"Yani, Haechan bir köpek değildi..."
Jaemin mahçup olmuş hissediyordu. Hangi fikirle onun bir köpek olduğu yalanını atmıştı hiç bilmiyordu.
"Karakter olarak bakarsak onun bir domuz olduğunu bile söyleyebilirim ama hayır, fiziksel olarak o tamamen bir insan."
Haechan masaya yeni getirilen kahvesinden bir yudum alıp en bilmiş gülüşünü takındı. Bir bacağını diğerinin üstüne atarken derin bir nefes almayı da ihmal etmedi.
"Jaemin beni çok sever. Aynı hisleri birbirimize karşı besliyoruz."
"Güzel bir arkadaşlık tabii."
Asla ama asla, Mark'ın kendisinden sadece bir yaş büyük olduğuna inanmıyordu. Bu tamamen bir şehir efsanesi olmak zorundaydı çünkü bu çocuk o kadar olgun duruyordu ki, eğer birkaç yıl öncesinde olsalardı Haechan ondan kaçardı. Fakat neyse ki, Jaemin onu Jeno'ya güvenebileceği konusunda ikna etmişti. Gerçi şimdi durup da düşününce, Jaemin'in her dediğine inansaydı muhtemelen hayatının kaymış olacağını biliyordu.
Yine de güzel yüzlü insanlara karşı herkes gereksiz bir sevgi ve güven besler. Bu kadar güzel bir yüzü, kötü bir kalple kazanmış olabileceğine kimse inanmak istemez.
"Mark, sevgilin falan var mı?"
Elbette, insan beğendiğini beğendiğinden gizlememeli.
Jeno'nun gözleri şaşkınlıkla kısılırken Jaemin ise, arkadaşının her beğendiği çocuğa bekar olup olmadığını, beğendiği anda sormasından çok yorulmuştu.
"Hayır, henüz bekarım."
Genç ve kendine fazla güvenen çocuk kahvesinden bir yudum daha alırken sadece yanındaki arkadaşının duyabileceği şekilde fısıldadı:
"Henüz..."
"Pekala, sanırım ben Jaemin'i alıp çıksam siz ikiniz gayet iyi anlaşırsınız."
Mark bir şey söylemek üzereyken Haechan lafa atladı.
"Sen hiç sorun etme, biz son derece iyiyiz."
Mark'tan bunu reddedecek bir cümle ya da bakış gelmeyince Jeno, diğer gence gülümseyerek baktı.
İkili kafeden gülümseyerek çıktı.
"Motoru tercih etmezsin diye düşünüyorum."
"Yürümek için çok güzel bir gün değil mi? Hadi."
Dışarıdan onlara tuhaf bakanlar vardı. Her gün birbirlerine çok yakın bir şekilde ve sürekli gülümseyerek yürüyen iki erkek görmüyorlardı tabii. Bütün o bakışlar altında bile ikisi de mutlu ve heyecanlı olduklarını hissedebiliyorlardı.
Her yan yana geldiklerinde ikisinin de kendilerine itiraf ettikleri şey, ne kadar karşısındakine sarılmak istedikleri yönünde oluyordu. Aralarında, ilişki olarak adlandırdıkları bir şey yoktu ama işte, yok da diyemiyorlardı. Belki de sadece olmasını istedikleri için işleri yavaştan alıyorlardı.
Sakince yürütmek, ikisinin de en rahat hale geçmelerine neden olacaktı.
Jeno cebinden sigara paketini çıkardı.
"Hayatımda bir kere sigara içmeye çalıştım ve ağzıma bile süremedim. O kadar yoğun bir duman vardı ki."
"Seni sigara içerken düşünemiyorum zaten. Belki ağır bir şey denemişssindir."
"Ağır ya da değil, asla sigara içmeyeceğim. Ya da uyuşturucu da kullanmayacağım."
Dumanı üflerken, yine, istemeden gülümsediğini fark etmişti.
"Beni mi deniyorsun?"
Jaemin gördüğü bir banka yönelirken kafasını hafifçe yana salladı.
"Hayır, merak etsem direkt sorardım."
İkisi de banka oturup karşılarında akıp giden trafiği izlemeye başladılar. Jeno kısa bir süre içinde sigarasını bitirip atmıştı. Ve sabırla Jaemin'in sorusunu sormasını bekliyordu.
"Pekala, kullanıyor musun?"
Gülmeden edemedi. Tam da onun ne kadar dayanabileceğini düşünüyordu. Sabretme süresi ne kadar da azdı öyle.
"Kullanmıyorum, endişelenme. Bıraktım."
"Bıraktın mı?"
Ona bakıp göz kırptı.
"Ergenlik."
Jaemin derin bir nefes bırakıp önüne döndü.
"Öyle bir şey yapsam Haechan beni bıçaklar."
"Sence de, iyi arkadaşlara sahip olmak en büyük şanslarımızdan biri değil mi?"
"Haklısın, özellikle iyi bir aileye sahip olmayanlar için..."
Jeno ayağa kalktığında diğeri de kalkmak zorunda kalmıştı. Sakince yürümeye devam ettiler.
"Bir gün tüm arkadaşlarımızı tanıştırmalıyız."
"Böylece arkadaşların diğer arkadaşlarımı tavlayabilir değil mi?"
Yeniden gülüşmeler. Ve birbirlerine bir süre baktıktan sonra ilk adım daha genç olandan geldi. Bir adım atıp aralarındaki mesafeyi kapattı ve sıkıca sarıldı karşısındakine. Kokusunu sonuna kadar içine çekti ve kaslarının teker teker gevşeyip vücudunun rahatlamasını hissetti. Hiç ayrılmayabilirdi ve bundan sonsuz bir mutluluk duyardı. Ama gerçekliğe çabuk döndü. Güzel bir hissi uzun süre yaşamaktan korkmuştu, bir daha yaşayamamaktan korktuğu için çabuk unutabileceği bir süre bırakmıştı.
"Sonra görüşürüz Jeno."
"Akşam ararım."
Tamamen arkasını dönmeden önce ona el salladı. Ve sonrasında hızlı adımlarla evine yol aldı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
opposite | nomin
Fanfiction"zıt ama aynı zamanda bu kadar yakın iki ruha inanamıyorum"