Episode 20 - Soytarı, efendisi için iki maske hazırlar

114 7 0
                                    

Perde açılır, oyun başlar.

Baba, soğuk yüz ifadesiyle açık kahve tahtalarla döşenmiş süslü sahneye girer. Yemek odası görünümündeki yükseltide Anne ve Çocuk B de vardır.

Anne fevri hareketlerle yemeğini bitirir ve kendi doğurduğu çocuğa bakmadan çıkar. Çünkü daha dün Çocuk A, Jimin, hakkında kavga etmişlerdir.

Baba, geniş odada tek başına olmadığını masaya oturduktan sonra; Çocuk B çatalını yanlışlıkla porselen tabağına çarptığında, irkilerek fark eder. Çocuk korkarak zorla çıktığı sandalyeye siner, Baba hiçbir şey demez, yemeğine devam eder.

Çocuk B'nin ismi, fısıltıyla dahi olsa hiç anılmaz.

Yemek vakti biter, evin hizmetlisi C ve D sahneye girerek hızla Çocuk B'yi odadan çıkarır. Sert hareketleri B'nin küçük bedenini inciterek kızarıklıklar oluşmasına sebep olur, kimse fark etmez.

Çocuk B, geniş odasına günün geri kalanı boyunca kilitlenir. Baba kendi kanından olan çocukla hiç konuşmadan başka bir gün, hafta, yıl geçirir.

Çocuk B ilk okula giderken ilk önce abisinin, daha sonra da kendi adının nasıl yazıldığını öğrenir. Kimse kullanmadığı için zaman zaman gecenin ileri ve yalnız bir vakti uyanarak banyo aynasının karşısına geçer; kendini titreyen sesiyle yuvarlanan ılık göz yaşları yeri ıslatırken tekrar ve tekrar, gıcırdayan kapı onu korkutmasına rağmen defalarca çağırır.

"Taehyung, ne kadar da iyisin."

"Taehyung, sen çok uslu bir çocuksun."

"Taehyung. Taehyung! Taehyung..."

"Sen, seviliyorsun Taehyung. Sen var olduğun için, sadece bunun için bile özelsin Taehyung."

Fırtınalı geceler birbirini takip eder, boğucu gündüzler Çocuk B'yi git gide yutarken korkudan ve soğuktan dişleri takırdayan küçük bedeninin ertesi gün hasta düşmesini umursamadan gizlice hüzünlü hıçkırıklarını banyonun kirlenmiş aynasına akıtır, hayali silüetin onu sarmaladığını hayal eder.

Çünkü ertesi sabah yetersiz beslenme sebebiyle hasta düşen Çocuk B'yi Baba ve Anne ziyarete gelmez, işi arttığı için canı sıkkın dadısı eşliğinde içten içe yanan küçük beden yine acınası kaderinden kaçamaz.

----

"İlk hatıram," diyerek sözüne başlamıştı Taehyung. Jungkook elindeki iki sıcak çayı komidine bırakıp odanın ışığını kısarak geniş yataklarına çıkarken. "Annemin tanımadığım bir kadını sürtük olarak çağırarak onun doğurduğu çocuğu asla kabul etmeyeceğini söylemesiydi." İki eliyle kavradığı cam bardağın sıcaklığı avuç içlerini yakmasıyla duraklamış, güzel kokulu bitki çayından büyük bir yudum aldıktan sonra sarı renkli içecekten gözlerini ayırmayarak devam etmişti.

"Ondan sonra ilk dadımın beni aceleyle kucağına alıp odama çıkardığını hatırlıyorum. Bir eli kalçalarımdan kavrarken diğer eliyle kulaklarımı olabildiğince kapatmaya çalışıyordu. Neden böyle bir şey yaptığını anlamamıştım çünkü sürtüğün ne demek olduğunu bilmiyordum daha. Sonra ona annemin ne demek istediğini sordum. Yumuşak kalpli bir insandı. Ben beş yaşına gelemeden görevinden alınması kötü olsa da benim için sürekli ağlamasından rahatsız oluyordu diğer çalışanlar, kaçınılmazdı yani.. H-Hey! Sana ağla diye anlatmıyorum bunları- Kook-ah hayır ya. O kadar üzücü bir şey anlatmıyorum." Minnetle sarmaladığı küçüğünün saçlarından öperken acı verici anılarının kalbinde bıraktığı yaralarından sızlamasındansa, Jungkook'un onun için sıraladığı hıçkırıkları daha dayanılmaz gelmişti.

Agent | YoonminWhere stories live. Discover now