Bölüm 2

10.9K 1K 791
                                    

John Lennon
Imagine (1971)

      Harry, Draco'nun ciddi olmadığını düşündüğünden (belki de sadece öyle umduğundan) tepki vermedi ve çıkıp gitmesini bekledi. Bu gerçekleşmediğinde Harry, kafayı iyice yediği ihtimaline odaklandı. Draco'nun değil, kendisinin... Az önceki konuşmadan sonra Draco'nun yeniden gelmesinin sadece hayal ürünü olabileceğini düşünüyordu. Emin olmak için koltuktan kalktı ve paltosunu çıkarmakta olan Draco'ya yaklaştı. Sadece bir saniyeliğine de olsa babasına baktıktan sonra bakışlarını Draco'ya çevirdi. Elini kaldırıp işaret parmağıyla burnuna dokundu. Ailesine dokunmaya çalıştığında yaşadığı hayal kırıklığına o kadar hazırdı ki gerçekten dokunabildiğinde anlık bir korkuyla elini geri çekti. Daha az önce ona sarılmış olmasına rağmen şimdi de burada olduğunu garantilemek zorundaydı çünkü kendi düşüncelerine ve hayal gücüne tam olarak güvenemiyordu.

      "Beni korkutuyorsun, Potter."

      "Garip," dedi, gülerek. "Gerçekten korkman gereken zamanlarda korkmuyordun." Arkasını dönüp odanın köşesine doğru ilerledi. "Belki de sadece numara yapıyordun. Aslında ödün kopuyordu."

      "Egonu tatmin etmek için gelmedim," diyerek paltosunu koltuğa attı.

      "Biliyorum," derken plakları karıştırmaya başlamıştı. "İşin düştüğü için geldin. Ama üzgünüm, Malfoy, işe yaramayacak."

      "Göreceğiz," erken olduğu yerden Harry'nin ne yaptığını anlamaya çalışıyordu. "Lütfen müzik açacağını söyleme."

      "Kapıdan ilk çıktığında misafir konumunu kaybettin, rahatsız olursan gitmekte özgürsün." Plaklardan birini koyup müziğin sesini biraz yükselttikten sonra Draco'ya döndü. "Odaklanmamı sağlıyor. Şu durumda sana katlanmamı sağlayabilir diye düşünüyorum."

      Draco gözlerini devirerek, "Merlin," diye homurdandı ve koltuğa yerleşti. Harry arkasındaki masaya yaslanmış, kollarını göğsünde bağlamıştı.

      "Gitmemize izin ver, oğlum." James başını sallayarak Lily'ye katılığını gösterdi. Harry ise başını eğip yere bakmaya başlamıştı. "Gerçek hayata dönmek için bir şansın var, kullan. Harry, şu an yalnız değilsin." 

      Harry annesini dinlerken başını iki yana sallıyordu. Bir yandan yüzüğün avuç içinde kalan kısmındaki taşı sıkıyordu. "Hayır," dedi kendine engel olamayarak.

      "Ne?"

      Başını kaldırdığında Draco'nun garip bakışlarıyla karşılaştı. "Ne?"

      "Neye hayır?"

      "Hiç," dedi Harry. Sonra odanın ortasındaki kırık fincanı fark etti. O an kırıldığını fark etmemişti bile. "Zamanı boşuna harcama bence, Malfoy. Bir fincan daha çay vereyim, iç ve git."

      "Hayır da- Potter, bu şarkıyla bana bir mesaj vermeye falan mı çalışıyorsun?"

      "Hayır," derken koltuğa yaklaştı ve dizinin üstüne çöküp yerdeki kırıkları toplamaya başladı. "Ama kendince çıkarım yapmana engel olamam."

      Draco hayretle onu izlerken onaylamaz gibi kafasını salladı. "Tek bir asa hareketiyle halledebilirsin, biliyorsun değil mi?"

      "Ah, gerçekten mi?" dedi alayla. Ama büyü konusu açılınca elini istemsiz sıktığından parçaların avuç içine saplandığını hissetti. "Bilmiyordum, teşekkür ederim," diyerek kalkmaya yeltendi. Draco ise bileğine doğru süzülen kırmızılığı fark edince bileğinden tutup engel oldu.

Master of Death | DrarryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin