36

322 20 9
                                    

ayın yirmi dördü, 11pm

Polat'la birlikte olan sayılı günlerimizden dolayı dışarı çıkmaya karar vermiştik. Yaptığımız şey ise piknikti, ne kadar güzel değil mi?

Yusuf gelip pikniğimize çökmeseydi her şey çok daha güzel olabilirdi.

Ağzına ev yapımı poğaçalardan birini tıkıştırıp ağzı doluyken, ağzını aça aça, ağzındakileri saça saça konuştu Yusuf. "Ee, yenge. Kız var ya sen de ne oyuncuymuşsun be. Arkasından aşkıım önünden arkadaşım diyip durdun çocuğa."

"Al sen şunlardan da ye." diye ay çöreklerini tutuşturdum eline. Yerin dibine giriyorum burda ulan.

"O bu değil de, en son yenge deyişimde Polat enseme sıçmıştı, az önce gıkını bile çıkarmadı ama. Oy ben de ne shiper'ım be! Maşallah bana."

Polat'la birbirimizin gözlerinin içine bakarak güldük. Yanaklara bak be.

"Kız Nasa bu poğaçaları sen mi yaptın? Eline koluna sağlık. Senin güzel kankaların da vardır şimdi. Senin kankan benim kankam. Kanka ayağı göt ayağı yapsak kızmazsın değil mi? Ben de senin enişten olmuş olurum. Aşiretez biz, berdel yapılacağtır! Ay çifte düğün yaparız. Sizin kızınız; bizim oğlumuz olur. Sonra bunlar da evlenir. Ay yok daha Bin Bir Gece Masalları ayol!"

Dehşete düştüm galiba.

Kardan adam yapsak senleeee,

Şeftali BeyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin