Bölüm 1

14.9K 1.1K 1.6K
                                    

Bryan Adams 
I'll Always Be Right There (1996)

      Draco Malfoy, uzun bir arayışın sonunda ulaştığı noktaya inanamıyordu. İskoçya'nın kuzeyinde, Atlas Okyanusu'nun kıyısında bir yerlerde hiçliğin ortasındaymış gibi hissediyordu. Sağ tarafında bir dağ yükseliyordu. Dağın eteğinde, okyanusun yüksek kayalarla buluştuğu noktadaysa tek katlı bir ev vardı. Uzaktaki o eve bakarken doğru yerde olduğunu düşündü ve adımlarını hızlandırdı.

      Evin kapısına ulaştığında içeriden gelen sese odaklandı. Anlam veremeyince elini kaldırdı ve kapıya birkaç kez vurdu. Bir süre beklediği halde kapı açılmayınca tekrar vurdu. Bu defa çok geçmeden kapı aralandı ve Draco'yu en son iki yıl önce gördüğü zümrüt yeşili gözler karşıladı. Onu sonunda bulmanın rahatlığıyla derince bir iç çekerken daha önce hiç görmediği kadar uzun olan saçlarını inceledi. Sonra da sakalını. Harry'deki değişimin yarattığı şaşkınlık, günlerdir kafasında kurduğu cümlelerin tek bir yutkunuşla içine kaçmasına neden olmuştu.

      "Potter," diye söze girerken nasıl bir tepkiyle karşılaşacağından emin değildi ama önce burada ne işi olduğunu, yerini nasıl bulduğunu falan sorar diye düşünüyordu. Harry ise şaşkınlığından kurtulduğunda gülümsedi ve gayet neşeli bir şekilde kollarını kaldırdı.

      "Draco Malfoy!" dedi yüksek sesle. "Bu ne büyük sürpriz! Uzun zaman oldu, değil mi? Gel buraya." Sonra Draco'yu şok edecek bir şey yaptı ve sarıldı. Draco şok olmuş bir şekilde dikilirken, Harry ona sıkıca sarılıyordu.

      "Potter," diye tekrarlarken şaşkınlığı gittikçe artan Draco, onu omuzlarından tutup itmeye çalıştı. "Ne zamandan beri sarılabiliyoruz biz?" Harry sırıtarak geri çekildi ve kenara kaydı.

      "Gelsene," dedi, içeriyi göstererek. "Dışarısı buz gibi, geç."

      "Seni nasıl bulduğumu sormayacak mısın?" diye sorarken içeri doğru bir adım attı.

      "Bulmuşsun nasılsa," dedi gülerek. "Neden bulduğunla daha çok ilgileniyorum." Draco içeri doğru bir adım daha atınca kapıyı kapattı.

      "Konuşmak istediğim bir şeyler var," diyerek etrafına baktı. "Şu gürültüden kurtulabilirsek-"

      "Gürültü mü? Hadi ama, Malfoy, müzikten hoşlanmadığını söyleme!"

      "Merlin... Lütfen sustur şu adamı."

      "Bryan Adams," dedi Harry ve şarkıya mırıldanarak eşlik ederken rafların altında duvara yaslanmış masaya yöneldi.

      "Kimse kim, umurumda değil."

      Harry müziği kapatıp pikaptan aldığı plağı yerine koyarken, Draco dikildiği yerden içeriyi inceliyordu. Mutfakla salon beraberdi, iki taraf birbirinden büyükçe bir yemek masasıyla ayrılıyordu. Salon tarafında şöminenin karşısına üç kişilik rahat bir koltuk yerleştirilmişti. Yan duvardaki raflarda kitaplar ve plaklar duruyordu. Odada birinin tuvalete, diğerinin yatak odasına açıldığını düşündüğü iki kapı daha vardı.

      "Otursana. Ben de sana çay getireyim, içersin, değil mi?" diye sormasına rağmen cevap beklemeden mutfak tarafına geçti.

      Tavırlarına anlam veremeyen Draco, ortamı incelemeyi bırakıp paltosunu çıkardı ve koltuğun arkasına doğru bırakarak oturdu. Harry ikinci bir fincan ararken eli ayağına dolaşmış gibiydi. Sonunda iki fincana çay doldurup koltuğa doğru yaklaştı. Draco dikkat kesildiğine ellerindeki hafif titremeyi fark ettiyse de bir şey demedi. Harry fincanlardan birini verdikten sonra yanına oturup ona doğru döndü.

Master of Death | DrarryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin