Bölüm 5

10.2K 959 882
                                    

Oasis
Wonderwall (1995)

      Ne olduğunu anlamaya çalışırken hiç düşünmeden eve doğru koşmaya başladı. Yeterince yaklaştığında ve birinin konuştuğunu duyduğunda asasını çıkarıp kapıya yaklaştı. Risk almamak için kenarda dikilirken konuşulanları dinlemeye başladı. Ne olduğunu anlamadan bir şey yapmak ve kötü sonuçlara sebep olmak istemiyordu. Akıllıca davranmak zorundaydı.

      Bir şeylerin kırılıp dökülme seslerinin arasında, "Neredeler?" diye sordu adamın biri.

      "Söylemeyeceğim dedim."

      Harry'nin sesini duymak Draco'yu hem rahatlatmış, hem daha da strese sokmuştu. Asasını sıkıca kavrarken yutkundu. Bir şeyler yapması gerekiyordu.

      "Bak, bunu zaten alacağız!" diye bağırdı aynı adam. "Seni öldürür yine alırız. Önce diğerlerinin yerini söyleyeceksin."

      Harry'nin gülme sesi duyuldu. "Sabırsızlanıyorum."

      "Beni zorlama, çocuk! Aç şu elini!"

      Draco bir anlık kararla başını uzattı ve kapının kenarından içeri baktı. Her yer birbirine girmişti. Raflardakiler odaya saçılmış, mobilyalar kırılmış, camlar parçalanmıştı. Üç adam vardı içeride. Harry dizlerinden yere oturtulmuştu. Adamlardan biri omuzlarından tutuyordu. Diğeri asasını oraya buraya sallayarak ne var ne yoksa dağıtıyor, arkalarına falan bakıyordu. Sonuncusu Harry'nin önünde tek dizinin üstüne oturmuş, Harry'nin bileğini tutuyordu. Draco hızlıca durumu analiz etmeye çalışırken Harry'nin kendisine baktığını gördü ama bu sadece bir saniye sürmüştü. Draco, adamlardan birinin ani hareketiyle refleks olarak geri çekildi.

      "Ama onlar olmaz," dedi Harry, itiraz edercesine. Kitapları oraya buraya savuran adama bakıyordu. "Çok ayıp. Kitap sevmiyor musunuz?"

      "Saçmalamayı kes!"

      "Bakın aklıma ne geldi, Shakespeare'i biliyor musunuz siz? Saçma bir kitabı vardır onun. Neyse işte, aramızda üç günlük ilişkiler için hayatını riske atacak aptallar yoktur diye düşünüyorum. Yani olmamalı, değil mi? Ne kadar saçma. Aranızda öyle bir aptal varsa hiç düşünmeden gitmeli bence."

      Adamların üçü de Harry'ye salak salak bakmaya başlamışlardı. Draco ise fazla endişeli olmasaydı mutlaka gözlerini devirirdi. Ama hem endişeli, hem düşünmekle meşguldü.

      "Kafayı yemiş bu," dedi diğer adam.

      "Umurumda değil. İki yıldır yakalanma korkusuyla yaşamaya çalışıyoruz. Kaybedecek bir şeyimiz yok. Aklının kalan kısmıyla bana istediğimi verecek. Öyle değil mi, Yüce Harry Potter?"

      "Pardon, yakalayamadım," dedi Harry, alayla. "Ne istiyordunuz?"

      "Pekala, bundan başlayacağız demek ki."

      Draco kapının kenarından bir kez daha baktı. Adam Harry'nin bileğini sıkıca tutmuş, avucunu açsın diye uğraşıyordu. Sonra asasını kaldırdı ve hızlı bir hareketiyle Harry'nin elinin üstünden koluna doğru derin bir kesik açıldı. Harry acıya rağmen avucunu açmamak için direnirken Draco mantıklı düşünmeyi bir kenara bırakmış ve asasını içeri doğru uzatıp sersemletme büyüsü yollamıştı. Ancak büyü adama değil, koltuğa çarptı. İçeridekiler ise yaşadıkları şokla birlikte hiç oyalanmadan cisimlenerek kayboldular.

      "Geri zekalı!" diye bağırdı Harry, acıyla. Draco onu umursamadan içeri koşturdu. Önünde yere oturup bileğini tuttu ve kolunu kaldırıp asasını kesiğe doğru tuttu. Harry ise öfkeyle konuşmaya devam ediyordu. "Geri zekalısın! Tek olduğunu bilseler ne olurdu sanıyorsun? Aptal. Sana git dedim!"

Master of Death | DrarryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin