Will toplantı salonunda bir araya getirdiği arkadaşlarına tek tek bakarak
"Dört görev tamam. Geriye sadece üç görev kaldı."
diyerek elinde kitap olan Refik'e bir bakış atıverdi. Refik o anda hareketlenerek telaşla kitabın sayfalarını karıştırmaya başladı. Ardından bir süre sonra durarak
"Hah işte buldum." diyerek boğazını temizledi.Kitaba bakarak
"Uludağ, Sahra Çölü ve Kars görevleri var sırada." deyiverdi. Will
"Pekâlâ görev dağılımını çok iyi yapmamız gerek." diyerek tekrar Refik'e okuması için işareti verdi.Refik heyecanla elindeki kitaba dönerek
"Panzehir malzemelerinden biri de Beyaz İnci. Bir kardelen türü çiçek olan Beyaz İnci gül büyüklüğüne ulaştığında tüm evrelerden geçerek yetişkinlik dönemi içerisine girer ve etkisinin en fazla olduğu dönemde bu dönemidir. Panzehire de yalnızca yetişkin bir Beyaz İnci koparıldığı gün, 24 saat içerisinde konulmalıdır.Aksi takdirde solduğu zaman yan etkileri devreye girecektir. Bir de asla çiçek suya konulmamalıdır. Konulduğu takdirde tüm şifasını suya bırakacaktır." dediğinde duraksayarak Will' e baktı. Devam et işaretini alınca Refik
"Burada resmini vermiş bakın." diyerek herkese gösterdi. Dilâ eğilip resme bakarak
"Çok değişik." deyince Karl,
Dilâ' ya doğru hafif eğilerek
"Evet kesinlikle kardelene benzemiyor." deyiverdi. Dilâ ona kayan gözleriyle içini kaplayan tuhaf hissi anlayamıyordu. Yapay bir öksürük kondurarak geri çekiliverdi.Refik kitapta çiçeği betimleyen cümleleri okumaya devam ediyordu.
"Beyaz dört ana yaprağı oldukça geniş olup daima kapalı görünümü ile tomurcuk gibi duruşu vardır. Gövdesi sarı renkte odunsu bir yapıda olup yaprakları olmayan bir bitkidir. Çiçeğin daima doğuya doğru hafif eğik bir duruşu vardır. Ve yalnızca Anadolu'da Uludağ'ın zirvelerinde yetişen endemik bir bitkidir. En az 10-15 i bir arada yetişip etrafa mükemmel bir koku yayarlar. Uludağ'ın zirvelerinde toprak ve yağmur kokusuna benzer, içinizi huzurla dolduran bir koku alıyorsanız yakınlarda Beyaz İnci var demektir." diyerek kitabı kapadı.Will derin bir nefes alarak
"Daha önce duyan, gören ya da bilgisi olan var mı bu çiçek hakkında?" diye sorarken gözlerini teker teker herkes üzerinde gezdiriyordu.
Çoğu kafasını iki yana sallayarak
"Malesef." derken Karl çekinerek
Sanırım ben daha önce duydum birşeyler ve de gördüm." deyince merakla kendisine bakan gözler karşısında derin bir nefes aldı. Endişeli tavrıyla anlatmaya başlayıverdi.
"Çocukken köyümüzde bir tür salgın vardı. Herkes bir bir ölüyordu ve kimse nedenini bilmiyordu. Babamın arkadaşlarıyla arasında geçen konuşmaları hatırlıyorum. Köyün hekimi de arkadaşları arasındaydı.Hekim birşeyin insanlarda kalp damarlarındaki tıkanmaya neden olduğundan şüpheleniyordu. Ve birgün Beyaz İnci adında bir çiçeğin neredeyse tüm kalp hastalıklarına iyi geldiğini ve onu bulmaları gerektiğini söyledi babama. Tabi ki ben de yanlarındaydım. Söylediğine göre bir bebeğinki kadar tazeliyormuş kalbi. İçindeki zararlı ve zehirli herşeyden arındırarak hiç olmadığı kadar sağlıklı hale getiriyormuş." diyerek yutkunuverdi.
Will merakla
"Eee başka." dediğinde anlatmaya devam etti.
"Çok küçüktüm ama vampirlik hafızamızı kuvvetlendirdiği için anılar bu kadar net olsa gerek." dedikten sonra devam etti."Uludağ lafının geçtiğini hatırlıyorum. Köyden adam toplayarak çiçeği aramaya çıkmışlardı. Çok ağladığım için babam beni bırakamamıştı. Ve düşünüyorum da iyi ki o kadar ağlayıp gitme diye yalvarmışım." dediğinde hepsi üzgün gözlerle ona bakıyorlardı.
Angela yutkunarak
"Dönemediler değil mi?" deyiverdi. Karl üzgün tavrıyla kafasını iki yana sallayıverdi. Biraz toparlanarak
"O çiçek uğruna çok kişi öldü. Donarak hem de. " deyince Robert
"Eee kolay mı Uludağ'ın zirvesine çıkmak. Hele bir insan için. Hem de yürüyerek." dedi üzgün bakışlarla.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ISIRIK
FantasyNOT: SAHİPLEN.COM adresinden telif hakkını üzerime almış bulunmaktayım. Çalıntı durumunda yasal işlem başlatılacaktır. Dilâ 19. yüzyıl Osmanlısında uğradığı bir saldırıda yaralanıp bilincini kaybeder. Gözlerini açtığında kendisini kurtardığını söyl...