Sabah annemin beni uyandırmasıyla birlikte yataktan kalkıp elimi yüzümü yıkadım. Daha sonra da isteksizce üstümü giyinmeye başladım. Salondan gelen bağırışma seslerini duymamla birlikte gözlerimi sıkıca kapattım. Yine o lanet günlerden biriydi işte. Babam her zaman ki gibi evi ayağa kaldırıyordu. Zaten sabahın köründe gelmişti. Kesin bir yerlerde arkadaşlarıyla içip kumar falan oynamıştır.
O her zaman böyleydi. Gece içip içip sabaha karşı gelirdi sürekli. Okulda çektiklerim yetmiyormuş gibi, bir de evde çekiyordum babamdan. Üstümü giydikten sonra odadan çıktım. Yavaş adımlarla salona doğru ilerlerken yine babamın anneme bağırdığını duydum.
"Para ver lan bana!" diye bağırıp anneme yine tokat attı. Gözyaşlarım eşliğinde sadece izliyordum. Annem benim karışmamı istemiyor ki. Çünkü o zaman bana da vuracağını biliyor. Ama ben de bunu bilmeme rağmen yine de müdahale ederim. Şimdi de edeceğim gibi.
"Dur baba, yapma nolur." diyerek anneme bundan sonra ki darbeleri gelmesin diye koşarak üstüne kapanmam bir oldu. O hep böyleydi. Annem zaten üç kuruş para için çalışıyordu. Babam da, bütün paraları annemden zorla alıp içkiye kumara harcıyordu.
"Sen ne diye karışıyorsun lan! Ben sana bir daha karışmayacaksın demedim mi!" diye bağırıp bu sefer de bana vurmaya başladı. Annem, "Zafer, vurma kızıma. Nolur, yalvarırım vurma." diye yalvarmaya başladı gözyaşları eşliğinde, her zaman ki gibi. Ve bana daha fazla vurmasın diye çantasın da ki parayı çıkarıp ona verince, zafer sırıtmasıyla birlikte evden çıkıp gitti.
"Kızım ben sana karışmayacaksın demedim mi? Bak, gördün işte nolduğunu."
Gözlerimden akan yaşlarla birlikte;
"Anne ne yapsaydım. Seni nasıl dövdüğünü mü izleseydim." dediğimde bana sarılması bir oldu yine.
Yaklaşık bir kaç dakika sonra benden ayrılıp, "hadi, okula geç kalacaksın. Bir şeyler yemeden gitmek zorundasın maalesef kızım. Bütün paramı da yine o aldı." dedi üzgün gözlerle. Onu üzmemek için, "sen beni merak etme." diyip ayağa kalktım. Ve 2 odalı evimizden çıktım.
Bizim de hayatımız bu işte. 2 odalı, rutubet kokan evde yaşıyoruz. Yani çok fakiriz, fakir olduğumuz kadar da çok çirkinimdir. Gözlüklüyümdür. Gözlüğümü takmadan rahat edemiyorum ve göremiyorum. Oldukça da zayıfım. Fakir olduğumuz için fazla yemek bile yiyemediğimden gittikçe zayıfladım. Artık kemiklerim görünmeye başlıyordu, o derece yani. Yüzümde de sayılamayacak kadar çok sivilce vardır. Saçlarım desen yağdan görülmeyecek dereceye ulaştı artık. Şampuan bile alacak paramız olmadığı için güzel banyo bile yapamıyorum. Ancak suyla yetiniyorum ama yine de saçımın yağının gitmesine yetmiyor işte.
Bu yüzden de okulda hiç arkadaşım yoktur benim. Bir kolej de okuyorum. Ama burslu olarak tabiki. Okul 1.'si olduğum için bir kolejde burslu olarak okumaya hak kazanmıştım. Fakat buna rağmen yine de mutlu değilim. Çünkü o okulda hiç arkadaşımın olmadığı gibi, herkes bana düşman. Çünkü çirkin ve fakirim. Onlar gibi güzel olmadığım için ve yine onlar gibi zengin olmadığım için bana yapmadıklarını bırakmıyorlar işte.
Ama böyle olmayı ben ister miydim? Ben de onlar gibi güzel olmayı o kadar çok istiyorum ki. Fakir olduğum için de bu isteğimi gerçekleştiremiyorum.
Babam her gece içer. Bazen evde, bazen de dışarıda arkadaşlarıyla. Kumar da oynar kendisi. Arkadaşlarını arada eve bile getirir. Hatta aralarından biri anneme tecavüz bile etmeye kalkmıştı. O benim aksime gerçekten çok güzel bir kadındır. Babam da hiç bir şey yapmamıştı. Sadece oturup izlemişti. Annem ise bir şekilde kurtulmayı başarmıştı o adamdan. O an, ona yardım etmeyi, onu kurtarmayı o kadar çok isterdim ki. Ama yapacak bir şeyim yoktu işte. Buna hiç mi hiç cesaretim yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ArYa (KİTAP OLDU)
ChickLitBu sefer ki çirkin olduğu kadar fakir bir kızın hikâyesi. O hem burslu, hem ezik, hem çirkin, hem de fakir bir kız. Ama bunlara rağmen bir kolej de burslu olarak okuyan bir kız. Fakir ve çirkin olduğu kadar dersleri de bir o kadar iyi. Okul 1.'si...