Episode 17- Sırtını birine emanet et, zayıflıklarını ortaya dök

146 15 1
                                    

Hissizlik. Yaratılmışların başına
gelebilecek belki de en acımasız, işkence dolu, hastalıklı durum. Empati olarak adlandırılan yeteneğin yetersizliğinden dolayı yüzyıllar boyunca sanatkârlar tarafından insanın ölümden önce hayattan vazgeçişi şeklinde yorumlanan, sayısız tuzaklar saklanmış labirent içine hapsolma hadisesi.

Jung Hoseok'un kocaman gülümsemesi ardına sakladığı boşluk, ruhunu kaybettiğini anladığı ilk andan itibaren onu boğan bir eziyete dönüşmüştü fakat uzun yıllar boyunca tek düze atmaya alışmış kalbinin, gerçekten umrunda olmadığı uykusuzluk gibi gündelik olarak karşılaştığı bir sorunmuşçasına sıradanlaşmıştı.

Yaptığı işten nefret ediyormuşçasına ciğerlerine doldurduğu havayı karbondioksitin zehrine bulayarak serbest bıraktığında, bedenini sadece bir kaç saat önce teslim ettiği rahatsız yatakta dönerek sağ tarafına yerleştirdiği komodin üzerindeki tablet boyutlu ekrana dönmüş ve umursamazca nereye denk geldiğine bakmadan parmak uçlarıyla bir manzara gösteren ekrana dokunmuştu. Hafızasına kayıtlı izi hatırlayan makine hızlıca aktifleşerek günlük raporunu sunmuştu efendisine.

Zihninde yankılanan isimlere dikkatini vermezken "Min Yoongi kişisi tarafından bırakılmış bir sesli mesajınız var. Dinlemek ister misiniz?" cümlesini duymasıyla yastığa gömdüğü yüzünü kaldırmış, "Evet." demişti çatallaşan sesiyle.

Emrini algılayan mekanik zekâ, işlemin gerçekleştiğine işaret eden bir dönen daireyi ekrana bir kaç saniyeliğine yansıtmış; Hoseok'un geçenlerde yenilediği işlemcisinin sağladığı yüksek teknoloji, Min Yoongi'nin sıkıntıyla verdiği nefesinin odada yayılmasın olanak sunmuştu.

"Hey! Jung Hoseok- ya da gerçek ismin her neyse. Jimin'den birkaç şey duydum ve..." boğazına zorlukla yolladığı tükürüğü ile boğulup ölümün kıyısına yaklaşma sınırı çevresinde onu hızlı bir gezintiye çıkmış, uğuldamaya başlayan kulak zarı cümlenin geri kalanını işitmesine engel olmuştu.

Dirseklerinden destek alarak gıcırdayan karyoladan uzaklaşmış, sarsılan duruşunu yaslandığı duvar yardımıyla düzeltirken duymaya alışık olduğu bir alarmın devreye giriş uyarısı gözlerini diktiği ekranda yanıp sönmeye başlamıştı. Derin bir nefes alırken duyularını tekrar harekete geçirmeye çalıştı, o mesajı hiç dinlememeliydi.

Üzerindeki sersemliği atmak adına hızlıca yatağının kenarına bıraktığı siyah silahın metal malzemesinin soğukluğu, hızlanan kalp atışlarının açığa çıkardığı ısıya ters düşmüş olacaktı ki parmak uçlarından omzuna doğru sinirlerinde gerilme olmuş; inci renkli dişleriyle kırmızıya boyadığı dudakları arasından refleks olarak tıslar gibi bir "Siktir." kaçırmış, ardı ardına açıp kapadığı göz kapaklarıyla görüşünü netleştirmeye çalışmıştı.

Özenle ilgilendiği evinin yeni cilalanmış tahta döşemelerinin üzerinde ilerlediği bir kaç susturulmuş adımlar dizisi sonunda fazla bir ses yalıtımı sağlamayan kapının ardından geçen bir çift adım sesine odaklanmış zihni, odanın tek penceresinin parçalara ayrılmasına vaktinde tepki verememişti.

Ve alnına dayanan metal yığınının korkutucu kokusu genizlerinden tembel bir mayhoşlukla ilerlerken Jung Hoseok, lakabı 'umut', ölümün kışkırtıcı sırıtışı göz bebeklerinden yansıyan son manzarayı oluşturduğu sırada iki hafta önce ziyaret ettiği barınaktaki yavru köpeği sahiplenmediği için memnuniyet dolu, cinayet bürosundaki dedektiflere göre, güneşe benzeyen bir gülümsemeyle karanlığa gömülmüştü.

                                           ___

"Taehyung! Şu sevgiline bir şey söylesene!" diyerek yakınmıştı Seoul şehrinin sakin sokaklarından birindeki, sürekli müşterileriyle ayakta kalmayı başarabilen kafenin sahibi Min Yoongi. Yurt dışına çıkması, geri dönmesi ve bir süre kafeyi kapalı tutması sebebiyle sabit düzeydeki gelirinde gözle görülür bir şekilde azalma yaşanmış; zaten kafede can sıkıntısından dolayı çalışmaya başlamış olan Jungkook, ondan yaşça büyük olan Yoongi'yi gıcık etmek için çalışmadığı günlerin ücretli izin sayılmasını istiyor ve ara ara sesini yükselterek şımarıklık yapıyordu. Yoongi ise normal zamanda bile haftalık maaşını bilerek almayı unutan garsonun onlara çaprazda kalan her zamanki dokuzuncu masaya yerleşmiş olan sevgilisi tarafından yeterinden fazla şımartıldığını düşündüğünden Jimin'i kahve çekirdekleri stoğunu yenilemesi için göndermiş, ki aslında pek gerek yoktu çünkü normalde kapıya teslim alıyorlardı, kafede bulunan bütün müşterilerin hizmetlerini aldıklarından emin olduktan sonra abilik görevini yerine getirip üç yaşındaki bir oğlanı andıran Jeon Jungkook'un yaramazlıklarına son vermek istemişti. Fakat ne yazık ki, Kim Taehyung'un abartılı ilgisine alışmış olan küçük kardeş görevindeki garson bir adım bile geri atmamış ve Yoongi'nin böyle bir serzenişte bulunmasına yol açmıştı.

Agent | YoonminWhere stories live. Discover now