Bölüm 14

9.6K 865 1.3K
                                    

Wakey!Wakey!
Light Outside (2010)

      Sabah Draco'nun yanında uyandığında hem mutlu, hem hüzünlüydü. Doğru kararı verdiğini biliyordu ve bu kararın arkasında durmak istiyordu. Diğer yandan da becerememekten korkuyordu. Ailesini, arkadaşlarını, Draco'yu ve kendisini hayal kırıklığına uğratmaktan korkuyordu. Güçlü olmak zorundaydı. Kaybettikleri ve yaşadıkları aklına geldiğinde, öfkelendiğinde, amaçsız hissettiğinde; elinde olanlara odaklanmalıydı. Kendine bir şans vermeliydi. En azından ailesi için yapabilirdi. Şimdiye kadar nasıl ki hep başkalarını düşünerek yaşadıysa, şimdi de ailesini ve Draco'yu düşünebilmeli ve sonunda nihayet kendini ön plana koymayı başarabilmeliydi. Bütün bunları biliyordu. Sadece adım atması gerekiyordu. Bir adım.

      "Draco."

      Sessizlik.

      "Draco."

      Biraz daha sessizlik...

      "Draco."

      "Hmm..." Draco yüzüne yayılan salak bir sırıtışla gerinirken mırıldandı. "Öldüm ve cenneteyim derdim ama oraya giremeyeceğimi biliyorum."

      "Benim olmadığım yerde ne yapacaksın ki zaten?"

      Draco gözlerini açıp önündeki yeşil gözlere odaklandı. "Güne negatif başlıyoruz anlaşılan," dedi.

      Harry gülümseyerek doğruldu ve yatağın ortasında otururken Draco'ya döndü. "Aslına bakarsan," dedi, tam da emin olamayarak. "Sanırım bugün dışarı çıkmak istiyorum."

      "Olur!" Draco bir anda doğrulup yataktan kalkmayı denedi ve yorgana dolandığı için yorganla beraber yere yapıştı. "Sorun yok!" Yorgandan kurtulmaya çalışırken yerde hem debeleniyor, hem konuşuyordu. "Hemen hazırlanırım, nereye gidiyoruz? Lanet yorgan, çıksana!"

      Harry şaşkınlıkla izlerken elinde olmadan gülmeye başladı. "Her an vazgeçebilirim," dedi, yerde debelenen Draco'ya bakarak. "Şu halini izlemek daha çekici geliyor. Bekle, daha net görmeliyim." Uzanıp gözlüğünü aldı ve taktı hemen.

      "Ah hadi ama!" Draco sonunda yorgandan kurtulup ayağa kalkmıştı. Gözlüğünü takan Harry ise onu baştan aşağı dikkatle süzüyordu. "Gidiyoruz, Potter."

      "Düşündüm de yatakta da kalabiliriz," derken bakışlarını Draco'nun çıplak bedeninde yukarı çıkarıp gözlerini buldu.

      "Oh..." Draco şaşkınca bir giysi dolabına bir yatağa baktı. "Beni arada bırakıyorsun," derken yatağa yaklaştı. Ellerini Harry'nin omuzlarına yerleştirirken eğilmiş, dudaklarıyla buluşmuştu. O yatağa doğru eğilirken Harry onu sırtından tutup kendiyle beraber geriye doğru çekti. Draco kendini Harry'nin üstünde bulduğunda dudaklarından ayrılıp başını kaldırdı biraz. "Sanırım dışarı çıkmayı biraz erteleyebiliriz."

      Draco, Harry'nin dudaklarına bir kez daha yaklaştığında Harry onu göğsünden ittirip yana düşürdü ve yataktan kalktı. "Ne giyiyorum?" derken onun dolabını karıştırmaya başlamıştı bile.

      "Beni öldürsen daha iyiydi," derken yattığı yerden Harry'ye bakıyordu Draco. "Akşam acısını çıkarırım bunun, söyleyeyim de."

      Harry cevap vermeden sırıttı ve dolabını karıştırmaya devam etti. Seçtiği kıyafetlerden bazılarını giymesi için yatağa bıraktıktan sonra kendisine uygun (artık ne kadar uygun olabilirse) bir şeyler seçip büyüyle boylarını ayarladı. Bu sırada Draco'nun kenardan pis pis güldüğünün farkındaydı ama umursamadı.

Master of Death | DrarryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin