"Sence bulabilecek miyiz?"
diye sordum usulca, Karl'a bakarak. Karl etrafı kaplayan turuncu sonbahar yapraklarıyla dolu yolda usulca yürürken gözlerini üzerindeki gözlerimle buluşturdu. Bir iç çekerek
"Umarım." deyiverdi. Karanlıkta çiseleyen yağmurun ıslattığı yapraklar, yol boyunca parlayarak göze çarpıyordu. Kafamı milyonlarca yıldıza ev sahipliği yapan gökyüzüne kaldırarak etraftaki sükûnetin verdiği dinginlikle
"Bu gece ay yok. Her yer zifiri." deyiverdim, biraz da bir konuşma başlatmak niyetiyle.
Belki biraz da düşüncelere dalmaktan yorgun düşen kafalarımızı dağıtmak,
bir nebze olsun rahatlamak için havadan sudan bir muhabbet açmak istemiştim.Karl düşünceli haliyle kafasını baktığım yöne, gökyüzüne çevirdi usulca.
Derin bir nefes alarak yağmurun keskinleştirdiği toprak kokusuyla doldurdu ciğerlerini.
"Evet." dedi bir süre deniz berraklığındaki gökyüzünü izledikten sonra. Yüzünde beliren hafif bir gülümseme, içine dolan huzurun habercisiydi zannımca.
Aynı zamanda amacıma ulaşmamın belirtisi olduğu düşüncesi ile tebessümüne eşlik ediverdim.Her zamanki gibi şehir dışında seçtiğimiz tenha yolda huzurla ilerliyorken muhabbete dalmıştık iyiden iyiye.
Yüzünün garip bir hâl aldığını farkettiğimde
"N'oldu?" diye soruverdim ilgiyle, ona doğru hafifçe eğilmişken. Biraz tereddütlü ifadesiyle düşünceli görünüyordu. Kendi içinde hesaplaşıyor gibi bir hali olduğunu sezmiştim.
"Karl bir sorun mu var?" diye soruverdim hafiften endişeye bürünürken bedenim.
Nihayet zor da olsa
"Aslında merak ettiğim bir konu var?" diyebildi. Göz teması kurmamaya özeniyor gibi bir hali vardı veya çekiniyordu bunu söylerken."Sor, neymiş bakalım?" dedim merakla bakışlarını yola diken Karl'ın yüzüne çevirdim bakışlarımı. Derin bir nefes daha aldı ve bana dönüp koluma dokunarak öylece duruverdi yolun ortasında. Karanlığın yansımasıyla lacivert görünen gözlerini, gözlerime diktiğinde içimde yayılan heyecanla karışık garip hisselere anlam veremiyordum.
Karl yine tereddütle araladı dudaklarını.
"Will ile aranda ne tür bir bağ var? Bilmem gerek." diyebildi bir çırpıda.Şaşırarak ne diyeceğimi bilemedim. Yutkunup etrafta gözlerimi gezdirirken sorusunu anlamaya çalışıyordum. Bunu neden bilmek isteyebilirdi ki?
Bir süre sorunun şaşkınlığıyla yüzüne bakakaldığımda kısılan gözlerim anlam arayan bakışlarla doluvermişti.
"Neden soruyorsun bunu?" dedim anlam arayan gözlerle. Karl kararlı tavrıyla
"Sadece cevap ver." dedi. Yutkunarak
"Bilmiyorum, arkadaşız sanırım." deyiverdiğimde Karl gözlerini dikerek
"Ondan hoşlanmıyorsun yani." dediğinde şok olmuştum. Hayretle
"Ne!" dediğimde sesim kısık çıkmış,
bir cevap bekler gibi dudaklarıma bakan Karl'a bakakalmıştım."Hoşlanıyor musun, hoşlanmıyor musun?"
dediğinde cevap veremedim fakat kalp ritmimin hızlandığını farketmiş olacak ki
yüzü düştü.
"Anladım." diyerek kolumu bıraktığında birşeyler söyleyecek gibi oldum fakat kelimeler çıkmıyordu bir türlü. Karl birkaç adım ileri gidip arkasını bana dönerek duruverdi.
##
Garip olan ise gücümü odakladığımda aklında yalnızca kendimi görmemdi. Bu tavrına ve aklından beni geçirdiğine anlam veremiyordum. İlerleyip tam arkasında durduğumda "Karl." diye seslendim. Cevap vermedi fakat merakım git gide artıyordu.
"Karl neler oluyor?" diyerek önüne geçtiğimde
"Ne mi oluyor?" diye bağırarak devam etti.
"Benim ailemin katiline aşıksın. Olan bu." diye haykırıverdi yüzüme. Acı doluydu bakışları.
"Aşık değilim sadece birşeyler var gibi ama zaten o hoşlanmıyor benden." dedim üzgünce. Ardından
"Karl ikinizle de arkadaş olamaz mıyım yani. Bir seçim yapmamı istemeyeceksin herhalde. Bu çok saçma çünkü." deyiverdim Karl'ın kaçırdığı gözlerine bakmaya çalışarak.
Sinirden gülerek keskin bakışlarını gözlerime kilitlediğinde
"Arkadaş mı?" deyiverdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ISIRIK
FantasiaNOT: SAHİPLEN.COM adresinden telif hakkını üzerime almış bulunmaktayım. Çalıntı durumunda yasal işlem başlatılacaktır. Dilâ 19. yüzyıl Osmanlısında uğradığı bir saldırıda yaralanıp bilincini kaybeder. Gözlerini açtığında kendisini kurtardığını söyl...