Bölüm Şarkısı:
• NF - Time"Seni ne kadar sevdiğimi öğrenmek istersen yere düşen her yağmur damlasını tutmaya çalış. Tutabildiklerin senin sevgin, tutamadıklarınsa benim sana olan sevgimdir."
"Eylül! Kızım!"
Kahverengi gözlerimi, aniden açtım. Onu koltuktan yana doğru ittim. Annem de o sırada olduğum tarafa baktı. Bende karşılığında gülümseyip "Noldu anne?" Kafamı soru sorar şekilde sallayıp. "Nasılsın diye soracaktım ancak odana baktığımda yoktun. Merak ettim." Ananaslı siyah pijaması, yorgunluktan çöken anneme baktım.
Açıklama yapmak istemiyordum. "İyiyim." Kestirip attım. Şuan aptal biri gibi dudaklarım gülümsüyordu. "Neden koltuğa oturmuyorsun kızım? Otursana." Alsoy'a döndüm. Göz kırptı. Ben ise gözlerimi devirmemeye çalışıp anneme döndüm. "Şey... Kumandayı arıyordum." Gözlerimi kaçırdım.
"Masanın üstünde ya." Masaya baktığımda orada durduğunu gördüm. Elime alıp anneme gösterdim. "Aaa. Buradaymış! Kafama ağır darbe yedim ya işte. Ahaha!" Yalandan güldüm.
"Neyse anne. Sen yatmaya git. Uykunu düzgünce al. Gözlerinden yorgunluk akıyor." Ardından annem kafasını sallayıp "Kendine dikkat et." Kafamı salladım. Annemin gittiğine gelen kapı sesinden emin olduktan sonra, kızgın gözlerle ona döndüm.
Kafasını 'Ne' anlamında sallayıp yerinde dikleşti. Beni tekrardan kucağına çekeceği sırada geriye doğru sıçradım. Parmağımı ona doğrultup ona doğru salladım. O da sinsice gülümsedi.
"Bak Alsoy!" Beni ne kadar ciddiye almasını istersem o kadar almıyordu. Dikkatle dinliyormuş gibi dirseğini dizene koyup, kemikli çenesini avucuna yasladı. Bir tür etkileme taktiği falandı heralde.
Derin bir nefes alıp konuşmaya kaldığım yerden devam ettim. "Buraya gelmen büyük bir hataydı. Bu son gelişin olsun, bir daha gelme. Bu sorunu şimdi telafi ettim ancak gelecek zamanda, şimdi ki gibi şanslı olacağımı sanmıyorum." Gökyüzünün rengini taşıyan gözlerinde hiçbir duygu belirtisi yoktu. Ne bir öfkelenme; ne bir mutluluk, hiçbiri.
Ayağa kalkmadan önce yerinde gerindi. Uzun kemikli parmaklarını kıtlattı. Yerinden doğrulup elini çeneme koyup en sevdiğim renk olan, gözleriyle buluşturdu. "Unutma. Bu son değil, olmayacak. 'Gelmem.' Kelimesiyle senin en fazla toprak rengi olan gözlerini boyarım. Yalan söylemeyi de sevmem. Sadece şunu bilmeni isterim ki: Hiç kimse yalanı sürekli sürdürecek kadar zeki değildir ve hiç kimse bu yalanlara sonsuza kadar inanacak kadar aptal değildir."
Dikkatlice yüzümün her ayrıntısını ciddiyetle inceledi. Yüzümü hafızasına kazımak istercesine her bir ayrıntısına baktı. Açıksözlü oluşu içimdeki kelebeklerin hareketlenmesini sağladı. Karnımda oluşan o yanma hissi, cehennemde olmakla aynıydı. Sadece kullandığım cümlenin bölgesi ve mekânı farklıydı.
Ardından kapıya gitti. Arkasından baktım. Doğruydu; ayaklarıyla uyguladığı kuvvet, dik duruşu ile eş değerdi. Kapıya uzandı. Son kez gözlerime baktı.
Ondan farklıydı. O gökyüzünü taşıyordu gözlerinde, ben ise toprağı. Bulutların yağdırdığı yağmurlar sayesinde toprak yaşıyordu. Bulutlar olmasa hiçbir değeri kalmaz ve yaşamını yitirir. Acaba bizde mi böyleydik? O olmadan ölü ve değersiz, o olduğunda mutlu ve değerli. Kaderin getireceği oyunlara tanık olmak; uçurumdan atlamak gibiydi. Cesaret ve fedakârlık istiyordu. Deli cesareti, kendinden vazgeçecek kadar değerli birinin olması.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cafuné
Romanzi rosa / ChickLitBenim ilk kaleme aldığım "Cafuné" İsimli kitaptır. "Yılbaşı günü 'Biz' olmuşsak; dilek tutmama gerek kalmamış demektir, sevgilim." Yüzü ve duruşu dik; kendinden taviz vermeyen "O olacak!" Bir demesine bakacak kadar kararlı, bir koruyucu. Kendinden b...