Bir zarfı açmak kadar kalbi titreten ne vardır?
Zarf mahremiyettir. Mahrem olmasa da satırlar.
Bir köşeye çekilir, yalnız okunur mektuplar...🏵️🏵️🏵️🏵️🏵️
Sabah annemin seslenmesiyle birlikte gözlerimi açtım. Telefonumun saatine bakmam bir oldu. Daha saat 6'ydı. Rutubet kokulu yataktan kalkıp küçük evin küçük banyosuna girdim ve elimi yüzümü yıkadım. Daha sonra da odaya geri dönüp küçük, eski gardırobun kapağını açıp kıyafet seçmeye başladım.
Yaklaşık bir kaç dakika sonra da seçtiğim kıyafetleri giydim.
Altıma buz mavisi dar paçalı bir pantolon, üstüme de beyaz bir gömlek giymiştim. Gömleğimin ön tarafında ki eteklerini de pantolonumun içine soktum. Daha sonra da yine buz mavisi spor ayakkabılarımı giydim. Yüzüme de azıcık rimel ve gül kurusu renginde ki dudak parlatıcımı sürdüm. Ve çantamın içine de gerekli eşyalarımı koydum. Kulaklığımı, şarj aletimi vb. Ama çakımı da koymayı ihmal etmedim tabi. Artık yanımda biber gazı değil, çakı bulunduruyordum. O da Yiğit beyin ısrarları yüzünden. Bana bu özel yapım çakıyı hediye etmişti. Sonuçta değişirken silah ve çakı eğitimi de almıştım.
Herşeyimi çantamın içine koyduktan sonra Lalin hanımın bana hediye ettiği bilekliği taktım. Gerçekten çok güzel bir bileklik olduğunu söylemeden de geçemeyeceğim.
Saçımı da tarayıp salık bırakmayı tercih ettim.
Telefonum çalınca arayana baktığımda Pırıl'dı. Hemen açıp kulağıma götürdüm. Açar açmaz;
"Günaydın kanka." dedi neşeli bir sesle. Sabah sabah bu enerjiyi nereden buluyor anlamıyorum.
"Sana da günaydın canım."
"Hazır mısın? Seni almaya geliyorum."
"Hazırım da, sen araba kullanmayı pek sevmezsin ki. Neyle geliyorsun?"
"Arabamla geliyorum. Zaten sadece oraya kadar ben süreceğim. Sonrası sen de."
Şaşkın ama aynı zamanda da mutlu çıkan sesimle, "ben de miii?" diye sordum.
"Evet, okulun ilk günü, üniversitenin önünde bir şov yapmak istemez misin?" dediğinde ikimizde hafiften gülmüştük. Konuşma bitince telefonu kapattım.
Odadan çıktığımda bir şey yemek istemediğim için dış kapıya doğru ilerlemeye başladım.
"Kahvaltı yapmayacak mısın kızım?"
Annemin sesiyle birlikte ona döndüğümde o da beni baştan aşağı süzüyordu. Hâlâ alışamamıştı benim yeni halime. Sanki karşısında ki, kızı değil de başka biriymiş gibi baktığı da oluyordu bazen. Ama zamanla o da alışır.
"Hayır anne, Pırıl geliyor. Biz okulda yeriz bir şeyler."
"Eehh, peki madem. Paran var mı? Ben biraz saklamıştım."
Hemen yanına gidip iki yanağından da öpmem bir oldu.
"Var annecim, sen beni merak etme." dediğimde gülerek kafasıyla onayladı beni.
"Armina." diye kükremeye benzer bir ses duymamla birlikte başımı o tarafa doğru çevirdim. Tabiki de babamdı. Başka kim olacak ki sanki? Yanıma daha fazla yaklaşıp aynı hızla da sertçe kolumu tutup sıkmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ArYa (KİTAP OLDU)
ChickLitBu sefer ki çirkin olduğu kadar fakir bir kızın hikâyesi. O hem burslu, hem ezik, hem çirkin, hem de fakir bir kız. Ama bunlara rağmen bir kolej de burslu olarak okuyan bir kız. Fakir ve çirkin olduğu kadar dersleri de bir o kadar iyi. Okul 1.'si...