Salona girdiğimizde tam karşımızdalardı.
"Merhaba kızım, ben Pırıl'ın babası Yiğit." diyen adama baktım dikkatli bir şekilde. Babası olmasına rağmen hiç göstermiyordu. Kaç yaşında olduğunu bilmiyorum ama bir babanın yaşına göre karizmatikliği hâlâ duruyor gibiydi.
Ben hiç konuşmayınca aynı adam tekrar konuştu.
"Sen de o cesur kız Armina olmalısın."
Yavaşça başımı aşağı yukarı salladım. Cesur olduğumu hâlâ düşünmüyorum ama Armina olduğum doğru. O anlık cesaretle olmuş bir olaydı o zaten. Yanında ki kadının konuşmasıyla birlikte başımı ona çevirdim.
"Ben de Lalin, Pırıl'ın annesiyim."
Yüzü de kızı kadar güzeldi. Aynı kızı gibi çok güzel gülümsüyordu. O kadar güzel bir kadın ki. Tanrım, bu hayatta sadece ben mi çirkinim.?
Birde yaşına göre oldukça da genç görünüyordu. Babası da, annesi de, ne de şevkatli bakıyorlardı bana öyle. Gerçekten çok iyi bir aile. En az kızları kadar iyiler. Çokta merhametliler.
LALİN
Bu isim en sevdiğim isimlerden biridir. Anlamını da çok seviyorum. 'Merhametli' demek. İşte bu isim, karşımda ki bu güzel, alımlı ve merhametli kadına çok uyumlu. Adı gibi merhametli gerçekten. Hiç konuşmayan birinin konuşmasıyla birlikte başımı ona doğru çevirdim hemen.
"Ben de Asrın. Pırıl'ın abisiyim." Aynı zamanda da bana dikkatli bir şekilde bakıyordu. Ama o da en az babası kadar karizmatik ve yakışıklıydı gerçekten. Daha da konuşmadığımı farkedince gülümsemeye çalışarak;
"Memnun oldum." dedim. Hayatımda hiç gerçekçi gülümsememiştim ben. Babam ve okuldakiler yüzünden hiç gülümseyememiştim.
Pırıl bana gülümsedikten sonra ailesine dönüp, "işte, size bahsettiğim o cesur kız." dedi yine aynı sevecenliğiyle.
Babasının sesiyle birlikte ona döndüm.
"Pırıl anlattı bize onu nasıl kurtardığını. Gerçekten çok cesurca davranmışsın." dedikten sonra da annesi konuştu.
"Saol, kızımı kurtardığın için." Aynı kızı gibi onun da yüzünden gülümseme hiç eksik olmuyordu.
"Rica ederim, ama ben teşekkür edilecek bir şey yapmadım. Yardıma ihtiyacı vardı, ben de yardım ettim."
"Cesur olduğun kadar mütevazısın da."
Bu sefer de abisi konuştu.
"Sen benim kardeşimi kurtardın. Belki orada başka biri olsaydı yardım etmek yerine yoluna devam ederdi. Ama sen yapmadın. Dile bizden ne dilersen. İyiliğinin karşılığı olarak."
Hiç düşünmeden başımı olumsuz anlamda sağa sola salladım.
"Ben bunu karşılık beklemeden yaptım. Onun için de sizden bir şey istemiyorum. Tek isteğim, Pırıl'ın bundan sonra daha dikkatli olması." diyip Pırıl'a baktığımda bana gülümseyerek bakıyordu. Tek o da değil. Annesi, babası ve abisi de öyle. Yüzlerinde ki şaşkınlığı da görebiliyordum. Sanırım zenginler diye bir şey isteyeceğimi sandılar. Ama ben hiç bir karşılığı olmadan yapmıştım o iyiliği.
Yiğit bey cebinden bir kart çıkarıp;
"Eğer bir sıkıntın falan olursa, bana ulaşabilirsin. Bu benim numaram." diyip bana uzattı. Ama benim telefonum yok ki. Olsa bile nasıl arayacağım? Annemin telefonu var ama ona ne söyleyeceğim ki?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ArYa (KİTAP OLDU)
ChickLitBu sefer ki çirkin olduğu kadar fakir bir kızın hikâyesi. O hem burslu, hem ezik, hem çirkin, hem de fakir bir kız. Ama bunlara rağmen bir kolej de burslu olarak okuyan bir kız. Fakir ve çirkin olduğu kadar dersleri de bir o kadar iyi. Okul 1.'si...