlerimi açtığımda hemen yüzümü sildim. Eğer rimelim aktıysa nasıl göründüğümü merak ederek halime güldüm. Üşümeye başlamıştım, yavaşça kalktım ve sakin adımlarla yurda doğru yürümeye başladım.

Odama girince kapıyı kapattım ve sırt çantamı alıp laptopumu, birkaç günlük kıyafetimle kişisel eşyalarımı koymaya başladım. Derse girmediğime göre yapabileceğim tek şey birkaç günlüğüne eve gitmek olacaktı. Pazartesi günü tekrar yurda dönüp rutin hayatıma devam edecektim.

Anneme eve geleceğimi haber veren bir mesaj attıktan sonra çantamı aldım ve çıktım. Beni eve götürecek olan otobüs durağa tam vaktinde gelince biraz olsun keyiflenmiştim. Buz gibi havada beklememe gerek kalmamıştı.

Yolda oyalanmak için Instagram'da gezerken 40 dakikanın nasıl geçtiğini anlamamıştım bile. Her zamanki gibi tanıdık gelen olan mahallede indim ve tembel adımlarla yürümeye başladım.

[✓] survive » jungriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin