9. Bölüm

46 3 2
                                    



Sesler hepsinin bir anlamı vardı muhakkak. Ama şuan telefonumdan gelen mesaj sesinin bir değil birçok anlamı vardı. Nedensiz heyecan ve küçük çaplı bir kalp krizinden sonra, gelen kutumu açabilmiştim ve dakikalardır süren heyecan ve heves yumağım bana boğazıma kadar bir hayal kırıklığı kazağı örmüştü.

Mesajın Kemal'den olmasını biran ümit etmiş oluğum için kendim acımıştım. Mesaj kız arkadaş grubumdan gelmişti. Kendi okullarıyla alakalı birkaç dedikodudan bahsediyorlardı. Onlara katıldım bende içimdeki heves ve hayal kırıklığına rağmen gayet eyleniyordum. Arkadaşları çok özlediğimi fark ediyordum onların her mesajını sanki onlar konuşuyormuş gibi içimden seslendiriyorken.

Onlar başka memleketlere gideli bu şehirde hayli yalnız kalmıştım. Bu durum beni çok üzse de yalnız kalmayı seviyordum. Onlarlayken fark etmediğim iç sesim galiba yeni arkadaşım olarak ortaya çıkmıştı ve gayet iyi idare ediyorduk birbirimizi. Ama arkadaşlarımla dertleşmeyi beraber eğlenmeyi özlemiştim. Onlar yeni heyecanlar yaşayıp yeni şeyler öğrenirken ben sanki lise ve üniversite arasında sıkışmış kalmış gibi hissediyordum. Hiçbir zaman lise yıllarıma dönemeyecektim ve sanki asla üniversiteye gidemeyecekmişim gibi bir histi bu.

Bunları düşünürken bir hüzün çöktü yine içime ve gözlerim biraz buhulandı. Ama her şeye rağmen bende farklı şeyler yaşıyor ve eğleniyordum. Bunları düşünerek kızlara kemalle ilgili olan meseleyi anlatmaya karar verdim. Onlara Kemal'den daha önce bahsetmiştim. Kemali biliyorlardı ama bu gün yaşadıklarımdan daha haberleri yoktu. Hemen anlatmam gerek diyerek anlatmaya başladım,

"kızlalar size hayatımın aşkıyla yaşadığım harika olayı anlatmadımm. Bu gün kemalle hani şu ultra yakışıklı harika çocukla yaşadığımız adeta bir film sahnesinden bahsedeceğim............(3.54sn)

Son gelen mesajın üstüne basıp uzun bir ses kaydı atıp hemen gönderdim. Ben gönderir göndermez mesaj mavi tik olmuştu. Bu ilginç bir durumdu çünkü hepsinin aynı anda mesajı açma olasılıkları yoktu çünkü kızlardan biri şuan dersteydi. Buna biraz şaşırıp mesajı attığım kutuya bakmamla yüzümdeki kanın artış hızı saatte 100km saati geçerek beni mosmor bir hale sokmuştu. Mesajı yanlışlıkla ÖMÜR'E atmıştım.

ÖMÜR'E mesajı atmıştım! Ben Kemal'i ballandıra ballandıra anlattığım ses kaydını Ömür'e atmıştım! Oda hemen dinlemişti!

Oturduğum yerden hemen ayağa kalkıp yanlış görmüşümdür diye uygulamaya birkaç girip çıkmıştım ama doğruydu. Hemen girip ses kaydını sildim ama çoktan dinlemişti.

Allah'ım ne yapacağım şimdi ben! durduk yere kendimi rezil etmiştim. Ne yazsam diye düşünüyordum. Ne yazıp rezilliğimi kapatabilirdim. Bide bu ömürle kemal aynı sınıftaydılar birkaç kez onları muhabbet ederken bile görmüştüm. Şimdi benim arkamdan dalga geçeceklerdi. Ben Ömür'ün suratına daha bakamazdım hatta dershaneye falanda gidemezdim. Eğitim hayatımda bitmişti resmen. İç sesim bile sesi çıkarmadan utancından bir köşede benim yerime ağlıyordu. Kızlarla konuşurken ömür tarın gelecek misin diye bir mesaj atmıştı ve ben o sıra gruba girdim sanıp ona yollamıştım mesajı. Yeni yeni sevmeye ve anlamaya başladığım matematik hayatım yine son bulacaktı. Ben bu şekilde kendi kendimi yerken o sırada mesaj geldi. Elime telefonu dahi almak istemiyordum. Ama aldım ve Ömür'den gelen mesajı korka korka açtım.

Her şey yazabilirdi, güle bilirdi, ne bileyim dalga geçebilirdi, Ya da bu ne! filan diyebilirdi, salak bile yazmasını bekliyordum ama

"mısra yarın gelecek misin derse? Niye cevap vermedin"

MISRAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin